Odada yankılanan Liar Liar'ın melodisiyle gözlerimi açmadan bacağımın arasındaki yastığa biraz daha sarıldım. O telefona bakmayacaktım. Daha kalkmak için kurduğum alarm bile çalmamışken , gelen aramaya cevap vermemi bekliyorlardı. Arayan kimse o kadar ısarla arıyordu ki kafamın altındaki yastık titriyordu. Telefonla aramda sadece bir yastıklık mesaje vardı fakat hem ruhen hem de bedenen o kadar ağırlaşmış , güçsüzleşmiş ve yorulmuştum ki elimi kaldırıp telefonu açmaya üşeniyordum. Daha önce de dediğim gibi;
Üşengecim ben. Üşengeç yaşadım , üşengeç öleceğim.
Arayan o kadar ısrarcıydı ki şarkıyı altıncı kez dinlemeye dayanamamıştım. Açtım telefonumu. Hoparlöre alıp baş ucuma koydum. "Bebeğim," diyerek şakıyan Ebrar'ın sesiyle yastığı kulaklarıma bastırdım.
Esnedim. "Sana da günaydın , Ebrar."
Hattın diğer ucunda arka fonda hoş melodili bir şarkı çalıyordu. Ebrar'ın vazgeçilmez kuralıydı sabahları müzik dinlemek. Eğer o sabah müzik dinlemediği takdirde gününün kötü geçeceğine inanıyordu. "Günaydın, best friendslerin en kıvırcığı."
'Kıvırcık' kelimesini duyduğumda yüzümü buruşturup , yastığı başımın altından aldım ve yüzüme bastırdım. Dün olanları unutmak istiyordum.
Benim suskunluğumu fırsat bilerek ,"Sen hala uyanamadınmı As," diyerek bana tekrar uykumun olduğunu hatırlatmıştı. "Canlan biraz."
"Demesi kolay , dün olanları bilmiyorsun sen." cümlesi çıkıverdi ağzımdan.
Arka fondaki müzik bir anda kesilmişti. "Dün ne oldu ki?" diye sordu. Sormasa dişimi kıracaktım zaten. Dün olanları ona anlatmak isterdim fakat o kadar çok şey yaşamıştım ki , en başından olayları özet geçmem bile yirmi dakikamı alırdı.
"Bahçeyle uğraştım," deyiverdim. "Yorgunum o yüzden."
Hattın diğer ucundan bir kahkaha sesi geldi. "Bende yedim," dedi inanmadım dercesine. "Arkadaşınım kızım ben senin , sende bir şeyler var. Dökül."
Kollarımı , bedenimi esnetmek için yatağın başlığına doğru kaldırdım. "Çok uzun , daha uygun bir zamanda anlatsam olur mu?"
Ebrar'ın oflamasını duydum , duymamazlıktan geldim. "Israr etmiyorum ama bir şartım var."
"Neymiş," dedim. Üzerimdeki pikeyi tekmeleyerek havalandırdım ve yere attım. Üzerimdeki pembe pijama takımına bakıp yüzümü buruşturdum. Anneannem zorla giydirmiş , giymek istediğimdeyse 'ölümü gör' demişti. Ölülerle ilgili hassaslığımı unutmuştu.
Boğazını hafif bir öksürükle temizledi Ebrar. Sonra "Okul çıkışı buluşalım , anlatacaklarım var," dedi. "Yine ayrıldım."
Ebrar'ın zap yapar gibi sevgili değiştirmesine alışmıştım. "Hangisinden?" derken dolabımın önünde , üzerimdeki pembe egemenliğinden kurtuluyordum. "Satanist olan mı?"
"Hayır," dedi. "Hem onunla ayrılığım iki hafta önceydi. Bana kedi kesmeyi teklif etmişti. Hâlâ tüylerim diken diken."
Güldüm. "Müstahak sana," dedim formamı giyerken. "Ya ateisti sevgili olarak getiriyorsun , ya satanisti."
"Allah allah ya , ben senin gibi doğru insanı beklerken nine olmak istemiyorum. Doğruyu bulana kadar arayacağım,"
Gömleğimin kollarını kıvırdım. Kahverengi saatimi bileğime taktıktan sonra "Doğru insan olduğunu nasıl anlayacaksın," derken saç fırçamı arıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Asrın Kızı
Novela JuvenilBir kız düşünün. Kaybetmenin tadını almış. Bir kız düşünün. Yalanların içinde boğulmamak için çırpınmış. Bir kız düşünün. Boğulmamak için kendine uzanan ilk ele sarılmış. Bir kız düşünün. Sarıldığı elin aslında hiç var olmadığını öğrenmiş. Bir kız...