Uyarı: To The Beautiful You dizisinden uyarlanmıştır.
•••"Do you really want to do it?"
("Bunu gerçekten yapmak istiyor musun?")"I have to do it!"
("Bunu yapmak zorundayım.")Ve uzun saçlarını makasla kesmeye devam etti.
•••
Bavulunu zar zor çektirerek ilerlemeye devam etti. Bir erkeğe göre fazlasıyla çelimsiz ve feminendi. Bu yüzden babası 'erkek ol da gel!' diyerek onu Kore'ye tek başına yollamıştı. Ama yurt dışında çok fazla kalmıştı, kendi dilini unutacak kadar.
Bayır aşağı adımları istemsizce hızlanırken ilerdeki kız topluluğu biraz gözünü korkutmuştu. Çünkü çok fazla ses çıkarıyorlardı ve hırçın hareketlerde bulunuyorlardı. Jongin bu tür şeylerden nefret ederdi.
Okulun geniş demir kapısının önünde nöbet tutan kızların yanındaki küçük kapıya doğru giderken, bir kızın "Kyungsoo oppa geldi!" diye çığlık atmasıyla az kalsın kızların altında kalacaktı.
Kızlar büyük siyah arabanın etrafını sarmışken birkaç güvenlik görevlisi onları ittirmeye çalışıyordu.
İç çekti ve yoluna devam etti. Yani en azından edecekti. Bi güvenlik görevlisi onu tuttu ve çıkışmaya başladı.
"Hey kız! Elini kolunu sallayarak içeri girebileceğini mi sandın?!"
İşte, yine kız sanılmıştı. Sesini biraz yüksek çıkarmaya çalışarak konuştu.
"B-Ben erkeğim!"
Sesi mi titremişti? Bir erkek bunu yapar mıydı ki?!
"Dosyalarını göster, o şekilde inanırım."
Sırt çantasından hızlıca birkaç sayfalık özenle hazırladığı dosyayı çıkardı ve uzattı. Güvenlik kağıtlara gelişi güzel baktı ve dosyayı geri Jongin'e tıkıştırdı.
"Pekala geç bakalım."
Dosyayı geri çantasına koyduktan sonra hızla eğildi ve kargaşadan uzaklaştı.
•••
Etrafa hayranlıkla bakarak ilerlerken bavulu çekiştirmek gittikçe zorlaşıyordu. Okulun haritasını gösteren broşüre göz attı.
Uzun ve geniş merdivenlerden çıkmaya çalışırken bavulu her basamakta daha fazla hasar görüyordu. Hatta kilitleri gevşemeye başlamıştı. Ama farkında değildi ve merdivenin sonundaki binaya ulaşmaya çalışıyordu.
Bir kilit açılmışken diğer kilit de açıldı ve içindekiler dökülmeye başladı.
Bir şeylerin düşme sesini duyup arkasına döndüğünde gözlerini büyüterek kısık bir çığlık attı.
"Ayıcıklı donum!"
Eşyaları da kişiliği gibi biraz feminendi. Normalde umursamazdı ama okulun ortasında donunu görmelerini de kaldıramazdı.
Ayıcıklı pijama takımlarını, peluşlarını ve pofuduk terliklerini, iç çamaşırları da dahil, hızlıca toplamaya başladı.
Her şeyi koymuşken donunu aldığı an iki spor ayakkabı ile bakışmaya başladı. Ağır bir şekilde kafasını yukarı kaldırdığında şokla geriye doğru düştü ve bavul ile merdivenlerden aşağı kaymaya başladı.
Kyungsoo ne olduğunu anlamadan ilk kez gördüğü çocuğa ağaca çarpıp durana kadar bakmaya devam etti.
Jongin sertçe sırtını vurduğunda biraz ses çıkardı ama çabuk toparladı.
"Ben iyiyim!"
Bağırıp elindeki donunu sallarken gayet mutlu gözüküyordu. Sonradan yaptığı şeyi fark ederek utandı. Ama Kyungsoo'nun kısa bir sırıtışından sonra gittiğini gördüğünde utancı biraz azalmıştı.
Sonradan aklına geldi, çabucak bavulunu toplayıp odasını öğrenmesi gerekiyordu.
•••
Öğretmenler odasını bulduğunda mutluluktan ağlayacaktı. Burayı bulması o kadar uzun sürmüştü ki bir an pes edip bir duvarın köşesinde ölmeyi bekleyecekti.
Birçok öğretmen kendi işi ile uğraşırken bir erkek öğretmen yanına yaklaştı.
"Kimsin sen? Seni buralarda hiç görmedim. Forman nerede? Ne işin var burada?"
Hızlı hızlı konuşan öğretmene karşı sadece sert bir yutkunma ile karşılık verebilmişti. Neden karşılaştığı herkes bu kadar kabaydı?
"Yoksa yeni öğrenci misin?"
Jongin'in konuşmayacağını anlayan hoca, başka bir soru daha yöneltti. Hızlıca başını sallayarak onayladığında anladığına dair sesler çıkardı.
"Öyle desene! Bayan Park, şu öğrenci ile ilgilenir misin?"
Uzun kumral saçlı bir kadın hızlıca yanına yaklaşırken biraz önce tuhaf bir konuşmaya girdiği hocaya 'Tamam, Bay Kim.' diyerek geçiştirdi.
Kadın saçlarını düzeltti ve yüzüne sevimli bir gülümseme ekleyerek konuştu.
"Merhaba! Ben Park Sunyoung. Sınıf ve danışman öğretmeninim. Dosyalarını ver ki son işlemlerini tamamlayayım."
Biraz hasar görmüş olan dosyasını Bayan Park'a uzattı ve heyecanla sağ ayağını sallamaya başladı.
Dosyasına göz gezdirirken bir yandan sorular soruyordu.
"Amerika'dan geldin ha? Çok güzel yer olmalı, değil mi?"
Başı ile onaylarken Bayan Park konu açma çalışmalarına devam etti.
"Oradan buraya neden geldin? Çok prestijli bir okula gidiyormuşsun."
Sağ elini boynuna getirerek yine de uzun olan saçlarını parmakları ile taradı. Nasıl bir yalan bulacağından emin olamıyordu.
"E-Evet prestijli bir yer ama kendi ülkeme dönmek istedim. Burada kendimi daha rahat hissediyorum."
Anladığına dair mırıltılar çıkaran Bayan Park, yüzünden eksik etmediği gülümseme ile Jongin'e döndü ve dosyasını uzattı.
"O zaman aramıza hoşgeldin, Jongin."
Yüzünde masum bir gülümseme oluşurken bir yandan hızlıca cevap verdi.
"Teşekkürler!"
Last Note: Başka bir diziden alıntılarla yazdığım ilk kitap. Aslında yazmaktan çekinmiştim ama başka yapanlar da vardı. O yüzden bir cesaretle yazmaya karar verdim. Umarım hikayeyi batırmadan yazabilirim.
Eğer bir yazım hatam varsa uyarın lütfen.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
to the beautiful you dokai ✓
FanfictionTo the beautiful you dizinden esinlenilerek yazılmıştır. ... 「Finished」 →Yeni versiyonu çok yakında çıkacak! ... #1 dokai