Multiye Karşı İç Ses: Yüzünün her zerresine hayran olduğumu söylemişmiydim Astepe?! Bu arada bölüm şarkısı; Behçet Gülas - Kaya Olsam Sis Olsam (Multiye koyabilirsem koyarım ve söylediğim yerde okuyun )
"Seninle alakalı" dedi Pelin, yine tek kaşını kaldırıp ifadesizce Tahire bakıp "Ama yalnız" dedi. Tahir yine kaşlarını çattı, bende bu sözün üstüne sırıtan suratımı ifadesiz boş bir duvar gibi yapıp "Olmaz" dedim. Pelin "Merak etme salak şeylere kalkışmayacağım" dedi göz devirerek. "O zaman bende olucam başka çaren yok, kuzuyu kurtla yalnız bırakamam ben!" dedi, Tahir her an patlayacak bir volkan gibiydi. Gözlerimi Pelin'den ayırmadan konuşmaya devam ettim. "Tamam sakin ol Tahir, konuşucam, YALNIZ" dedim üstüne bastırarak. Ve Pelin'in kolunu çekiştirerek koridorun sonundaki kızlar tuvaletine sürükledim, içeri girdiğimizde, bazı kızlar salak salak dedikodu yapıyordu, bazıları sıçmak için sıra bekliyordu. Ben bağırarak ve kapıyı göstererek "Herkez dışarı!" dedim, herkez bana tip tip bakıp ne yapıyorlarsa devam ettiler, ardından kapı kırılırcasına açıldı ve kim geldi? Evet tabiikide kapıyı hayvanca kırmada oscar almış Tahir Kaleli, yanımıza deli deli bakarak yaklaştı ve bileğimden hafifçe tuttu, Tuvaletteki kızlar mal mal bir bana bir Tahire baktılar Tahirse bana masumca bakıp "Dayanamadım, şu salak sana birşey yapar diye korktum." dedi, bense tebessüm edip "Sorun değil." dedim. Tahir kızlara dönüp "Bakmayın lan öyle götlek gibi, hadi siktirolun!" dedi bağırarak. Kızların hepsi hatta tuvalette olanlar bile çıktı.
Burda dinlemeye başlayabilirsiniz; Behçet Gülas - Kaya Olsam Sis Olsam
Sonrasında Pelin duvarın Mermerine yaslanıp konuşmaya başladı, "Ben aslında böyle, yani bu tarz şeyleri pek beceremem. Ama lanet girsinki yapmak zorundayım, her neyse, ben şuana kadar yaptığım şeyler için özür dilerim, Yani çoğu kişiye kötü davranmış olabilirim ama hiçbirzaman pişmanlık duymazdım sana yamuk yaptıktan sonra tabii, ne bilim, özür dilerim kızım işte ya." dedi ve gözleri dolmaya başladı tam belini mermerden ayırmış bir adım atmış gidecekken kolundan tutup onu geri mermere yapıştırdım. Tahire "Çık dışarı iki dakka özel konuşucam" dedim, İlk önce itiraz etmeye çalışsada "Tahir çık, kapıda bekle bari!" diye carladım, en sonunda dayatmayıp çıktı. Peline ve dolmuş mahsunca bana bakan gözlerine bakarken "Dökül" dedim nazik ses tonumla. "Boşversene!" dedi ve tam gidecekken, onu yine tutup mermere yapıştırdım. "Bak ben bu yüz ifadesini kendimden biliyorum, dökül, çekinme!" İlk önce diretsede benim ısrarlarım sonunda kendini serbest bırakıp belini mermere sürterek yavaşça aşağı çömeldi. Ve zorla tuttuğu gözyaşlarını serbest bıraktı hıçkırarak ağlıyordu, canını çok yakmışlardı, hemde çok! ne yalan söyleyim yanında olmak istedim ve bende onun yanına çömeldim, boğazındaki yumrukla "Annemle babam yeni boşandılar. Velayetim babamda, ama babam daha onların boşandığı akşam eve daha annemin kokusu gitmemişken başka birini getirdi, ve bana kabullenmeyeceğimi bile bile 'Bu senin yeni annen' dedi, sanki önüme anne atar gibi onu önüme attı,ben orda annemin kokusunu özlerken o önüme bir kadın atıp hiç utanmadan 'yeni annen bu' dedi, daha annemin özlemini, yalnızlığını kollarımda gidermeye çalışırken, sıcacık bakan gözlerini ararken, kendimi onun kollarına bırakıp hıçkırarak ağlayıp, delice sarılarak özlem gidermek isterken, ben ne yaptım elbetteki inkar ettim 'Saçmalama baba, anne dediğin öyle çocukların önüne atılmıyor sen benim özlemimi bununla gidermememi bekliyorsun?!' dememle yediğim tokat bir oldu, o gece kaç kere ayılıp-ayılıp, bayıldım hatırlamıyorum, ama asla unutmayacağım birşey anladım ben Nefes" ellerini nazikçe tuttum, benimde gözlerimden tutmak için çabaladığım gözyaşları usulca yanaklarıma süzüldü. "Ne?" dedim zorlukla çıkardığım sesimle "Benim yaptığım kötülük belki benim gibi olan kızlara, benim yaşadıklarımı yaşayan kızların daha fazla yükü oluyor, bu yüzden affet beni be Nefes, Bari sen Affet!" dedi, ve hıçkırıkları artmaya başladı ellerini bırakıp bende hıçkırıklara boğuldum ve ona sarıldım "Affettim be Pelin" dedim fısıldayarak kulağına. Pelin benden ayrıldı gözlerini pörtletip bana meraklı ve ışıldayan gözleriyle "Gerçektenmi?" dedi, masumca tebessüm ettim. Demekki her kötünün içinde istediğinde çıkarabileceği bir iyi ruh varmış, demekki gerçekten her kötünün içinde temiz, saf ve sevgiye muhtaç birileri varmış. Kendini göstermesede, gözlerinde yada kalbinin bir köşesinde saklayabildiği bir kedi varmış dedim içimden. Sonrasında "Gerçekten" dedim içimden gelen koca gülümsememle. Pelin hemen üstüme atladı ve beni boğarcasına sarmaladı. Artık nefessiz kalacaktımki boğuk sesimle "Boğulucam Pelin!" dememle özür dileyerek beni boğarcasına sarmalamayı bıraktı. Sonra ikimizde ayağa kalktık, aynanın karşısına geçip gözyaşlarımızı sildik ve omuzlarımızı dik tutarak güçlü durmaya çalıştık Pelin "Son göz yaşı, son acı, son kötülükler" dedi buruk bir tebessümle , bende aynısı tekrar ederek "Son gözyaşı, son acı, son kötülükler" dedim ve buruk bir tebessüm ettim. Sonra birlikte tuvaletten çıktık, Tahir elleri cebinde ayağını ve belini duvara yaslamış tuvaletin hemen yanındaki duvarda bizi bekliyordu. Biz çıkınca hemen kafasını bizim olduğumuz yöne çevirdi, ve tek gözünü kırparak konuştu ''Hayırdır?'' ''hayır, hayır merak etme'' dedim buruk tebessümümü yine yüzüme takınarak. Pelinin omzuna asıldım ve ''Biz problemimizi çözdük..'' peline yüzümü çevirdim ve ''Bir sorunun olursa gelebilirsin, elimden geldiğince'' dedim ve onun omzundan asılmayı bırakıp Tahire bir,iki adım attım. Oda belini ve ayağını duvardan yaslamayı bırakıp benimle birlikte birkaç adım attı. Birlikte kızlar tuvaletinin önünden hızlı adımlarla uzaklaştık. Az ileride zemin kata ulaşan merdivenin orda oturup birbirlerine vurarak sanki çiftleşme dansı yapan maymunlar gibi duran iki yangaz vardı. Onlara dalıp giderken aniden beni kendine çeviren Tahiri farketmeyip irkildim, ama sonra onun omuzlarıma şekil vermeye çalışarak beni döndürmeye çalışan ellerinden ayrılıp kendi ayaklarımla döndüm, aramızda öyle milim falan mesafe yoktu. 6,7 santimetre vardı işte, kaşlarını çattı, ''Pelinle ne konuştunuz?'' dedi, ne yalan söyleyim, beklediğim bir soruydu ''Hiiç'' diyip gidecekken adımımı atar atmaz beni kolumdan tutup kendine çekti, burnunun dibine kadar yakınlaştırdı beni. Gözlerim gözlerinde kayboldu, dünyayı unutmuştum, nefesi dudaklarıma değdiğinde eriyordum, sanki gurbetten gelmişçesine, memleketimin kokusunu içime çekiyormuşçasına, özlemle, sevgiyle, kırılganlıkla, naziklikle, yaşanmışlıklarla, en önemlisi aşkla çekiyordum kokusunu ciğerlerimin derinlerine. Tahirde boynuma yöneldi, saçlarımı nazikçe kulağımın arkasına alıp arkaya attı ve bir damla suya razı bir bitki gibi nazikçe, kırılganlıkla, kana - kana, ruhunu arındırıyormuşçasına nefesini boynuma naziklikle iteleyerek kokumu ciğerlerinin dibine çekti. Ve sonra dudaklarıma yaklaştı, nefesini usulca dudaklarıma değdirdi, sigarayla karışık nefesi beni mayhoşlaştırıyordu yaklaşıp gözlerini kapatarak alt dudağıma küçük bir öpücük kondurdu, ayrıldığında burnumun dibinde yine bitti, ve tekrar fısıldarcasına, o aşık olduğum ses tonuyla ''Ne konuştunuz?'' dediğinde, gözlerim çoktan dolmuştu, bende fısıldarcasına''Benim bir yanımı taşıyor Tahir, bunu gözlerine baktığımda görebiliyorum'' mayhoşça bakıyordu, devam ettim ''Onunda benim gibi yaraları var, aynı yerden, aynı karakterleden, aynı karakterler yüzüden, o kıza yol gösterip, yaralarını sarmak istiyorum ben Tahir'' Yüzümü avuçlayıp anlına dayadı, ''Sen ne güzel bir insansın be, ne güzel ruhun, kalbin, düşüncelerin, inadın, umudun var kızım senin!'' utangaçlık ve hafif bir çekingenlikle içimden gelerek tebessüm ettim. Muratın sözüyle ayrıldık, koşarak oturduğu merdivenin ordan geliyordu, ve telaşlıydı ''Abi bölüyorum ama, aşağıda Pelin' in kavgası varmış, destek gerek'' İstemesemde Tahirin avuçları arasından yüzümü ayırdım ve Murata bakarak başımla onayladım, Tahire döndüğümde 'Arkandayım' dermişçesine kararlılıkla kafasını salladı. Biz merdivenlere ilerledik, merdivenlere geldiğimizde Fatih ayağa kalkıp Muratın diğer yanına geçti,önde sağda ben solda Tahir, arkada sağda Fatih, solda Murat Matrix'ten fırlamış gibi (tabii havayada girerek) 'Şimdi ağzınıza sıçtım, açılın bakem! Koca yürekli Asiye reisten ders almış, Koca yürekli Nefes geliyeeh! ' diyerelten aşağı indik.
Hatam olduysa affola, umarım keyifle okursunuz :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevdamısın Sen?
RandomTenim törpülenmiş gibi hissiz, ama teninin yumuşaklığı hafızamda. Kokun az önce yastığından başını kaldırmışçasına taze burnumda. Ve tadı dilimin ucunda dudaklarının, ne yesem, ne içsem, ne çeksem geçmiyor. Unutulmaktan korkar gibi saklanmış. Yutkun...