22.bölüm-Fısıltılar

4.3K 308 75
                                    

medyada Kıvırcık Asrın vaaarr :)))

İnsanların size yeni bir türmüşcesine bakması hiç iyi olmuyor. Denedim , onayladım.

Okulun girişinde annemin arabasından inerken kafama kese kağıdı bile geçirmeyi düşünmüştüm. Cidden , hayatlarında hiç neredeyse tecavüze uğrayacak ve ardınan hunharca öldürülmeye çalışılan bir kız görmemişler miydi? Tamam. Belki görmemiş olabilirler.

Annem arabadan indikten sonra kapıları kilitledi. Arabanın etrafından dolaşıp yanına gittim. "Ben sınıfa gidiyorum. Önemli bir şey yoksa..."

Annem uzanıp dudaklarını alnıma bastırdı. "Kendine dikkat et , yeter."

Başımla onayladım. İki haftadır içinde bulunduğumuz anne-kız durumlarına bir türlü alışamıyordum. Ve sanki her an bir şey olacak ve bitecekmiş gibi geliyordu. Annemin tekrar eski haline dönmesi , pek kaldırabileceğim bir durum olmayabilir.

Üzerimdeki bakışların ağırlığını sırtımda hissederken merdivenleri çıktım. Onların meraklı bakışları sırtımdan başlayan bir titreme yayıyordu vücuduma. Sırtımı dikleştirdim. Fakat bu fısıldaşmaları duymama engel değildi.

"Bu o değil mi?"

"Yazık kıza."

"Çok acıdım ama."

"Müdürenin kızıymış."

"Bulut kurtarmış onu."

"İnanmıyorum! Çok şanslı kız."

En yakındaki kızlar tuvaletine attım kendimi. İçerideki birkaç kız beni gördüklerinde bakışlarını gizleme gereği duymadan üzerimde gezdirmişti. Onlara yan gözle bir bakış attıktan sonra kendimi boş kabinlerden birine attım. Bu insanlar cidden sorunlu.

Kızların birkaç dakika boyunca fısıldaşmalarını kulak ardı ettim. Etmeye çalıştım ya da ettim sandım. Kapı açıldı ve sesler tamamen kesildiğinde önümdeki tuvalet kapısına var gücümle tekme savurdum. Tekme attığım yer birazcık içe göçtü.

Keşke ağlayabilsem diye geçirdim içimden. Ağlarsam biraz rahatlayabilirdim. Yani en azından kapıları tekmelemezdim.

Klozet kapağının üzerine oturup tuvalet kağıdını çekmeye ve elime dolamaya başladım. Fazlasıyla gergin olmamın yanında , Bulut'u görmekten de korkuyordum. Dünkü konuştuklarımı duymuş olma ihtimalinin yanında bir de o , mideme kramplar sokan bakışları vardı.

Bir alana bi bedava. Harika.

Tuvalet kağıdı bitince elimdeki peçete yığınına tekme atıp kapının diğer tarafına gönderdim. Dizlerimi karnıma çekip başımı üzerlerine yasladım. Her birkaç dakikada bir içeri giren kızlar , gülüşmeleri , yaptıkları erkek dedikoduları , ben ve Bulut konusundan bahsetmeleri , çıkışları döngüsü gerçekleşiyordu.

Cebimdeki telefon titredi bir süre. Bakmadım. O adamın ya da oğlanın her neyse , gözleri bir türlü gözlerimin önünden gitmiyordu. Bana dokunmaya çalışmasını unutur gibi oluyordum arada. Fakat kalıcı olmuyordu. Bazen sanki o eller hâlâ vücudumda geziyormuş gibi hissediyorum ve midem alt üst oluyordu.

Başımı hızla iki yana salladım. Kötü şanstı. Belki kafam o kadar bulanık olmasa oraya gitmeyecektim , onunla karşılaşmayacak ve bunları yaşamak zorunda kalmayacaktım. Kafamı dizlerime vurdum. "Peki o ormandaki kovalamacayı nasıl açılayacaksın?" diye mırıldandım kendi kendime.

Kızlar tuvaletinin kapısı açıldı. "Asrın , burada mısın?"

İklim'in sesini duyunca başımı dizlerimden kaldırdım. Sesimi çıkarmadım. Kimseyi görmek istemiyorum. Yalnız kalmak istiyorum. Bu kadar.

Asrın KızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin