"Ç-çünkü sen korunması gereken bir kızsın ve biz seni korurken, o murat şerefsizinin sana göz dikmesi yakışır kalmaz!" Bu sözleri kalbimi yakmıştı, nasıl olurda, aşık aşık masumca bakarken böyle söyleyebiliyordu? Üstelik "Son koronmoso gorokon bor kozson nofos" ne demek?! Onu göğsünden hızlıca ittim, gözlerim anında doldu, artık nefeslerimiz karışmıyordu boğazımdaki yumrukla "Bu ne saçma bağnaz konuşmadır ya? Sen korunması gereken bir kızsın o murat şerefsizinin sana göz dikmesi yakışır kalmaz ne demek?!, tamam eyvallah sağolun korudunuz ama, Murat benim kardeşim gibi ve eminim oda beni böyle görüyor! Üstelik böyle boş birşey yüzdende kimsenin kalbinide birdaha kırma Tahir Kaleli!" dedim, Tahir bana yine masumca, kedi gibi utangaç bir o kadarda pişman gözlerle bakıyordu. Kıyamıyordum ona, içindeki çocuğu kıracak sözler söylemek istemiyordum ama ne yapıp edip söylettiriyordu. Aniden gözlerimi o masumca bakan gözlerden çekip sınıftan çıktım, bizim sınıfa gittim. Kapıyı açtım, ders matematikti ve hoca asabi, gıcık, nalet kadının tekiydi, anlamıyorum niye böyle gıcık hocaları atıyorlarki, sonra bize boş boş atarlanıyorlar (mesajımıda özenle veririm, fuck the system🖕) hoca bana tip tip bakarak "Geç kaldın" dedi. "Evet hocam, kusara bakmayın" diyip yerime geçerken "Neden?!" dedi, "önemli ve ÖZEL bir konu" dedim üstüne bastırarak. Sonra yine geçip yerime oturdum.
*
*
*
*
Zil çalmıştı, hoca sınıftan çıktı, hemen ardından Tahir içeri girdi. Delici bakışlarıyla etrafı süzdü ve bakışları bende son buldu, hemen yanıma geldi ve delici bakışları bir anda masumca bakmaya başladı, ayağa kalktım tam o sırada murat ve fatihte ayaklandı, murat "Karşim biz kantine iniyoruz geliyormusun?" Tahir hemen murat döndü ve sinirli sinirli "Gelmiyor!" Dedi. Bende başımla onayladım ve "Sonra yanınıza gelirim ben" dedim ve nazikçe gülümsedim. Onlar hiçbirşeyden habersizce şaşkın bakışlarla gittiler. Bıkkın ve yorgun sesimle "Ne oldu Tahir?" Bakışları yumuşarken "Konuşalımmı biraz?" "Olur" dedim ve elimle sırayı işaret ettim. Aynı anda sıraya oturduk, Tahir hemen "Üstüne fazla geldim, eğer kalbini kırdıysam..." "Önemli değil" dedim ve usilca gülümsedim. "Nefees" "Hıı?" "Benim sana söyleme gerek birşey var ama böyle çok basit olur" "Ne gibi birşeyki bu, neyle alakalı?" "Sen ve ben" dedi, gözleri parlıyordu, benim kulağımda yankılanıyordu Tahirin sesi "Sen ve ben, sen ve ben, sen ve ben" benim ve onun hakkında ne olabilirdiki? Murat konusu desem az önce kapandı, yoksa bu adam benimle bir sevda meselesi yüzündenmi konuşacaktı? Heycanlanmıştım, kalbim ve çarpıntısı, kalbim çarpıntısı yüzünden ekstra bir çsba sarfediyordu, bu duygu, bu heyecanı size anlatamam! Muazzam birşey! "Sen ve ben?" "Evet sen ve ben." Bunu akşam konakta konuşsak şuan etrafta çok insan var ve bu şekilde gerçekten basit olur, kulağıma eğildi ve pis pis sırıtarak ve fısıldayarak "Ben nefesim sana değerken bu konuyu konuşmak istiyorum" Bu ne demekti şimdi? Kalbimin olduğu yere serçe parmağınızla bile dokunsanız bile nasıl deli gibi attığını anlarsınız. "N-nedemek şimdi bu?" Hemen geri çekildi, ve yüzünü toparladı. "Akşam anlarsın Nefes, az sabır kızım da!"
Evet doğru tahmin o son 3 ders geçmek bilmedi benim için, ama herşeyin bir sonu olduğundan bu derslerde bitti. Akşam olmuştu ve konağa geldik, kapıyı çaldığımızda Asiye abla kapıyı tüm neşesiyle açtı "Oy nenem, 2 yangaz, 1 dangoz, 1de Maranta gelmuş, e gı hoşgelmuş! Geçun da geçun!" diyip bizi içeri buyur etti. Ayakkabılarımızı çıkarırken asiye ablaya "Asiye abla maranta ne?" diye sordum "Bizum buralarun çiçeklerundendur ben çok severum marantayu" sesini yükselterek "Mıstafam son birkaçgün almaz amma bana, yinede severum" bizde o sırada içeri geçtik "Asiya dedum kizum da, alacağum sağaa işum var şu son sıralar" "Banane! ben senun karunum zaman ayıracasun baağa! Gidup alacasun sonra" onlar tatlı tatlı atışırken bizde yemeklerimizi yemeye başladık. Tahir bana göz ucuyla bile bakmıyordu.
En sonunda yemekleride yiyip kalktık, herkez odasına dağılmıştı ama hala Tahir ne bana bakıyor, ne bir kelime ediyordu.Odama gidip üstüme rahat birşeyler geçirdim, biraz ders çalışmak için masama geçtim,ama hala aklımda Tahir Kaleli ve o muhteşem ses tonuyla "Ben nefesim sana değerken bu konuyu konuşmak istiyorum" diyişi geliyordu, Allahım! ve her defasındada eriyordum. Birden kapım açıldı ve gelen kimdi? Tabiiki kapımı birtek Tahir Kaleli bu evde hayvan gibi açtığınfan oydu. Ardından kapıyı kapattı, ayağa kalkıp ona yaklaştım, beni kolumdan tutup kendine çekti, ve o sözün hakkını vererek resmen beni kapıya fırlattı, korkak gözlerle ona bakıyordum yavaşça bana yaklaştı, saçlarımı kulağımın arkasına alıp geriye attı, boynuma eğilip en derinine kadar ciğerlerine çekti ve o aşık olduğum ses tonuyla "Bu koku, benim hayatımda ruhuma renk katabilen tek kokuysa" gözlerime yöneldi ve derin derin bakarak "Bu gözler, beni kendine aşık edecek kadar güzel bakan gözlerse" dudaklarım yaklaştı ama öpmedi, nefesi değiyordu, her nefesi değişinde daha eriyor, mayhoşlaşıyordum "Bu ten, beni sarhoş edecek kadar güzelse, ve bu beden cansa eğer nefes, ben bu cana, canan olmak istiyorum." Ben dona kalmıştım, gözlerine sadece aşık aşık masumca bakabiliyordum. İçimdeki heyecan, anlatamam! Kalbim yerinden her an fırlayacakmış gibiydi. Doğru okuldada söylediği gibi, nefesi tenimin her zerresine değerek konuşuyordu bunları. İki dudağımın arasından sadece fısıltıyla "Ol o zaman" cümlesi çıkabildi, gözleri gözlerime değerek pis pis sırıttı ve hemen gözleri dudaklarıma kaydı, sonrasında gözlerimi kapatmamla dudağımda nefesiyle, dudaklarının yumuşaklığını hissetmem bir oldu.Eveet, küçük bir süpriz bölüm yapıp erken attım, keyifle okuyun, emeğime karşın vote atmayı lütfen unutmayın. Hatam olduysa affola görüşmek üzere❤🌸
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevdamısın Sen?
De TodoTenim törpülenmiş gibi hissiz, ama teninin yumuşaklığı hafızamda. Kokun az önce yastığından başını kaldırmışçasına taze burnumda. Ve tadı dilimin ucunda dudaklarının, ne yesem, ne içsem, ne çeksem geçmiyor. Unutulmaktan korkar gibi saklanmış. Yutkun...