Atılan tokadın sesi hala ikisinin de kulaklarında yankılanırken gözleri bir kez daha buluştu. İlk kez kadının gözleri de adamın öfkesine eşlik ediyordu. Bu adam ona binlerce kötü söz söylemiş, onu her fırsatta aşağılamış, ondan nefret etmiş, hatta iğrenmişti. Bir çok kez ona bağırmış, insanların önünde hareketleri ile kadını rezil etmişti. Ama bu çirkin kadın bir kez bile olsun ona karşı gelmemişti. Ne yaparsa ona boyun eğmiş, söylediği her hakareti kabul edip, umursamamıştı. Bir dakika öncesine kadar. Adamın saniyeler önce söylediği tek kelime kadının varlığını öfkeyle harmanlamıştı. Bu yüzünü kaplayan gözlüğüyle, üç tane iğrenç beniyle ve her zaman sıkı topuz yaptığı saçlarıyla çirkin kelimesinin hayat bulmuş hali olan karısından bu hareketi beklemiyordu. Hele de çenesini kaldırarak ilk kez ona meydan okuyup o cümleyi söylediğinde adam söylediği söz yüzünden pişman olmaya başlamıştı. Yine de kendinden taviz vermeyerek kadının söylediklerinden sonra arkasını dönüp çıkışa yönelmesini izledi.
"Boşanma evraklarını avukatımla yollarım," demişti ona arkasını dönmeden önce. İlk kez ona karşı gelmesi yetmezmiş gibi sahte evliliklerini de bitirmek istiyordu. Üstelik genç adam bu gece evliliklerinin artık ona işkence gibi gelmediğini itiraf edecekti ama o kelimeyle her şeyi mahvetmişti.
Altı saat önce...
Ekim uzun süre sonra ilk kez evdekilerden önce uyanmış, kahvaltı hazırlamıştı. Zihni bomboştu uyuyarak geçirdiği için günlerini. Acısını bile doğru dürüst hissedemiyordu. Sofrayı kurduktan sonra kendisine acı bir kahve hazırlamak için geri mutfağa döndü. Doktor son zamanlarda fazla kahve içmesinin artık zarar verdiğini söylediğinden birlikteyken izin vermiyorlardı. Sadece su, süt ve meyve suyu masaya koyuyorlardı. Ekim ise kafein bağımlısıydı, bundan vazgeçebileceğini de sanmıyordu.
Havanın soğuk oluşunu umursamadan bahçeye çıkıp karşısındaki güzel manzarayı izlemeye başladı parmakları bardağını sıkıca sararken. Tek bir güzel anının olmadığı bu evde her günü işkence gibi olduğundan manzarasını fark etmemişti bile. Eğer ailesi ondan nefret etmese ve Caner Tözünle kalplerindeki aşk yüzünden evlenseler ailesiyle birlikte yazın bahçede oturur, keyifli sohbetlerin eşliğinde izlerlerdi yeşilin en güzel halini. Bu hayaller eskiden olduğu gibi imkansızdı işte. Ne ailesi vardı artık ne de kalbine sızmaya başlayan duyguların karşılığı. Şu an olduğu gibi yalnız olacaktı gelecekte de, biliyordu. Annesini kaybedeli daha yirmi dört saat olmamışken gelip onunla birlikte susan Çağatayı düşündü. Saatlerce konuşmadan oturmuşlardı. Ta ki ağlayamadıklarını soruncaya dek.
"Keşke dediğimi bildiğin için buradasın değil mi?"
"Keşke demene izin vermemek için buradayım."
Bakışlarını saatlerdir izlediği duvardan ayırıp eski dostuna baktı. Göz altları siyahlaşmış, kilo vermişti. Onunla birlikte acı çektiğini bilse de, böylesine çöktüğüne bizzat şahit olmak canını yakmıştı. Hem kaybını düşünüp üzüldüğünü hem de geçmiş zamanı hatırlayarak sürekli kendisini düşündüğünü biliyordu. Dost olmak böyle bir şeydi işte.
"Şu an için vazgeçmeyi düşünmüyorum hayattan."
"O zamanlar da düşünmüyordun, Ekim. Ancak seni bulduğum zaman bileklerini kesmiştin."
"Hayatımdan başka kaybedecek bir şeyim yoktu."
"Ya şimdi?"
Kısa bir an düşündü kadın. Şimdi ölse kaybedecek neleri vardı? Onun evliliğiyle mutlu olan Nazan hanım vardı. Annesinin sağlığı için ona ihtiyacı olan Caner vardı. Onu satan babasından çok babalık yapan Yunus baba vardı. Ve elbette onun için kendisinden, hayatından, geçmişinden ve geleceğinden vazgeçen Çağatay vardı. Yine alsa eline jileti o zaman olduğu gibi korkusuzca kıyabilir miydi canına? Sanmıyordu. Artık bir hayatı vardı. Artık ona değer veren insanlar vardı. Artık... Artık bir ailesi vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
{Tamamlandı} Çirkin Aşkı
FanfictionAtılan tokatın sesi hala ikisinin de kulaklarında yankılanırken gözleri bir kez daha buluştu. İlk kez kadının gözleri de adamın öfkesine eşlik ediyordu. Bu adam ona binlerce kötü söz söylemiş, onu her fırsatta aşağılamış, ondan nefret etmiş, iğrenmi...