"Bu kadar çene yeterli." hafif yutkundum. Zoe beni yere bırakınca hafif afalladım. O konuşana kadar elimin kemerdeki silaha gittiğinin farkında bile değildim.
"Gösterdiğin için sağol." aniden tek bir savuruşuyla tüm silahlar,bıçaklar dökülürken bende yere düştüm. Bir yerim taşa çarpınca sızlanıp hafif doğruldum.
Daha doğrusu denedim çünkü yeltendiğim anda Zoe bacaklarıma oturup bileklerimi yanlara açarak yere yapıştırdı.
"Sakın depelenme. Yoksa daha çok acır. Boynundan direk parçalayıp daha az acılı ölmeni sağlayacağım merak etme." hareketlenmeye başlayan vücudum onun dediklerinden sonra yavaşladı. Onun sırtından çıkan uzantılar ile tamamen durup gözlerimi kapattım.
Kaçamam. Kaçsamda Laura denen kız yakalar.
Ben,gözlerimi kapatmış vücudumun hissizleşip uykuya dalacağım anı beklerken beklentimin aksine biri üstüme düşmüş gibi bir ağırlık hissettim.
Gözlerimi açıp üstümde duran Zoe'ye ardından çevreye baktım. Gözlerim onu bulduğunda ise duraksadı.
"Sen...sen b-burda ne yapıyorsun?" kelimeler ağzımdan değil adete boğazımdan dökülmüştü. Elim ayağım titremiş,ne diyeceğimi bilememiştim.
Bir şey demeden yanıma gelip Zoe'yi kırılgan bir şey gibi yavaşça üstümden alıp kenara aynı şekilde yatırdı.
"Seni arıyordum." dedi yüzü yarı asık. Bana elini uzattığında usulca elimi uzatıp tuttum. Tuttuğum gibi birden elim terlemeye,sanki içimde kurt var gibi huylanmaya başladım. Kalktığım gibi de elimi çektim.
"B-beni mi? Yok seviyoğğ-eee yani ne yap-yapacaksın beni?" sanırım cidden Maria'nın dediğinden oldum. Çocuk yak- neyse konumuz bu değil.
"Gittiğimiz yerde gösteririm." bu sefer sadece başımla onayladım.
"Kaybolmanı istemiyorum. Burda bu ihtimal yüksek çünkü." ben bu konuşmanın nereye gideceğini merak ederken elimi tutması ile benim beynim durmuş gibi afallerken vücudum buz kesildi. Hemen ardından ateş bastı.
Ben öylece kalakalırken o ilerlemeye başlayınca başta sürüklenip sonrada biraz zorla toparladım.
"Sorun mu var? Tam yürümüyorsun."
"H-hi-hiç. Bu arada...adın n-ne?" cidden adını bilmiyordum ve merak ediyordum.
"Eric." başka bişi demedim. İsmi de güzelmiş. Adını yesinler. Seni yemesinler ben- ne diyorum ben ya? Olaylar bana yaramadı. Yatağıma gitmek istiyorum. Olmadı Laura kafamı kessin.
Bir süre sonra sakin sessiz bir ortama gelmiştik. Daha doğrusu ilk kalktığım yerdeyiz. Neden burdayız,ne yapacağız,amacımız ne en ufak fikrim yok.
"Burda n-ne yapacaz." çocuk dengemi bozdu.
"Haberin yok belki ama sen boyut atladın. Beni de nasıl olduysa peşinden getirdin." bir anda duraksayıp gözlerimi pörtleterek ona baktım.
"Ben mi? Boyut mu? Tamam zaman kontrolü üstünde çalışıyorum ama boyutlarla alakam yok." saçlarımı karıştırdığı anda yanaklarımın ısındığını hissettim. Yapma Step. Anlayacak. Daha ilk günden olmaz öyle şey.
"Ne ya-yapacaz o zaman?" Eric bir süre cevap vermeyip gözlerini gökyüzüne dikerek düşündü. Düşünürken ve ciddiyken çok ta- Stephanie kendine gel şimdi neler saçmalıyon?
"Buldum." kendi kendime düşürken aniden onun sesini duymamla irkilip aval aval ona baktım.
"Neyi?" dur ya yanlış soru sordum! Kesin sersem gibi gözüküyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dead End
AdventureYine mi aynı yalanlar? Cidden sıkıldım... Benim küçükken içtiğim anda ne oldu? Kim onu söküp kökünü kazıdı? Bir karar? Bir kişi? Bir olay? Bir gerçeklik? Ya da sadece söylediğim yalanlardan biri? Hayal kurmayı bıraktım ki hayal kırıklığına uğramayım...