Ortamda derin bir sessizlik hüküm sürüyordü. Yeterince kulak kabartılır ise kişilerin nefes alışları duyulabilirdi. Herkes hilal şekilde oturmuş tam ortada Chumana kollarını bağdaştırmış ve kaşları çatıkken gözleri kapalı duruyordu. Herkes düşünüyordu. Herkes nedenleri bulmak için nedenler arıyor. Kişiler kendi kişisel özellikleri ile doğuyor. Kötülük veya iyilik bir kişisel özellik mi? Herkes daha ilk doğduğu andan iyi veya kötü diye sınıflandırılabilir mi? Gerçekten iyi veya kötü var mı? Kişiyi kötü yapan içinde zaten onla birlikte doğan 'kötülük' mü yoksa onu etkileyen etkenler -çevre,aile,olaylar- mı? O kızın bana dediklerinden sonra kendimle felsefe yapmaya başladım. Her şey birbirine giriyor,Eric iyi biri mi diye düşünürken gerçekten 'iyi' nedir diye düşünmeye başlıyorum.
Şimdi ise herkes oturmuş susuyor. Benimle gördüklerimi dinledikten sonra herkes kendi iç dünyasına daldı. "Stephanie,gördüğün tüm isimleri şimdi say." kafamı kaldırıp Jonathan isimli oğlanın beni deşen gözlerine baktım. Sadece bir süre bakmak bile insanın kendini suçlu sanmasına,vücudunun delik deşik olduğunu sanmasına sebep oluyor.
"Size saydıklarım dışında daha var. Önemli diyorsanız sayayım." Jonathan beni başı ile onaylayınca başladım. "Nora,Sam,Luis,Olivia,Nani gibi biri vardı. Sonra Luke vardı sanırım. Daha vardı ama dikkat edemedim."
"Tch..." ben sustuktan sonra kimse konuşmadığı için ses çok rahat duyulmuş,herkes oraya bakmıştı. Chumana hem buz gibi bir ifade ile hemde gözleri yanar gibi bakıyordu. Göz rengi normale göre daha koyudu. Acaba saydıklarımdan tanıdığı mı var? Kimse hareket dahi etmezken Chumana birden ayağa kalkıp kılıcını çocuğun elinden hırçın şekilde aldı. "Ne yapmayı planlıyorsun?" Her ne kadar zor da olsa onun gözlerine bakıyordum.
"Çok merak ediyorsan gel. Nita sende." Nita ile bakışıp bizimle aynı anlamazlığı paylaşan diğerlerine baktım. Yinede Nita ile sadece Chumana'nın emrine itaat edip peşinden dışarı çıktık. Bir süre sonra ağaçlarla çevrilmiş altı tane yan yana dikilmiş taş olan bi' alana girdik. Ben hâlâ anlamıyorken Nita koşarak gidip elinde yaklaşık otuz tane çiçekle döndü.
"İkizimin,erkek ve kız kardeşlerimin mezarı. Bedenlerini olaydan sonra bulamamıştık." bir anda kanım donmuş gibi hissettim. Kalbim tekledi. Derin bi nefes alıp devam etti. "Nedenini şimdi anlıyorum."
"Nasıl hissettirdiğini anlı-"
"Anlıyor musun? Altı kardeşimin ölülülerini bulamazken o şerefsizlerin elinde oyuncak olduklarını öğrenmenin hissini mi? Bedenlerini bulamadığım için içinde bir ihtimal belki yaşıyorlar diye umut vardı!" bana aniden bağırarak konuşması irkilmeme sebep oldu. Saklanma yerindekinden daha kötü bakıyor. Sanki suçlu benmişim gibi bir his bırakıyor. "Abla ona bağırma onunda kaybı var. Nasıl hissettiğimizi anlayabilir." konuşurken eskiden konmuş çiçekleri alıp yeni çiçekleri koymaya devam etti Nita. Chumana iç çekerken kaşlarını aniden daha çok çattı.
"Stephanie." gözlerimi kırpıştırarak ona baktım. Benim hissetmediğim bir şey mi hissetti ya da sinirini benden mi çıkaracak?
"Nita ile gidin."
"Anlaya-"
"Hadi!" irkilip Nita'nın elini tuttum. Ama Nita direndi. "Abla ne oluyor?" Chumana bize yeniden ikaz etmek için dönerken her şey bir kaç saniyede gerçekleşti. Nita ile bana kal gelmiş ortaya çıkan kız elini silkeliyordu. Kıza dikkatlice bakınca bir tanıdıklık hissettim.
Kılıcı normalin aksine belinde değil sırtında duruyordu. İki bileğide kalınca sarılmış aralarından bıçak gibi keskin demir vardı. O demirler kollarını silkelediği gibi kayboldu,koluna sardığı şeyin içine geri girdi. İncelediğim kadarı ile saklanmış başka silahları da var. Boğazından burnuna kadar kapatan upuzun atkısı tam olarak anlamamı engellesede bir tanıdıklık var. Suikastçı gibi duruyor. Gözlerini bir anlığına bana dikmesi ile donmuş gibi hissettim. Sayısız insan öldürmüş. Hiç birine merhamet göstermeden öldürmüş. Bir sürü öldürmüş.
Yere saçılan kana bakıp aynı hızla Chumana'ya baktım. Onunda gözleri büyümüş önünde duran Harry'e bakıyordu. Ortama aniden ölüm sessizliği girmiş ve aynı hızla çıkmıştı. "Abi!" Nita tam koşacağı anda Harry eliyle durmasını söyledi. "Stephanie,ablamı ve Nita'yı al git."
"Harry! Delirme! Ya-" Chumana daha lafını bitiremeden kendimizi diğerlerinin yanında bulduk. "Ne oldu size? Kireç gibisiniz." Eric,Maria,Andy,Veronica,Castiel ve Athena hızla yanımıza geldi. Biz..ne oldu? Tabii ya! O kız rüyamda gördüğüm kızdı. Yani aslında teknik olarak çok eskiden gördüğüm kızdı. Ama orada olacağımızı nerden bildi?
"Geri gidiyorum!" Chumana tam adımını atarken önüne oluşturduğum engele çarpıp durdu. "Şimdi gidersen Harry'e bağ olacaksın bu öfkeyle!" Hadi be. Chumana'ya bağırdım. Chumana üstüme gelirken yutkundum. Son anda araya Andy ve Eric'in girmesiyle ucundan yırttım. "Chumana,Stephanie haklı şimdi biz gideriz." Andy yatıştırırken Eric'in arkasına sindim. Annesinin gözüne baka baka yapma dediğini yapıp sonra kaçan çocuklar gibi. Var aslında öyle anım. Scoot,o daha bebekken, annem yapma yanarsın dediği halde Scoot gözümüze bakarak sobayı ellemiş sonra tüm gece ağlamıştı.
"Tamam öyleyse. Athena sen hızlı iyileştirebilen bir kaç kişi toplar mısın? Önlemimizi alalım." Athena kafası ile onaylayıp hızlı adımlarla gitti. Almaya gidecekleri kişinin Harry olduğundan bir süre haberi olmasa iyi olur gibi. O da duyguları ile bir anlığına harekete geçerse yanarız.
Yavaşça önümde duran Eric'e baktım. Ona kimin tarafındasın diye soramam. O kız kafama fena girdi.
★★★★★★★★
"Hey...hey sana diyorum." kız yavaşça yere çöküp Harry'i dürttü. Tepki alamayınca biraz daha sert dürttü.
"Ölmüş mü?"
"Bilmem." kız Harry'nin kolunu hafifçe sıvayıp eli ile nabzını yokladı. "Çok yavaş. Fazla dayanamaz."
"Çabucak götürelim o zaman." kız gözlerini kısarak geride durmaya devan eden oğlana baktı. "Bana mı taşıtacaksın?"
"Ne? Hayır,yaptırmam öyle bir şey."
"Götürelim diyeceğine sırtla o zaman." kız yavaşça ayağa kalkıp üstüne bulaşan çamur ve çimeni silkeledi.
"Şu taşları fark ettin mi? Ne için sence?" kızın sorusuna oğlan sadece omuz kaldırarak cevap verdi. Kız yavaşça gelip taşları inceleyip dokundu. İstemeden yüzüne hafif bi' tebessüm yerleşmişti. Siyah saçlarını kulağının arkası a atarak yüzündeki tebessümle beraber mırıldandı. "Tahmin ettiğimden duygusalmış."
"O mu yapmış?" kız oğlanı kafası ile onaylayıp Harry'i yeniden kontrol etti. "Çabuk olalım. O bize lazım."
"Diğerlerinin yanına mı?" kızın başını onaylamasıyla oğlanın omzundaki Harry ile yok olması bir olmuştu. Siyah saçlı kız hemen yok olmayıp kısa süre önce Nita'nın yerleştirdiği çiçek demetlerinden bazıları kenara attı. "Tüm kardeşlerini hemen öldürmüşsün." kız son kez çevreye göz atıp oğlan gibi ortadan yok oldu.
Evet,hâlâ yaşıyorumXD kısa olduğu için üzgünüm bu sefer daha çabuk yazacamXD
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dead End
AdventureYine mi aynı yalanlar? Cidden sıkıldım... Benim küçükken içtiğim anda ne oldu? Kim onu söküp kökünü kazıdı? Bir karar? Bir kişi? Bir olay? Bir gerçeklik? Ya da sadece söylediğim yalanlardan biri? Hayal kurmayı bıraktım ki hayal kırıklığına uğramayım...