23.bölüm-Ufaklık

4.4K 327 87
                                    

Ve bu bölümde Bulut'un sırlarından minicik bir parça öğreneceksiniz. Diğer sırlara hazırlık gibi.
Hikayenin ne kadar az ilerlediğini farkındayım. Olayları biraz daha hızlandıracağım.
Voteler çok değerli bu bölüme yakışır şekilde 100 vote gelir mi? Gelirse bölümü iki elim kanda olsa yazacağımdan emin olabilirsiniz.

Kıvırcık olsun olmasın bütün Asrın Kızlarına keyifli okumalar...

Gözlerimi sımsıkı kapattım. Eğer gözlerimi kapatırsam kimse beni görmez , benim kimseyi göremeyeğim gibi. Kimse hakkımda konuşamaz , konuşsa bile duyamam. Çünkü kulaklarımı avuçlarımın içinde yok ettim. Geçmişin üzerine bir bardak su boşalttım. Kağıttaki mürekkepler dağıldı , geçmiş yok oldu. Tam yanıma bir atom bombası düştü. Bana bir şey olmadı. Herkes öldü. Okulum , evim , şehrim , sevdiklerim yok oldu. Dünya silindi ve ben...

Bir göl kenarındayım. Her tarafım yemyeşil çimenlerle çevrili. Çimenlerin boyu otuz santimi geçiyor. Aralarında vızıldayan böcekler var. Bir tarafımda bembeyaz papatyalar. Elimi uzatıyorum. İçlerinden bir tanesi avucumda. Narin incecik sapı , taç yaprakları gelin beyazı. Ortasında sarı , güneşin ta kendisi. Papatya avucumda duruyor. İki parmağımla sapını tuttum. Diğer elim taç yapraklarına uzandı. Gelin beyazından bir tane kopardım.

Her şey güzel olacak.

Bir tane daha koparıyorum. Elim hiç titremiyor. Papatyaya işkence ediyorum.

Her şey düzelecek.

Papatyadan bir yaprak daha eksiliyor. Papatyayı mahvediyorum. Canı yanıyor mu?

Hep güleceğim.

Yapraklar bir bir yere düşüyor. Her yaparakta düşüncelerim olumlu. Seviyor var ama sevmiyor yok. Hayatımda olumsuza yer yok.

Ağlamak yok.

Göz pınarlarım ucu kıstırılmış hortum gibi. Basıncı fazla , su birikiyor. Eğer biraz gevşetirsen durdurmak çok zor.

Babam geri dönecek.

Dönmeyecek. Tıpkı bu papatyanın geri dönmeyeceği gibi babamda geri dönmeyecek. Herkes bir gün ölecek. Ve kimse geri dönemeyecek. Papatyanın yapraklarını tamamen kopartıp yere attım. Ayak ucumla kalan sapı da ezdim. Öfkeliydim. Başımı kaldırıp yukarı baktım. Aradığımı bulamamıştım. Gökyüzü görünmüyordu. Ağaçlar yukarılara doğru birbirine giriyordu.

Bir el omzumu sıktı. İrkildim. Alnımı yapıştırdığım dizimden kaldırırken aradığım gökyüzünü bulmak için yukarı baktım. Hâlâ okuldaydım. Hiçbir şey değişmemişti. Göl kenarında falan değildim. Beyaz sıvalı duvara bakıyordum. Benim gökyüzüm görünmüyordu. Yoktu çünkü.

"Kendimi hiç iyi hissetmiyorum," diye mırıldandım. Bulut duydu mu? Hiç bilmiyorum.

Elini omzumdan çekti. Boynumu işkence çekiyormuş gibi ağır ağır ona çevirdim. Gözleri grimsi bir maviydi. Onun gözleride bir gökyüzü etmiyordu. Göğüs kafesini şişiren derin bir nefes aldı. "Rahatlaman gerekiyor," dedi.

"Rahatlamaya harakiri yapmak da dahil mi? Çünkü şu an harakiri yapmak istiyorum "

Dudaklarının ucunda bir gülümseme oynaşıyordu. Alt dudağı kalın , üst dudağı biraz daha inceydi. Ve hafif sakalları çıkmıştı. "Daha iyi fikirlerim var , kıvırcık."

"Bundan hiç vazgeçmeyeceksin , değil mi?" Kollarımı karnımda birleştirdim. Sırtımı arkaya yaslarken boynumu geriye yatırdım. Ruhum çöküyordu.

Asrın KızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin