Bir kapı kapanır, diğer kapı açılır. Seninle yeni bir hayat kurmak ne kadar güzel olucak sevgilim!
*
*
*
Hemen ayağı kalktım, bu, bu kişi yoksa Cenk! telefon elimde çaresiz ve beynimden vurulmuşçasına ayaklarımı sürükleyerek kapıyı açtım. Kendimde değildim, kalbimde cam kırıkları ama sevgi yok, acı yok, sadece cam kırıkları. Yavaşça gözlerimden akan birkaç damlayla merdivenlere yöneldim, yavaşça inmeye başladım, düşer gibi oldum ama trabzanlara tutundum. Yavaşça merdivenleri indim aşağının lambaları kapalıydı, kapıya yöneldim. Gözlerim puslanıyordu, gözlerimi birkaç kere sertçe kapatıp açtım ama işe yaramıyordu. Hemen ayakkabılarımı özensizce ayağıma geçirip kendimi dışarı attım, serendere gidip oturdum. yavaşça gözlerim karardı rüzgar sesi artık boğuk geliyordu, ve oraya bayıldım.İçimde kanayan bir kalple, acı yok, aşk yok sadece cam kırıkları...
*
*
*
*
Uyandığımda çoktan sabah olmuştu, ben hala serenderdeydim. Buraya neden geldiğimi az çok hatırlıyordum, başım çok fena ağrıyordu. Ayağa aniden kalktım, eve geri gitmek istemiyordum, sonra yeniden oturdum elimi bağdaş yapıp masaya koydum üzerinede kafamı yan yatırıp koydum, gözlerimden bir damla yaş aktı. Ardından hem tahirin, hem yangazların sesi yükseldi, uzaktaydılar '' NEFEES!'' aldırış etmedim, tekrar bağırdılar ''NEFEES!'' hiç sallamıyordum bile onları. Ardından sesleri daha yaklaşmaya başladı ''NEFEES!'' hala onları takmıyordum. Tahirin sesi daha yakın geldi çok yakın ama bu sefer bağırmadan ve sakince sadece benim duyabileceğim ses tonuyla ve fısıltıyla ''Nefees.'' arkamı dönüp bakmadım bile, kendimde değildim, bu ben değildim, tahir '' ha siktir!''Gelip beni sarstı, sonra kafamı kaldırdı, gözyaşımı sildi, ardından kendimi zar zor dik tutarak ayağı kalktım, hemen bana sarıldı ''Çok korktum lan! çok korktum kayboldun, gittin diye lan!'' Beni boğarcasına sarmalarken, hemen onu ittim, hafif sarhoş gibi çıkan sesimle ''Ben iyiyim, tamammı, iyiyim! uzak dur benden!'' anlam veremeyen bakışlarıyla ''Ne saçmalıyosun nefes! Ne uzak durması! Niye!?'' ''Benim saçmaladığım falan yok, uzak dur dedim! Kanatırım, kırarım üzerim seni!''Sadece gözlerime masum masum bakmayla yetindi. Ne yapmaya çalıştığımı anlamamıştı, anlamasında zaten, arkamda bıraktığım her kimse belliki peşimi kolay kolay bırakmayacaktı ve ben kendimi kurtarmaya çalıştıkça tahirinde peşimden geleceğini biliyordum. Ve kendi geçmişimin kirinden kurtulurken Tahire birşey olursa asla kendimi affetmezdim.Hızlıca ordan uzaklaştım, serenderin merdivenlerinden inerken yangaz muratla çarpıştım. ''Hoop, yavaaş sakin ol karşim yaa.'' Mahçup bir ses tonuyla ''Kusura bakma, dalgınım biraz.'' diyip dolmuş gözlerimle oradan uzaklaştım.Evin avlusundan dışarı çıktım, nereye gittiğim hakkında en ufak bir fikrim yoktu, yavaşça ilerliyordum. İstemsizce bir adama çarptım, gözlerim yerdeydi, Hemen ''B- ben özür dilerim, kusura bakmayın dalgınım biraz.'' Adam bana nazikçe ''Önemli değil kızım, iyimisin biryerine bişey oldumu?'' ''Yok olmadı, dediğim gibi dalgınım biraz kusura bakmayın.''Gözlerimi yavaşça adamın yüzüne kaydırdım, çok masum temiz ve iyi kalpli bakyordu, yaşlıydı, 50,60 yaşında vardı ama iyi kalpli olduğu yüzünden anlaşılıyordu. Ve benim dağılmış olduğumu gözlerimden anlamış olacakki adam ''Çok dağılmışsın sen'' dedi. Meraklı gözlerle ''Nerden anladınız?'' ''Gözlerinden çaresizlik ve umutsuzluk akıyor. dedi ve ekledi''Eğer istersen çok iyi dert dinlerim kızım, çok iyide öğüt veririm.'' dedi.Geri çekildim, nede olsa tanımadığım biriydi.''B-bilmiyorum.'' Yüzüne samimi bir gülüş takılarak ''Merak etme sana zarar vermem, burda herkez beni tanır, zaten gidip oturacağımız yerde kuytu biryer değil.'' İstemezsende saygı duyarım, bu çok normal.Güvenmek ve güvenmemek arasında kalmış bir şekildeydim, ama nede olsa birine derdimi anlatmam gerekti. ''Peki.'' dedim.Adam yavaşça ilerledi bende arkasından yavaşça ilerledim, adam işlek bir sokağa girdi,ardından bende girdim, ilerleyip tam sokağın ortasına geldik, adam sağına dönüp eski ev eşyalarının olduğu otantik biryere girdi , adam arkaya yöneldi arka odadan 2 tabure getirdi ikisinide karşılıklı koydu. birine otturdu ve eliyle işaret ederek diğer tabureye benide buyur etti, utanarak ve çekingenlikle tabureye oturdum. Adam sıcak ses tonuyla ''Öncelikle kendi ismimi söylemeyi unuttum kızım affola, ben ömer 2 yıldır aha bu virane yeri işletiyorum.''yüzüme buruk bir gülümseme yerleştirip,''Nefes, memnun oldum bende.'' ''Anlat bakalım, ne seni böyle derbeder eden?''yüzümde buruk bir gülümsemeyle devam ettim. ''Ben buralara çok büyük bir cehennem çukurundan kurtulupta geldim, beni bir aile koruyup kolladı ama ben içlerinden birine istemsizce aşık oldum, şimdi o çıktığım cehennem çukurundaki zebanilerden biri benim peşimde beni bu özgürlüğümden alkoyacak büyük ihtimalle ve o aşık olduğum adamda buna izin vermeyecek beni koruyup kollamaya devam edecek, ve o beni korumaya çalışırken o zebani aşık olduğum adama zarar verirse diye korkuyorum, bu yüzden onu kendimden uzaklaştırıyorumki, eğer o zebani beni bulup yakalarsa aşık olduğum adama zarar vermesin, ama işin kilit noktası bunu yaparken kalbim çok acıyor, yüreğim darma duman oluyor'' Ömer amca kafasını salladı ''Acı çekiyorsun sen'' dedi, devam etti ''Ama şunuda unutma, aşk öyle birşeydirki bugün birşekilde kaçıp gitsen bile yarın yine sakız gibi sana yapışır, kurtulamazsın ondan ha birde bırak kim gelirsegelsin, bırak sevdiğin adam seni korusun, kollasın eğer o kişi sevdiğin adama zarar vermeye çalışırsa merak etme Allahın verdiği canı sadece Allah alır'' dedi, haklydıda, kafamı anlamışçasına salladım. '' Ama ben bu adamın içindeki küçük çocuğun kalbini biraz kırmış olabilirim, buna ne yapabilirim?'' Ömer amca gülümseyerek '' Özür en büyük erdemdir, ama bir küçük çocuğun kalbiyse, sevginle özrünü gösterebilirsin ancak, tabii o seni affederese'' kafamı olumlu olarak salladım. Ardından '' Öneri için sağol Ömer amca'' dedim ve ayağa kalkıp kapıya yöneldim.
Kapıyı açıp, önünde durdum, arkamı dönüp ağzım kulaklarıma kadar gelince "Herşey için teşekkür ederim ömer amca" diyip çıktım. Bilmediğim bu işlek sokakta ömer amcanın beni getirdiği yolun tam tersine giderek yine kaleli konağın tam önüne geldim, ama içimden içeri girmek gelmiyordu, yinede istemeden girdim içeri. Yangazlar yan yana dışarda konuşuyorlardı, murat beni görünce hemen yanıma koştu;
"İyimisin karşim?!" Dedi, onaylarcasın kafamı salladım, ardından fatih geldi aynı şeyi farklı kelimelerle oda sordu, onada onaylarcasını kafamı salladım. Murat koluma nazikçe vurup "Korkkuttun ya" dedim, sırtını sıvazladım sonra yavaşça kapıya ilerledik Kapıyı çaldığımızda kimse açmadı ikinci çalışımızda, Kapıyı saniye anne açmıştı, normalde asiye abla açar ama bu sefer neden saniye anne açtı anlam veremedim. İçeri doğru adımlarımız ilerlediğinde Tahirin ve Asiye ablanın seslerinin daha yüksek geldiğini duydum, muhtemelen tartışıyorlardı, Asiye abla "Söyleyelum işte, zaten eninde sonunda söyleyeceğuz." "Ya ben söyleyemelimmi diyorum ya! Gelince söyleriz, ortada nefes yok daha!" O öyle derken ben içeri adımımı attım. "Ne oluyor, bana ne söyliceksiniz?!" Tahir hemen kafasını bana çevirdi, gözleri mahçupça bakıyordu, ve kırılmışça belliki bana kırılmıştı, ama yinede beni görünce aniden sarıldı, "Salakmısın kızım korkuttun!" "İyiyim işte ya" diye karşılık verdim, bir iki dakika sarıldıktan sonra ayrıldık, ben divana oturup;
"Sorun ne, noluyor, ne söyliceksiniz bana?"
Asiye abla hemen atladı "Sen okula gitmeyi sürdürecemusun?" Bunu hiç düşünmemiştim, ilk defa bana böyle bir soru yöneltiliyordu, sanırım istiyordum. Hemde çok! Tahir devam ettirdi, "Eğer istersen bizimle birlikte bizim okula gelebilirsin, yani kaydını buraya aldırırız"
Ben "Bunu hiç düşünmemiştim" dedim. Murat hemen atıldı "Biz yine kaleli olarak dolaşıyoruz böyle havalı havalı, herkez bize bakıyor sonra aramıza yeni kız nefes gelmiş. Tüm kızlar nefesi kıskanıyor. Üff ne güzel olur bee, yada ben aralarda nefesi alırım az kızları kıskandırırım, nefes sen kesin bizim okula gelmelisin karşim!" Küçük bir kahkaha attım "Anlamadığım, ben yeniyim niye beni kıskanıyorlarki?" Dedim. Fatih araya girip "Şimdi şöyleki, Okulda tüm kızlar abime deli olur. Senide aramızda görürlerse, e bizimle olamicağına göre" Tahir fatihin kafasına birtane geçirdi. Sonra bana döndü. "Eee nefes, kabülmü geliyormusun bizimle okula, zaten bir hafta sonra tatil bitiyor.'' Bir süre sessizlik oldu, ben deli gibi istiyordum. Muratın dediği gibi havalı havalı onlarla dolaşmak istemiyordum, birkaç arkadaş yapardım o kadar. Yada tek takılırdım, ismimin kalelilerle anılmasını istemiyordum, tabii başarabilirsem...Eveet, şuraya Kalelilerle aynı okula gidecek bir adet nefes bırakıyorum, umarım keyifle okursunuz, ilerki bölümleri dahada zevkle yazacağımı düşünüyorum, GÖRÜŞÜRÜZ KARŞİM! (ha bu arada vote atmayı unutmayın)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevdamısın Sen?
AcakTenim törpülenmiş gibi hissiz, ama teninin yumuşaklığı hafızamda. Kokun az önce yastığından başını kaldırmışçasına taze burnumda. Ve tadı dilimin ucunda dudaklarının, ne yesem, ne içsem, ne çeksem geçmiyor. Unutulmaktan korkar gibi saklanmış. Yutkun...