Aynanın karşısına geçip son düzeltmeleri yaptıktan sonra, son kez aynadan kendimi süzdüm ve çıkardığım işten memnun kaldım . Siyah kısa kolu büstiyer tişörtümün altına bol yüksek bel açık renk mavi kotumu giydim ayakkabı olarakta uzun topuklu bantlı siyah ayakkabılarımı giydim. Sanırım artık hazırdım.
Bu sabah Yaman beni erkenden aramıştı ve kahvaltı etmeye çağırmıştı. Tüm bu telaşım onun içindi bu son gerilimli günlerden sonra bu kahvaltı ikimize de iyi gelecekti. Belki konuşamadıklarımızı konuşuruz sustuklarımızı dile dökerdik.
Bu sefer gerçekten son kez aynaya baktıktan sonra yatağımın üzerindeki çantamı ve siyah kot ceketimi aldım. Komidinin üzerindeki arabamın anahtarlarınıda aldıktan sonra herşeyin tamam olduğuna emin olup çıktım odamdan .
Koridorun başından anneme seslendim ;
" Anne! Ben çıkıyorum" diye bağırdım annem mutfaktan kafasını uzatıp cevap verdi.
" Nereye kız?" dedi annem. Halbuki daha sabah söylemiştim.
" Söylemiştim ya hani anne Yamanla kahvaltı yapmaya gideceğimi" dedim. Annem hatırladığını belli eden homurtular çıkardı.
" Tamam çık ama erken gel, yoksa senin o bacaklarını kırarım" dedi bıkkın bir nefes verdim.
" Anne farkındaysan ben büyüdüm" dedim.
" Yok öyle küçük hanım sizi başı boş bıraktığımız da neler olduğunu gördük. Artık bu evin kuralları var , eve giriş çıkış saatleriniz belli olacak." annemin bu tavırları biraz güldürse de bir yanımı acıttı. Annem ve babam da bu durumdan çok etkilendiler. Bir çocuğu aylarca eve gelmiyor diğeri ise girdiği çıktığı belli değil. Birde ikimizde eve yıkılmış halde geldiğimizde ne kadar belli etmemeye çalışsalar da onlarda çok endişelenip üzüldüler.
" Tamam Zeynep sultan erken gelirim söz" dedim ve koşup yanağına küçük bir öpücük bırakıp tekrar kapıya yöneldim tam kapıyı açıp çıkacakken bu sefer abimin sesi beni engelledi. Sanırım ben bugün bu evden çıkamayacaktım.
" Ben izin verdiğimi hatırlamıyorum Aslı" dedi abim
" Bende izin aldığımı hatırlamıyorum abicim. Hem sen niye bu saate evdesin ki kovalaman gereken Bi grup suçlu yok mu?" dedim
" Senin de dinlemen gereken hastaların yok mu?" diye beni payladı.
" Seninle hiç uğraşamam abi, çıkmam gerekiyor ama söz geri döndüğümde bu laflarını sana geri iade edeceğim. Zaten dünden beri sana kılım. " diyip kapıya döndüm bu sefer beni engelleyen abimin kapıya koyduğu eli oldu.
" Ya anne şu oğluna birşey söyle rahat bıraksın beni" dedim bizi bıkkın bir şekilde izleyen anneme doğru.
" Yine başladınız kedi köpek gibi didişmeye. Oğlum sende rahat bırak kardeşini, Aslı kızım sende git Yaman oğlumun yanına bekletme çocuk cağazı" dedi bende bu annemin yaman sevgisini anlamış değilim ama neyse pek eşelememek lazım neticede işime yarıyor.
"çocuk cağaz? Başlatmayın şimdi çocuk cağazınıza Aslı gitmiyor diyorsam gitmiycek " bu abim gün geçtikçe daha maço daha pis birşeye dönüşüyordu ve buna engel olmam gerekiyordu.
" Bak Poyraz geliyor şimdi terlik kafana çekil kapının oradan her evde kaldığında bana o günü zehir etmek zorunda mısın sen? " Annemin haklı isyanına karşın kıkırdadım.
" Resmen bu evde istenmeyen çocuk muamelesi görüyorum. İtiraf et anne ben evlatlığım dimi? " abimin dediği son şeyle kendimi tutamayıp kahkaha attım.
![](https://img.wattpad.com/cover/134175892-288-k502554.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruh Hastası !
Ficción GeneralBir psikolog düşünün, Ve birde kardeşini iyileştirmek için o psikoloğu kaçıran bir mafya. Peki bu iki zıt kişilik beraber olursa ne olur? Bence çok düşünme ve eğlenceli ve bir o kadar da karanlık satırlar arasına dal.