9.BÖLÜM

263 82 77
                                    

Korkunca kalbinin istemsizce deli gibi atması ve ellerinin tutmaması neye dahil?

Kalp her koşulda bambaşka atar. Heyecanlanınca başka, korkunca başka, aşık olunca bambaşka... Nasıl oluyor da beceriyor böyle atmayı bilmiyorum ama stabil atmasını tercih ederdim.

Hiç değilse şu an...

Yanımıza gelen Kerem bey önce bana sonra yanımdaki Sarp ve Arda'ya baktı.

Gözleri tekrar tedirgin gözlerimle buluştu.
Elini bana doğru uzatınca elindeki şeye baktım. Bir not defteri vardı elinde. Konuşmaya başlayınca korkum gitmeye başladı

"Bu defter işini görür diye düşündüm. Arkadaşların mı?"

Dedi yanımdakileri göstererek. Tanımıyordu.. Gülümseyip

"Evet, teşekkürler" dedim.

Kerem bey de gülümseyip son kez herkese baktı ve arkasını döndü. O yürümeye başlayınca biz de aynı şekilde yürümeye başladık.

"Çok korktum." diye itiraf ettim.

"Bende" dedi Arda.

Bir şey demesi için Sarpa baktım ama hiçbir şey demedi. Sadece çenesinin kasıldığını görmüştüm ve ellerini yumruk şeklinde yaptığını...

Neydi onu o derece sinirlendiren? Mavi gözleri adeta bir ejderhanın gözleriymiş gibi kıpkırmızı olmuştu. Boşuna demiyorum ona, mavi gözlü ejderha diye..

Sinirle arabanın kapısını açtı ve küfür etti. Hayır o küfrü sizlerle paylaşmaya terbiyem el vermiyor. Sakin bir şekilde arka koltuğa oturdum ve Sarpın direksiyona vurmasını izledim.

Arda da aynı benim gibi şaşkındı.

"Sarp, iyi misin?" dedim.

Alev püsküren gözleriyle bana baktı ve

"Sana ne!" dedi. Hayır demedi kükredi.

Elimi kalbime götürüp bastırdım. İlk tanışmamızdaki gibiydi. Soğuk, sert ve katı...

Ben onu düzelmiş sanmıştım ama o aksine düzelmemişti. Aksine daha da kötüydü.

Ya da benim düzeldi sandığım zamanlarda da böyleydi. Şey diyorlar ya, bir insanı nasıl görmek istersen öyle görürsün diye tam anlamıyla bunu yaşamıştım ben...

Onu istediğim gibi görüp hayal kırıklığı yaşamıştım.

"Ne bağırıyorsun lan kıza?" dedi Arda.

Bu kocaman orman yangınını bir bardak suyla söndürmeye çalışmak gibiydi.

Sarp hiçbir şey demeden nihayet arabayı çalıştırdı.

Arda koltukta arkasını dönüp bana baktı

"İyi misin"

Başımı evet anlamında yukarı aşağı salladım. İyiydim değil mi? Hem de çok iyiydim. Gelen geçenin azarladığı bi dünya da gayet iyiydim.

Arda ön koltuktan yanıma geldi ve tek elini boynuma attı.

"En sevdiğin çiçek ne?" diye sordu.
Cevabı çok basit bir soruydu.

"Kaktüs" dedim. Şaşırmayın sonuçta o da bir çiçek.

"Kaktüs mü?" dedi ve devam etti

"Milyonlarca güzel çiçek varken dikeni olan bir çiçeği seviyorsun. Üstelik bu çiçek sana dokunsan zarar verecek."

"Ama sonuçta çiçek" dedim.

"Haklısın. Aslında bakarsan aşk da böyle değil mi? Siz kızlar milyonlarca erkeğin içinden canınızı acıtana aşık oluyorsunuz ve diğer çiçekleri siliyorsunuz. Üstelik dokununca canınızı acıtan adamlar bunlar."

PEŞİMDEKİ GÖLGEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin