I'm A Clown Who Cries Alone

286 19 61
                                    

“Bu yaygara da neyin nesi?”

Luhan anlamsız bakışlarını okulda gezdirirken Junmyeon ilgisizce ona döndü.

“Kayıp prens geri gelecekmiş. Buraya uğrar diye hazırlanıyorlar işte.”

Luhan çantasını düzelterek adımlarını hızlandırırken Junmyeon'a soru yöneltmeye devam ediyordu.

“O yüzden mi Jongin birkaç gündür yüzü olduğundan daha fazla düşüyordu?”

Ağır bir şekilde başını sallamakla yetindi. Düşündükçe sinirleri bozuluyordu.

“Hayır anlamıyorum da.”

“Neyi?”

Luhan yüzünü Junmyeon'a çevirdi. Burnundan soluduğuna yemin edebilirdi.

“Madem bırakıp gittin, sonra neden geri dönüyorsun ki?”

Luhan dudak bükerek önüne döndü. Kısık sesle birkaç şey söylese de Junmyeon kolayca duymuştu.

“Ben de aynısını yaptım.”

“Aynısı yaptım derken..?”

“Sevdiğim çocuğu okulum için hiçbir şey demeden bıraktım. Uzun zaman sonra yanına gittiğimde çoktan yeni birini bulmuş ve mutluydu.”

Anlattıkları ona ağır geldiği çok belliydi. Gözleri sürekli başka bir yere odaklanıyordu.

“Mutluluğunu bozmamak için bir daha yanına yaklaşmadım.”

Sahte olduğu bariz bir gülümseme ile onu dikkatle dinleyen arkadaşına baktı.

“Ve diğer sevdiğim çocuktan da red cevabı almış olsam da, pek umursamıyorum.”

Junmyeon, arkadaşının eklemleri beyaz olmuş ve titreyen ellerine dikkatle baktı. Ağlamamak için zor durduğu gülümsemesinden bile anlaşılıyordu.

“Ha ne-..? Junmyeon?”

Luhan'a kuvvetlice sarıldığında Junmyeon sırtında gittikçe tutuşu sıkılaşan ellerle ve kolları arasındaki sarsılan bedenle gözlerini kapadı.

Ve kalbi acısa da kelimeleri zorla ağzından çıkartarak bir cümle kurmayı başardı.

“Sana... Yardım edeceğim. Sehun için, sana yardım edeceğim.”

...

Jongin odasında boylu boyunca uzanmış tavanın en ince detayına kadar inceliyordu. Sıkılıyordu ve yapacak bir şey de bulamıyordu.

Okulu birkaç günlüğüne asmıştı. Hiç gitmek istememişti.

Telefonundan saate baktığında doğum gününe birkaç gün kaldığını fark etti. Hiçbir arkadaşı, yurt dışındaki arkadaşları hariç, doğum gününü bilmiyordu. O yüzden o günün sakin geçeceğinden emindi.

Tabi, Kyungsoo'nun gelmesi ile çakışmasaydı.

Gözlerini kapadı ve yastığına daha çok sarıldı. Uyuyarak zamanın daha çabuk geçeceğinin kanaatindeydi.

...

Junmyeon etrafta bakınarak Sehun'u arıyordu.

Birkaç gündür sürekli yanına gitmiş ve sorular sormuştu. Ama Sehun ondan şüphelenmiş gibi duruyordu.

Yemekhaneden çıkarken gördüğünde hızlıca yanına koştu. Sırtına atıldığında Sehun az kalsın düşüyordu.

“Myeon?”

Sehun'a doğru sevimlice sırıttığında sırtından ayrılıp sağ kolunun yanına geçti.

“Her yerde seni aradım, neredeydin?”

to the beautiful you dokai ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin