Multideki şarkıyı en baştan açıp okuyun yavrular. ( 1. 30 dan falan başlayın girişi uzun çünkü) Diğer şarkıda aşağıda zaten.
Keyifli okumalar, bye!
''Sabahın bağışlayıcı bir yanı vardır, Geceden paramparça çıkmazsa insan...''
Nefes'in Ağzından:
Haftalar sonra uyuyabilmiştim, gecenin 2'sinde. Ve ardından yine tatsız bir sabahın içinde, gün yine benden habersiz doğmuştu.
Yataktan doğruldum, telefonumu elime aldı. 990 arama, 1000 mesaj ve bir sesli mesaj. Ne, sesli mesajmı? Elbette Tahirdendi,düşünmeden hemen açtım, ve komidinin üstüne koyarak yatağa tekrar uzandım. İlk önce 'Biip' sesi geldi, ardından Tahirin özlemle, günlerdir kulağımda çınladığı sesi.
'' Tenim törpülenmiş gibi hissiz, ama teninin yumuşaklığı hafızamda. Kokun az önce yastığından başını kaldırmışçasına taze burnumda. Ve tadı dilimin ucunda dudaklarının, ne yesem, ne içsem, ne çeksem geçmiyor. Unutulmaktan korkar gibi saklanmış. Yutkunmakta, tükürmekte fayda etmiyor. Bedenim, duygularım, düşüncelerim. Üçüde birbirinden ayrı, birbirinden uzak. Korkuların tetiklenmesiyle duygularım köşelerden çıkıyor, tüm hislerime anlamlar yüklüyor. Teker, teker..
Müthiş acı veren bir kaos başlıyor bedenimde. Karmaşanın yarattığı korkuyla yenik düşmek istemiyorum, herşeyi baştan almak, aynı medcezirlerde boğulmak istemiyorum. Biliyormusun? uzun zaman oldu, düşmekten korkuğumdan beri hareketsiz kalalı. Dizlerimi karnıma çekmiş, kıpırdamadan oturalı. Bir sigaram var sadece iç çekişlerime eşlik eden, birde yastığındaki kokun.
Bundan sonra hiçbirzaman akmayacağım, gözpınarlarımda uyutacağım hislerimi. Sonrası soğuk ve kuru bir karanlık olacak. Sen gelene dek, belki inat edeceksin, özlemlesende, geleceğinden şüphe etsende. Bu yüzden sana şu sözlerim;
Bu kadar merak etme geleceği,
Yarısı gecedir, yarısı gündüz...
Başka mevsimde doğurmaz,
Bu kısır dünya
Bir yaz var, birde güz... ''
Gözlerimden yastığa birkaç damla yaş süzüldü. Hoş, sesi bile gözlerimin dolmasına sebepti ya. Yalnızlıkla sonsuz bir çarpışmadaydım adeta. Beynimin her sokağında dolaşıyordum önce, yalnız olmadığımı umarak. Öyle yalnızdımki onsuz, gözlerimin içinden delip geçiyor sanki yalnızlık beni. Gizlenemiyorsunda, savunmasızsın..
Issızlığın ve karmaşanın içinden geçe, geçe onu arıyorum beynimde. Yok, yine arıyorum, yok. Telapatikte olsa birkaç birşey anımsamak istiyorum, olmuyor, yapamıyorum. Unutuyormuyum? Dahada zorluyorum kendimi, burnumun ucundaki havayı sertçe soluyorum, kokusunu hatırlamak maksadıyla, gözlerimi kapatıp var gücümle bastırıyorum, gözlerine baktığımdaki yansımamı anımsamak için. Başarıyorum, anımsıyorum.
İlk önce ellerimde, ellerindeki sıcaklığı, gözlerine baktığımdaki yansımamı, ve derince çektiğim soluğumdaki beynimin bir kıvrımına sinmiş kokusunu. Yeniden doğar gibi oluyorum. Arınıyorum adeta ruhumda. Ve ondan birkaç parçayı anımsamak adına sıktığım bedenimi, anımsamamla yavaşça rahatlatıyorum, kapalıyken bile beyaz tenime yeşillerimden birkaç damla gözyaşı süzülüyor, özlüyor ruhum, özlüyor ruhunu.
.
.
.
Balkondaydım yine, herzamanki gibi rüzgarın kokusunu içime çekiyorum, belki kokusundan birşeyler estirmiştir diye. Dalıp gittiğim düşüncelerden, kapının tıklatılmasıyla sıyrıldım, hızlı adımlarla düşüncelerimden kaçarmışçasına kapıya yöneldim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevdamısın Sen?
RandomTenim törpülenmiş gibi hissiz, ama teninin yumuşaklığı hafızamda. Kokun az önce yastığından başını kaldırmışçasına taze burnumda. Ve tadı dilimin ucunda dudaklarının, ne yesem, ne içsem, ne çeksem geçmiyor. Unutulmaktan korkar gibi saklanmış. Yutkun...