İki genç sıcak çikolatalarını yudumlarken karşılarındaki manzarayı yüzlerindeki küçük gülümsemeyle izliyorlardı. Tözün ailesinin otellerinden birine gelip çatı katına çıkmışlardı. Şehir ayaklarının altındaymış gibi hissettirdiğinden huzurluydular. Sessiz kalmalarının nedeni ise kendilerini bu gece olacaklara hazırlıyor olmalarıydı.
Ekim daha fazla sessiz kalmak istemediği için "Konuşalım mı?" diye sordu tüm gece boyunca bakışlarını kendisinden kaçıran adama. Konuşmalıydılar. Geçmişi ve geleceği...
"Sen konuş, ben dinleyeyim. Olur mu?"
Kadın başını sallayarak bardağını önlerindeki masaya bıraktı. Onunla evlenmeyi kabul ettiğinde bir gün acılarını bölüşeceklerini tahmin bile etmemişken şimdi buradaydı. Kalbindeki acıyı, ruhundaki yaraları anlatmak için karşısındaydı ve anlatabilmek için de desteğine ihtiyacı vardı. Bu yüzden adamın boşta olan elini ellerinin arasına alıp konuşmaya başladı. Farkında değildi ama evlilik yüzüğünü okşuyordu her kelimesinde.
"Ekimi terk edip Rüyaların Kızı olma sebebim... Tahmin ediyorsundur. Araf benden gittiğinde kimsem kalmamış gibi hissetmiştim. Saçma gelebilir ama o her şeyimdi. Annemle babam yokken o vardı. Tek ailem, yani anneannem öldüğünde yanımda o vardı. Tüm okul benim sessizliğimi eziklik olarak algılarken Araf sessizliğime ortak olmanın güzel olduğunu söylüyordu. Farklıydı işte. Kaybettiklerimi hissetmememi sağlıyordu ve gidince yıllardır görmezden geldiğim acılar bir anda üstüme geldiler. Çok kötüydü."
Kadın farkında olmadan ağlarken Caner bardağı masaya bırakıp diğer elini de tutarak bedenini kucağına çekti. Yeterince ağlarken görmüştü onu. Ekim başını adamın boyun girintisine yasladığında Caner yanağını okşayarak gözyaşlarını silmeye devam ediyordu.
"Onsuz yaşamanın nasıl olduğunu bilmiyordum. Bilmiyorum, belki terk edilme sebebim başka olsaydı farklı olurdu ama güzelliğimi kaybettiğim için gittiğini düşünmek... Ölüm gibi bir şeydi. Çünkü bunu insanlar hep söylüyorlardı. Okulun en güzel kızı ve okulun en yakışıklı erkeği birlikte olunca kimse gerçek olduğumuza inanmadı. İnandırmaya da çalışmadık aslında. Bizim bilmemiz yetiyordu. Mutluyduk. Geleceğimizi planlıyorduk. Böyle düşünürken inkar ettiklerimin gerçek olduğunu öğrenmek..." Yara izlerinin acıdığını hissettiği için kollarını adamın bedenine sararak görmemeyi tercih etti. "Ölüm en iyisi gibi geldi gözüme. Ama o zamanlar varlığının ne kadar değerli olduğunu göremediğim arkadaşım gelip beni kurtardı. Gerçekten kurtardı, Caner. Konu sadece hastaneye yetiştirmesi değildi. Uyandığımda yüzümde yaptığı değişiklikler beni hayata bağladı. Güzel değildim. Bir daha kandırılmayacaktım. Üstelik sahnemden ayrılmak zorunda da değildim. Ekim olarak normal hayatıma devam ederken Rüyaların Kızı olarak da sahne alıyordum. Bu o zamanlar çok güzeldi ama zaman geçtikçe... İki farklı insan olmaya başladığımı fark ettim. Ne kadar kötü olduğunu tahmin edemezsin. Sabahlar başka biriydim, akşamlar bambaşka biri."
"Ben gelince her şey daha da kötüleşti değil mi?"
Adamın sorusu üzerine başını saklandığı yerden kaldırdı Ekim. Şimdi ikisi de ağlıyorlardı. Caner onun canını çok yaktığını biliyordu. Ona yaptıklarını gururu olan kimse affetmezdi. O da affetmeyecekti zaten.
"Bana ucube deyip Rüyaların Kızına hayran olunca kapandığını sandığım tüm yaralarım yeniden kanadı."
Kahvelerini yeşillerden ayırarak manzaraya baktı. Yutkunmasını engelleyen düğüm oradaydı işte. Kollarındaki kadına aşıktı ama birlikte olamazlardı. Yaptıkları yüzünden birlikte olamazlardı çünkü birbirlerine baktıkları her an kabuk bağlamak üzere olan yaraları kanayıp duracaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
{Tamamlandı} Çirkin Aşkı
FanficAtılan tokatın sesi hala ikisinin de kulaklarında yankılanırken gözleri bir kez daha buluştu. İlk kez kadının gözleri de adamın öfkesine eşlik ediyordu. Bu adam ona binlerce kötü söz söylemiş, onu her fırsatta aşağılamış, ondan nefret etmiş, iğrenmi...