bölüm ithafı TCBernaIlme
Rüyamda da buna benzer bir durumla karşı karşıya gelmiştim. Daha doğru söyleyecek olursak küçüklüğümün başına gelmişti. O yere çakılırken ben onu tutamamıştım fakat Bulut beni tutarak yere çakılmamı engellemişti. Sahi onun burada ne işi vardı? En son bana vurmak için kaldırdığı eliyle olanlardan sonra beni takip mi etmişti? Yok artık.
Kafamdaki düşünce balonlarını büzüştürüp zihnimin en ücra köşelerine atarken yenileri de gelsin istemiyordum. Gözlerimin önüne yaşadığım şoktan dolayı inen perde yavaşça çekilirken , gördüğüm o mavi gözler beni bozguna uğratmıştı. Gözleri çok güzeldi , aynı babamınkiler gibi.
Bakışlarımı derin gözlerinden ayırabildiğimde "B-ben çok teşekkür ederim," diyerek ellerimi başının iki yanına koyup kalktım üzerinden. O hâlâ aynı şekilde yerde yatarken ellerimi dağılmış saçlarımı geriye doğru atmak için kullandım. Kalbim yaşadığım korkudan dolayı tarif edilmez bir şekilde atarken gözlerimi tekrar tek tarafı kopmuş salıncağa döndürdüm. Lanet salıncak!
Salıncakla olan bakışmamı Bulut'un yerde hareketlenmesiyle ona çevirdim. Bir eli belindeyken yüzünü buruşturup ağır bir küfür savurdu. Başımı iki yana sallayarak elimi kalkmasına yardım etmek için ona doğru uzattım. Önce elime sonrada bana baktı , daha sonra belindeki elini elime uzattı. Ben elimi tutmasını beklerken sert bir şekilde elimi itmesiyle afalladım.
"Sen nasıl bir manyaksın , kızım," diyerek tıslamaya benzer bir şekilde konuştuğunda ellerim belimdeki uygun yeri alırken kaşlarım çatılmıştı.
"Gel , beni yere çakılmaktan kurtar diye yalvarmadım," diyerek bu kez kollarımı göğsümde birleştirip bir adım geriye adım attım. Sinirlenmiştim. Sanki ayaklarına kapandım beni kurtar diyerek.
Elini tekrar beline yerleştirip inlediğinde sinirim falan uçup gitmiş , kendimi dizlerimin üzerinde onun yanında bulmuştum. "İyi misin?" dediğimde kalkmak için bir hamlede daha bulundu ve dudaklarından acı bir inleme daha döküldü.
Ona destek vermek için elimi sırtına yerleştirdiğimde öfkeden renk değiştirmek üzere olan gözleri önce bana döndü ve yüzümü inceledi. Ardından gözlerindeki öfke hafif parıltıya dönerek vücudumda gezindiğimde bütün hücrelerim titrerken , bedenimdeki bütün kanın yüzüme yerleştiğini hissettim. Üzerimde yarım bir büstiyer ve kısa bir şort olduğu düşüncesi zihnimin açık kalan kapısından bana sırıtarak el salladığında beynimde ardı ardı şimşekler çaktı. Bulut'un gözleri hâlâ bendeyken sırtındaki elimin tırnaklarını açık olan ensesine geçirdim.
"Ah!" Bulut'tan gelen inleme benzeri sesle tırnaklarımı geçirdiğim derisinden çektim. Orada dört tane kısa çizgi kalacak olma düşüncesi ne hoş. Bulut bedenini benden uzaklaştırıp eli hâlâ belindeyken ateş saçan gözlerini bana çevirdi. "Sen cidden manyaksın!"
Gözlerimi devirmek için ne kadar çabalasamda o şeyi asla beceremiyordum. Bunun yerine gözlerimi ağır ağır kapatıp açarak "Ben mi? Sen mi?" diyerek bu sefer kıstığım gözlerimle onun mavi gözlerine baktım. "Ayrıca senin burada ne işin var? Ah yoksa benim hasretime dayanamayıp beni takip mi ettin?" Benim yüksek dozda alay barındıran sesime karşı onun dudaklarından bir kahkaha yükseldi fakat inleyerek belini tutmadıyla kahkahası yarıda kesildi.
"Gecenin bir saati it kopuğun gezdiği bu yere geliyorsun. Çevrene baksana ,çığlık atsan seni kim duyacak! Sadece sabah polisler tarafından boynun kesilmiş ve tecavüze uğramış bir şekilde çalılıkların arasında bulunmana gönlüm razı gelmedi , sert kız," diyerek hafifçe sırıttı. Kulaklarımda çığlık atan iç sesime 'sus' emri göndersemde susmadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Asrın Kızı
Novela JuvenilBir kız düşünün. Kaybetmenin tadını almış. Bir kız düşünün. Yalanların içinde boğulmamak için çırpınmış. Bir kız düşünün. Boğulmamak için kendine uzanan ilk ele sarılmış. Bir kız düşünün. Sarıldığı elin aslında hiç var olmadığını öğrenmiş. Bir kız...