Sevdamısın Sen?| Bölüm 22 Kim Bu Adam Nefes?

813 28 13
                                    

Nefes'ten:
Dilim lal olmuştu, haklıydı. Aramamışmıydı ki, elbette aramıştı. Ayağı kalkıp karşısına dikildim. Gözlerimin parlaklığı onun içini aydınlatıyordu adeta, "Aradınmı?" Yutkundu, başını onaylarcasına salladı, "Bir söz söylesene be Adam!" "Sence?" Başımı yere eğerek yutkundum "Aradın" kelimemi bitirir bitirmez "Aradım" devam etti yüzünde süzülen özgür bir gözyaşıyla "Yoktun" elini hafifçe avuçlarım arasına aldım. Yüzüme yaklaştırarak yanağımı avuçları arasına aldırdım. Yanağımın üzerinde eli, onun üzerinde benim elim. Kafamı aniden kaldırıp gözlerinin içine baktım. "Bak, burdayım, senin yanındayım." Yanağımı okşadı. "Çok korktum, çok korktum ulan sana birşey olur diye deliye döndüm" dedi boğazındaki yumruyla. "Şşşşş.." baş parmağımla dudağını bastırıp susturmak isteyerek, "Hisset, burdayım..."

Hoş, daha ben bile burda olduğunun gerçekliğinde değildim. Gözerimi kapadım, yavaşça kurumuş ve buram buram sigara kokan dudaklarına yanaştım. Hissettim, dudaklarının sıcaklığını. Ama en çokta yüzünden yüzüme değen gözyaşlarının gerçekliğini. Dudaklarını, dudaklarıma daha çok bastırdı ve nefes alamayacağım bir dereceye getirdi.

"TAK TAK!" işte, herşeyi, o büyülü ortamı bozan sinir bozucu ses. Kapı sesi. Dudaklarımdan sesli bir şekilde çekildi, çekilir çekilmez kapıya yöneldim "Kimsin?" "Benim" dedi bir tiz ses. Çocuk sesiydi, kız çocuk sesi. Kapıyı açtım. Açar açmaz yüzümdeki gülümseyi yerleştirdim. Tek gözümü kırparak "diğerleri nerde?" "Bugün dağılmak zorunda kaldık,malum para lazım nefes abla" "Anladım, geçsene" dedim kafasını okşarken.

Kafasını onaylarcasına salladı, ve geçti. Ardından bende geçtim, Tahir bir oraya, bir buraya giderek eli enssesinde etrafta dolaşıyordu. İçeri giren beni ve Mirayı görünce duraksadı. İlk bana, ardından miraya baktı. Ve yüzüne sıcak bir gülümseme doldu. "Merhaba" dedi Miraya yaklaşıp kucağına alırken "Merhaba" dedi mirada tiz sesini nazikleştirmeye çalışırken. "Ben Tahir, ya sen?" dedi gözlerindeki ışıltıyı miranın gözlerine dikerken. "Mira". Bir adım öne atıldım, "Mira benim arkadaşlarımdan biriydi, arada sırada gelirlerdi onlarla, ve tabii sen şimdi onlar ki-" "Biliyorum biliyorum. Sonra konuşacağız zaten bunları" kafamı onaylarcasına salladım.

Mirayla vakit geçirdikten sonra onu yolladım. Yine Tahirle birlikte kaldık. "Onlara hemenmi söyleyeceksin, alıştıra alıştıra mı?" dedim, hemen ardından "Bilemiyorum, ama seninle vakit geçirmek istediğim kesin" dedi. "Yapmaa, hiçbiryere gidesim yok" "Giden kim! Bizde şu dört suratsız duvarlar arasında vakit geçiririz!" Tebessüm ettim, bu adam beni mutlu edebilmeyi biliyordu.

İlk olarak 2 kahve yaptım bize, balkona geçip hem benim olmadığım zamanlar neler yaptığımızı konuştuk, ve diğerlerinin. Hem neler yaşadığımızı.
Bazende sustuk, susarak konuştuk.
Kahvelerimiz bittiğinde içeri geçip kitap okuduk, daha çok ben okudum o ise beni izlemekle yetindi. Yemek yedik, yastıi savaşı yaptık, ağladık, güldük, küstük, barıştık. 4 mevsimi aynı anda yaşatabilen bir adamdı o! Bir mutlu ederken bir saniye sonra mutsuz edebilen bir adam. Dengesiz ama hemen toparlayabilen!

Yatağın üzerinde oturuyordum, oysa dizimin bir köşesind kıvrılmıştı. Saçlarını okşuyordum, ve karıştırıyor. Aynı zamanda sakallarınıda. Gözlerine bakıyordum, yüzüne hayali resimler çiziyordum. Mesela anlının tam ortasına gülücük çizmiştim. Yanaklarınaysa kalp! Ah onlar eğer gerçek birer çizim olsaydı kim bilir ne kadar tatlı dururlardı.

Dizimden kafasını kaldırdı ve bana yaklaştı. Anlını anlıma dayayıp gözelrini kapadı, bu huzur verici ortsma ayak uydurarak bende gözlerimi kapadım. Uyuşuk ve hışırtılı ses tonuyla "uykumu getirdin" hemen gözlerimi açtım ve pörtlettim. "Bunumu söyleyecektin!" dedim ve anlımı anlından ayırdım. Yataktan kalkmam ve soluğu mutfakta su içmekle almam bir oldu, demiştim bu adam dengesizin tekiydi.

Elbette gelip arkamdan sarılmadı, o bir O D U N ! yatakta 2 metre bacaklarını sallandırarak uyumakla meşguldü çünki. Ama öyle bir güzel uyumak görülemez. Kirpikleri, alnına düşen birkaç tutam saç. Ensesi, burnu, dudakları, çenesi. Ve çenesinin yanındaki o çıkıntılı kemik. İnceledim, ve evet ezberledim! Yavaşça süzülerek göğsüne yattım. Beni farketmiş ve göğsüne yattığımı farketmiş olacak ki beni sarıp sarmaladı. Öylece uyuya kaldık.
.

.

.

.

Bu adam beni öldürecek! Hemde sıkarak veya boğarak! Yaklaşık bir yarım saat önce uyandım fakat kolları arasında bir kelepçe gibi bağlanmıştım ve asla sıyrılamıyorsum.

Son çareyi avazım çıktığı kadar bağırmakta buldum. "Tahiiirrr!!"
O sadece kıpraşmakta yetindi. Sadece kıpraşmak! Kolları arasında çırpınmaya başladım. En sonunda gözlerini aralayıp kollarını gevşetti. Bu durumdam yararlanıp hemen kolları arasından sıyrıldım.

"Seni artık bizimkilerin yanına götürme zamanı sanırım" dedi uyjulu sesiyle "Ne?!!" diye bir çığlık patlattım. "Şimdi olmaz" aniddn doğruldu "Niyeymiş, gizleyecek birşeyimiz olmadığına göre" dedi uykulu ve mahmur sesi ile yine. "Yani,hazır değilim işte" "Sanki bana gelin adayıymışsın gibi davranma" dedi histerik bir tebessümle.

Omzuna birtane geçirdim. "Benimle uğraşma!" "Tamam, tamam" dedi omzunu ovuştururken. "Ben gidip yiyecek birşeyler alacağım, sense burda uslu uslu beni bekle. Gelince birşeyler zıkkımlanıp bizim eve gideriz" "Çok sağol ya" dedim lavaboya ilerlerken sessizce, sessizce söylememe rağmen yinede yüksek sesle "Duyuyorum sen!" diye bağırdı.

.
.
.

Tahir ' den:

Fırına yiyecek birşeyler almaya gidiyordum. İçimi bir huzur kaplamıştı. Yüzümdeki tebessüm hiç silinmeyecekmiş gibi iyice oturmuştu.

Ne fırtınal koptuysa içimde, şuan onlardan eser yoktu. Kopan parçalarım aniden yerine oturdu sanki yine.

Fırından alacağım şeyleri aldım. Ve geri otele doğru yol aldım.
Merdivenlerden çıkıp odaya foğru yöneliyordum ki, bir adamın gülümseyerek Nefesle konuştuğunu gördüm, Nefesinde aynı şekilde. Bana baktığı gibi bakıyordu o adamada. Belki daha fazlası. Bilemiyorum, bilmekte istemiyorum.

Nefesin tedirgin halleri vardı, sürekli sağı solu kolaçan ediyordu.
Adamın Nefese sarılması, ve nefesinde karşılık vermesiyle içimdeki bağ koptu. Birşeyler kırıldı, belki düzelemeyecek birşeyler. Birşeyler eksildi gibi. Birşeyler kayboldu, unutuldu.

Başkasınımı koydu yerime?

Öhö öhö öhö, Ben geldim. Birşeyler yazmaya çalışmış bir ben ile. Umarım beğenirsiniz.
Hayde esenle kalın, ve bu fotoyla iyi kusuşlar. Bayss!

 Bayss!

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Sevdamısın Sen?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin