Herkes bir yerde oturmuş gelecek kişilerden haber bekliyordu. Kapı açılıp içeri giren grupla oğlan ve diğer herkes gözlerini onlara çevirdi. Stephanie dönmeyince küçük bir grup ona bakınmaya gitmişti. Şimdi ise herkes cevabı veya arkadan çıkacak Stephanie'yi bekliyordu.
"Bulamadık. Ormanı,buraları falan aradık. Yok."
"Nasıl yok ya?"
"Bildiğin yok Alexandra." Alexandra cevap üzerine oğlana baktı. Siyah gözlerinin sonu yok gibi duruyor,delici bakıyordu. Oğlan gözlerini yere çevirip öylece durdu. Nerdesin Stephanie?..
"Kaçırıldı. Başka açıklaması yok." herkes kafasını sesin sahibine çevirdi. Anna kısa saçlarının arasındaki uzun tutamı elinde çevirirken hissiz gözlerle onlara bakıyordu. "Bilemeyiz. Belki bulunmak istemediği için-"
"Eric uzatma. Yemin ederim şuracıkta boğazlarım seni." Eric gözlerini lafını kesen Bonnie'ye çevirdi. Ciddi olduğu her halden belliydi. "Plana sadık kalalım. Yukarı gideceğiz. Gitmişken Stephanie orda ise onu da alarak döneceğiz." en başından beri sessizce duran kan gözlü kız ağzını araladı. "Hiç bir zaman bu kadar kolay olmaz çaylak profesör." Eric kafasını Chumana'ya çevirirken ayağa kalktı. "Biliyorum. Yakalanma ihtimalimiz bile yüksek. Böyle bir şey olursa herkesi yollayacağım. Kendim kalmam gerekse bile. Üstelik lütfen çaylak profesör demeyin. Hoşlanmıyorum." konuşmasını bitirken tebessüm edip hazırlanmak üzere odanın kapısına yöneldi.
"Eğer Stephanie'ye bir şey olursa seni gebertirim. Kanatlarım umrumda olmaz 'partnerim'."
"Öyle bir şey olursa senin uğraşmana gerek kalmaz 'partnerim'." dedi ve odadan sakin adımlarla odadan çıktı.
★★★★★★★
"Eee,nasıl gitmeyi planlıyorsunuz? Araçlarınız parçalandı." derken onlarda bilmiyorsa diye düşünüyordu Cassandra. Gidecekler hazırlanmış diğerleri ile dışarı çıkmıştı. Eric kafası ile Azura ve Chumana'yı gösterdi. "Onlar nasıl geldiyse öyle."
"Yapamazsınız ki. Chumana ikimizi oraya nasıl yolladı hâlâ bilmiyorum zaten." sesindeki sorguyu ve şaşkınlığı saklayamamıştı alev rengindeki saçlı kız. Saçları salık olduğu için rüzgârla hafif savruluyor,dağılıyorlardı. Bu saçlarını iyice dağınık bir aleve benzetiyordu.
"Işınladım ama sizin böyle bir şey yapmanız imkansız. Büyü gücünüz o kadar yüksek değil. Burdan bakıyorum....cidden değil. Sizi bende ışınlayamam. Fazlasınız artı bende burada kalacağım için iyice zorlaşıyor."
"Çok uzattın. Hiç gerek yok." Chumana kaşlarını hafiften çatarak Eric'i süzdü. Kendisini anca ışınlayacak büyü gücü var. O kadar uzağa ve korunaklı bir yere 3 kişi ışınlanmazlar.
"Kendinizi ışınlarsan bile orda işe yaramaz kalırsın." diye durmayıp Eric'in dediklerine yeniden ekledi Chumana.
"Daha az kasmalısın. Yoksa evde kalırsın ve çabuk yaşlanırsın." Eric hâlâ işi samimide tutuyordu. Arkasındaki Jessica ve Anna'ya döndü. Bir kaç saniye içinde üçüde yok oluvermişti. Chumana kaşlarını iyice çatarken duyulmaması için sessiz şekilde mırıldandı. "Gücü dahil başka şeylerde saklıyor."
★★★★★★★
Stephanie kendine geldiğinde kendini hücrelerden birinde bulmuştu. Anladığı kadarı ile kendine şu anlık bir şey yapılmamıştı. Kapının açılması ile genç kız kalkarken o tarafa döndü. Dönmesi ile kaşlarını çatması bir olmuştu. "Burada napıyorsun?"
"Hiç o konulara girmeyelim. Doğru odayı bulasıya canım çıktı Stephanie." Genç kız tepki vermeden öyle ona baktı. "Ama seni bana vermeleri beni ne kadar mutlu etti bilemezsin. Uzun zaman oldu,değil mi? Genç bir kız olmuşsun." adamın Stephanie'ye doğru bir adım atması ile kız geriledi. Kısa sürede sırtında hissettiği soğuk zemin ile nerdeyse ağzını bozuyordu. Hücrede kapı hariç başka,en ufak delik bile yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dead End
AdventureYine mi aynı yalanlar? Cidden sıkıldım... Benim küçükken içtiğim anda ne oldu? Kim onu söküp kökünü kazıdı? Bir karar? Bir kişi? Bir olay? Bir gerçeklik? Ya da sadece söylediğim yalanlardan biri? Hayal kurmayı bıraktım ki hayal kırıklığına uğramayım...