12.BÖLÜM

241 49 32
                                    

  insan nereye kadar kaçabilir ki içindekilerden? Evinden kaçarsın, şehrinden kaçarsın, dünyadan kaçarsın, sana iyi gelmeyen her şeyden, herkesten kaçarsın; ama içindekilerden kaçamazsın. İnsan doğrularından, duygularından,yahu insan kendinden kaçamaz! 


Yürümekten mahvolmuş ayaklarıma baktım, kendi halime acıyordum. Tüm bu olanların tek bir suçlusu vardı o da Hulisi Aksu'ydu!!  olmadığım insanlara dönmekten o kadar çok sıkıldım ki, elimde olsa başka bir gezegene ışınlanırdım. Elimde olsa bir daha asla o adamla yanyana bile durmazdım! 

"Bir bilet istiyorum." dedim karşımdaki adama 

"Tabii efendim hangi şehre?" 

uzun bir süre düşünmeme gerek kalmadı

"En yakın otobüs hange şehreyse."

"15 dk sonra Amasra'ya otobüs kalkacak."

                                                                        ^^^^^^^^^^^^^^^^^  


Bilmem kaç dakika sürmüştü yolculuk, ama nihayet artık bambaşka bir şehirdeydim. Acaba şu an sarp ne yapıyordur ? Korkmuş mudur benim evde olmadığımı görünce? Anlaması ne zor bir insansın sen? Ejderha gibi ateş saçan bir buz kütlesi kadar katı bir adam... En zoru da asla başaramıyorum ne düşündüğünü anlamayı...


Ne yapacağımı, nereye gideceğimi hiç bilmiyorum. Üstelik yeteri kadar param da yok. Bu gece kendimi idare edebilirsem yarına bir çaresini bulurdum. Telefonumu çıkarıp en yakındaki otellere baktım. Hepsinin fiyatı aşırı derecede pahalıydı. Ee normal sonuçta bulunduğum bölgeye bu mevsim insanlar tatil için geliyordu. 

Adımlarımı hareket ettirdim. Ayaklarım beni nereye götürürse artık oraya gidecektim...

Birkaç dakika sonra kendimi sahilde buldum. burası hava kararmasına rağmen oldukça hareketliydi. Ateş başında şarkı söyleyen bir grup genç gözüme ilişti. Madem kalacak bir yerim yoktu geceyi geçirmeye çalışacaktım. Adımlarımı hareket ettirip o gençlerin yanına gittim . Şarkı söyleyen çocuk şarkıya o kadar kendini kaptırmıştı ki geldiğimi fark etmedi bile. Hemen başında dikildiğim kıza eğilerek 

"Şey acaba oturabilir miyim?" diye sordum.

Yüzüme bile bakmadan başıyla onayladı. neyse bu da bir şey.. Hemen yere oturdum ve çalan müziğe odaklandım. Öyle bir sesi vardı ki adamın kendimi çok uzaklarda buldum.

'Sanki hırkan ömrüme asılı, kokusu burnumda kararlı' neydi taa şuramda hissettiğim? Acı mı özlem mi...

'Hüzün hoş geldin, buyur otur...' bundan sonra ne olur nasıl olur bilmiyorum. Ama hoşgeldin mutsuzluk, hoş geldin yalnızlık. 

Kocaman alkışlarla nihayet kendime gelmiştim. ellerimi kaldırıp bende alkışladım. O sırada çocukla gözgöze geldik. 

"Selam, tanışıyor muyuz?" dedi. o sırada tüm gözler bana döndü. Kumral bir tipti. Gözleri ateşin aydınlattığı kadarıyla elaydı. Kirli sakalları ve upuzun kirpikleri vardı.

"Hayır, sanmam." dedim ve gülümsedim.

Tek kaşını havaya kaldırdı "Kimsin peki " 

"Selin. "

Gülümsedi, "Timuçin, gizemli kız. Madem kendinden bahsetmeyeceksin o halde şarkı söyle benimle."

Alkış ve tezharuat sesleri çoğalmaya başlamıştı. Şarkı söylemek mi? Ben mi?

PEŞİMDEKİ GÖLGEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin