"Anne..."
"Oğlum, yeni evlileri rahatsız etmek kötü ama bir süre sizinle olmak istiyorum. Oğlumun mutluluğuna şahit olmak istiyorum. Sadece ablan dönene kadar sizinle kalsam?"
Nazan Tözünün bakışlarında derin bir hüzün varken genç adam ne yapacağını şaşırdı. Annesine nasıl "hayır" diyecekti? Başka şansı yoktu. O kadınla birlikte aynı evde kalmak zorundaydı. Ondan ne kadar nefret etse de, annesi için dayanmalıydı. Üstelik o kadını ikna etmek de gerekiyordu. Sinirle masadan kalkıp lavaboya doğru ilerledi. Annesinden gelen soru üzerine Ekim izin isteyip lavaboya gitmişti. Caner kapıya yaslanıp kadının çıkmasını bekledi.
Ekim ise ellerini lavaboya yaslamış aynadaki aksine bakıyordu. Kocasının gözlerinden vereceği cevabı anlamıştı. Caner Tözün sert görüntüsüne rağmen annesinin isteğine karşı çıkacak biri değildi. Bu da Ekim için sorun demekti. Nazan hanımı sevmiş olsa bile onun isteğini yerine getirmek demek kocasıyla aynı evde, belki de aynı odada kalmak demekti. Bunu yapabileceğini sanmıyordu. Sanmamak değil, yapamazdı. Ne kadar güçlü olursa olsun ruhu bunu kaldırmazdı. Bir bahane olup buradan gitmeliydi. Belki o zaman kadın tekrar düşünüp vazgeçerdi. Derin bir nefes alıp geri dönmek için kapıya yöneldi.
"Efendim?"
Genç adam karısını beklerken o kadar gerilmişti ki, cebinde titreyen telefonunu fark edememişti. Neyse ki, son anda kendine gelmiş ve aramayı cevaplamıştı. Hastanedeyken annesi ile ilgilenen doktorlardan biri arıyordu.
"Merhaba. Caner Tözünle mi konuşuyorum?"
"Evet."
"Caner bey, Nazan hanımın kullanması gereken bazı ilaçlar var ama reçeteyi unutmuşsunuz."
"Annem reçete yazıldığını söylemedi."
"Bakın, bunu söylemek bana düşmez ama gözlemlerime dayanarak Nazan hanımın tedavi olmak istemediğini söyleyebilirim. Eğer şimdi ilaçlarını zamanında alırsa ve kontrollerini aksatmazsa, hastalığı ciddileşmeyecektir."
"Doktor hanım, annemin kalp krizi geçirme olasılığı ne kadar?"
"Bunun moralle ilgili olduğunu söylemem gerek. Eğer mutluysa düşük bir ihtimalden bahsediyoruz. Ama stresli, üzgün ve ya sinirliyse bu ihtimal fazlasıyla yüksek. İlaçlar kadar moral da önemli."
Genç adam sıkıntıyla "Her şey mutluluğuyla ilgili yani?" diye sordu. Her şey üst üste geliyordu. Daha evlilik konusunu kapatamamışken annesinin durumu işlerini daha da zorlaştırmıştı.
"Evet. Annenizin moralini yüksek tutarsanız sorun yaşamayacağımızı düşünüyorum."
"Teşekkür ederim. En kısa zamanda gelip reçeteyi alacağım."
Caner karşı taraftan gelen yanıtı duymadı. Çünkü Ekim sonunda dışarı çıkmıştı. Kendini tutamayarak bir kez daha yüzünü buruşturdu. Ona olan nefreti azalmayacaktı. Belki görüntüsünün suçlusu o değildi ama bu kadar bakımsız olmak tamamen onun suçuydu ve Caner Tözün bakımsız kadınlardan nefret ederdi, karısından ettiği gibi.
"Annemi duydun ve senden isteğim..."
"Seninle aynı evde kalacağım."
"Ne?"
"Duyduğuna eminim ama tekrarlayayım. Seninle aynı evde kalacağım."
Nefret... Kesinlikle hissettiği şey nefretti. Bir kadın nasıl bu kadar gurursuz olabilirdi? Onun itiraz edeceğini düşünmüştü. Hatta ikna etmek için yapacağı konuşmayı bile hazırlamıştı ancak Ekim hiçbirini duymaya niyetli değildi. Öylece kabul etmişti ondan nefret eden bir adamla aynı evde kalmayı. Bu Caner için iyi olsa bile kendini tutamayarak karısının kollarına asıldı. Ne canını yaktığını umursuyordu ne de onları izleyen insanları. Nefret tiksinme duygusuyla karışıp gözlerini köreltmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
{Tamamlandı} Çirkin Aşkı
FanficAtılan tokatın sesi hala ikisinin de kulaklarında yankılanırken gözleri bir kez daha buluştu. İlk kez kadının gözleri de adamın öfkesine eşlik ediyordu. Bu adam ona binlerce kötü söz söylemiş, onu her fırsatta aşağılamış, ondan nefret etmiş, iğrenmi...