3.BÖLÜM

447 127 75
                                    

  Yardım etmek...

Bu kelime çok büyük bir kelime. Herkese göre değişir. Çünkü, bir insana yardım edeyim derken asla istemediği bir karanlığa sürükleyebilirsiniz onu.. Tıpkı onların bana yaptığı gibi

"Ben paket alacaktım, siz beni Kaçırdınız. Ne tür bir psikopatsınız ya siz!" diye bağırdım.

Sinirliydim çünkü kaçırılmıştım. Üstelik Arda ve Sarp tarafından.

"Kızım sende az zeka olsa buraya senin gelmeni isteyen asıl kişiyi bulursun" dedi sarp.

Beni çok aşağılıyordu ve ben dayanamıyordum
Ama dediklerini düşündüm. Gelmemi isteyen asıl kişi

'Saat üçte gara gel
Sana bir sürprizim var
Bir paket işte'

BABAM.!

"Ba-babam mı? Sen benim babamı nerden tanıyorsun? Sen, sen kimsin ya!"

Sonlara doğru sesimin ayarı artmıştı. Sinirlenmemek elde değildi.

"Bak selin, şu an bana ihtiyacın var çünkü peşinde milyonları geçkin adam var. Amaçları seni yok etmek. Benim de bu amacı yok etmem için yanımda kalman lazım. Bunu isteyen kişi de baban. Sana zarar gelmesin diye beni görevlendirdi ve Ankara'ya geldin geleli peşindeyim. "

Paranoyak değildim. Ben bu salak yüzümden kendimi paromayak zannetmiştim ama hepsi bu salak yüzündendi. Haklıydım ve peşimde biri vardı. Şu an çok değişik bir duygu yaşıyordum. Haklı olduğum için gülmek isterken beni salak yerine koydukları için sinirleniyordum

"Bunca zaman, beni bunca zaman kandırdınız demi. Ben kendimi deli zannettim ya. Geceleri korkudan uyuyamadım. Gelip söyleseydiniz ne değişirdi? Hele babam ona ne demeli"

Ellerimi yüzüme götürdüm ve bir müddet o şekilde kaldım. Aptal yerine konmuştum. Üstelik öz babam tarafından. Asla onunla normal baba kızlar gibi olamamıştık. Ben onda asla ilgilenmediği bi köşede sevilmeyi bekleyen kızıydım. O ise bende hiç umursamayan, işkolik bir yaraydı. Baba değil, yara...

Gözlerimin dolduğunu hissettim. Ağlayamazdım. Bu kadar güçsüz bir insan olamazdım ben.

Ellerimi yüzümden çekip sarpa baktım.

"Neden? Peki neden benden sakladınız? Neden kendimi deliymişim gibi hissetmeme sebep oldun?"

Sesim kısılıyordu. Her bir kelimenin arasında alamadığım nefesim duruyordu. Sanki tek bir şey daha söylesem içimdeki sel dışarıya vuracaktı.

"Çünkü baban öyle istedi." dedi sarp. Bu sefer sesinde aşağılama ya da başka bir tını yoktu. Aksine sesi acıyormuş gibi çıkmıştı.

Sadece kafamı salladım. Bu sefer boyun eğmek zorundaydım. Şu halde inat edemezdim. Çünkü babam tarafından yediğim hançerler vücuduma yeteri kadar ağırlık yapıyordu.

"Ben... sanırım iyi değilim" dedim. Kelimeler istemsizce dökülüyordu ağamızdan ve istemeden dökülen tek şey onlar değildi. Gözlerimden de akıyordu damlalar.

Güçlü kollar bedenimi sardı. Kim olduğuna bakmak için kafamı kaldırdım. Karşımdaki Ardaydı. Bende kollarımı hareket ettirip ona sarıldım. Ve ağlamam iki katına çıktı.

"Şşş, geçicek" diyordu durmadan. Teselli etmeye çalışıyordu belki ama ben artık geçecek denildiğinde geçmeyeceğini bilecek yaştaydım. O her geçecek dediğinde ağlamam şiddetleniyordu.

"Geçmeyecek Arda. Şu boğazımdaki düğüm geçmeyecek." dedim ve bir nefes aldım.

"Sen hiç ailenden yara aldın mı? Git sokaktan geçen kızlara sor. Onlar için baba ne ifade eder. Hepsi KAHRAMANIM der değil mi? Arda, asla babam benim kahramanım olmadı. Babam işlerinden beni göremedi bile. Şimdi.... Şimdi ne yapmaya çalışıyor anlamıyorum."

PEŞİMDEKİ GÖLGEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin