45. bölüm - " BURUK "

1.2K 82 42
                                    

Selam biz döndük.

Medya Gülsümün yazdığı bir , polisiye bir roman. Bakın derim.

•••

Herşey burada başladı... Belkide burada biticek...

Sandalyemde oturmuş birikmiş dosyalara baktım . Kafam o kadar karışık ki ne düşüneceğimi ne hissetmediğimi bilemiyorum. Hiçbirşey bilmemek, hiçbirşey düşünememek ,hissetmemek o kadar berbat bir durum ki bi boşluktasın hiçbirşey yapamıyorsun ve birini gelip seni o boşluktan o karanlıktan kimsesizlikten kurtarmasını bekliyorsun tıpkı benim yamanı beklediğim gibi.

Koskoca iki ay onsuz geçmişti. Koskoca iki ay o sıcacık mavilerine bakamadım. O sarhoş edici gülüşünü göremedim, o insanın içine huzur veren kokusunu alamadım ,ziyaretine gitmedim gidemedim çok yoğundum çok işim vardı ya da sadece işi bahane ediyorumdur. Belkide onu görmekten korkuyorumdur. Gözlerini içinde bir yerde benden nefret ettiğini düşünmemi sağlayacak bir parıltı görmekten korkuyorumdur.
Biliyorum olanların hepsi benim suçum, şunu da biliyorum o beni suçlamıyor ama ben bile kendimi bu kadar suçlarken o beni nasıl suçlamasın sorusu geliyor aklıma.

Ya gerçekten hapse girip herşeyi düşündükten sonra o da beni suçluyorsa gidip gözündeki nefreti görürsem kalbimdeki hançeri çıkartır ve tek bir hamlede kalbim paramparça eder. Ben düşüncelerimle boğuşurken kapı tıklamasıyla kendime geldim. Daha doğrusu gelmeye çalıştım.

" Gel" İçeriye elinde kahveyle Burak girdi.

" Aslı hanım kahveniz! " diyip içeriye doğru adımladı bu dediğine buruk bir tebessüm ile karşılık verebildim sadece etrafımdaki herkes beni bir şekilde mutlu etmeye çalışıyor ama ben mutlu olmak istemiyordum ben sadece yamanı istiyorum.

" Burak , Bahar ile randevumuza ne kadar kaldı?" dedim önümdeki dosyalara dalgın dalgın bakarken.

" Yarım saat var daha Aslı. " Tamam anlamında kafamı salladım. Burak karşımdaki sandalyeye geçti.

" Aslı kendini çok yıpratıyorsun farkındasın dimi ? "

" Elimde değil, çok yoruldum." Dedim . Burak karşımdaki sandalyeye oturup burnumu sıktı. yüzümü buruşturdum.

" Benim Mavişimi kim yoruyormuş bakalım , yoksa o kel müdür mü , ya da hastaları mı ? "

MAVİŞİM.

***

" Kendimi o kadar yanlız hissediyorum ki , sanki boğuluyormuşsun da kimse sana halat atmıyor gibi* . "dedi , uykusuzluktan dolayı kızarmış olan göz bebeklerine baktığım Bahar.

" O hissi bilirim , çok boktan bir histir " Bahar ufak bir tebessüm ettiğinde ne dediğimi sorguladım . Yamanın dengesiz tavırları karşısında bende gülerdim.

" En azından sen intihara kalkışmadın değil mi "

Kendimi değil belki ama düşüncelerimi boğdum.

" Her eylemin atası düşüncedir, peki seni intihara sürükleyen düşünce nedir ? "

" onu sen bul sonuçta psikolog ben değilim, öyle değil mi? " Dedi .

" Bu cümleyle o kadar çok karşılaştımki , genelde insanlar o düşünceyi bilmedikleri için böyle bir cevap verirler. Yada kendi sessizliğine çekilir , zihnindeki çığlıkları dinlemeye çalışırlar. Söyle bana kafanın içindeki o seslerin sahibi kim? "

" HERKES! " diye isyan ettiğinde gözlerinden bir yaş süzüldü.

" O zaman onlara karşı sağır ol ! "

 Ruh Hastası ! Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin