Maybe... I can..?

494 34 25
                                    

Jongin arkadaki siyah araba ilgisini çekmiş bakıyorken, ilgiyi toplamak adına konuştu Sehun.

"Bu arada sormayı unuttum. Daha iyi misin?"

Jongin sanki hiç oraya bakmamış gibi Sehun'a döndü.

"Hı? Aa evet! Ama biraz zorlarsam tekrar kanıyor. Fazla hızlı hareket edemiyorum."

Başını aşağı yukarı salladı ve yürümeye devam ettiler.

Sınıfa girip sıralarına oturduklarında, en arka sırada oturan Daesung bir bakış atıp diğer arkadaşlarına döndü.

Luhan elindeki nemlendiriciyi az kalsın yemeye kalkarken yanındaki arkadaşı Junmyeon onu kınıyordu.

"Olduğun yerde onu izleyeceğine harekete geçsene!"

Kafasının arkasına sertçe vurup nemlendiriciyi dişlerine buladıktan sonra sinirlenmektense fikri hoş karşılayıp sadistçe gülümsemeye başladı.

...

Ellerindeki tepsiler ile boş bir masaya oturduktan sonra sevimli sohbetlerine devam ediyorlardı. Sehun, Jongin'in ağır ve kibar yemesi ile dalga geçiyor; Jongin de onun susması için kendi tabağındaki yemeklerden alıp Sehun'un ağzına tıkıyordu.

Kıkırdaşmaları Luhan hızla gelip yanlarına oturmaları ile son bulmuştu.

Jongin yüzünde asılı kalan gülümseme ile ona döndü, ama Sehun'un yüzü biraz düşmüştü. Belki de aralarındaki bu hoş zamanı böldüğü içindi.

Luhan ikisine de bir süre baktı sonra da kaşları çatık halini bir kenara bırakıp sevimlice gülümsedi.

“Merhaba! Ben de sizinle yiyebilir miyim?”

Sahte, ama sevimlice, konuştuğunda Jongin kafasını olumlu anlamda sallarken Sehun sadece ona bakmıştı.

“Oh... Teşekkürler!”

Demesi ile tabağındaki yemekleri Sehun'un ağzına tıkmaya başladı.

“Beğendin mi Sehun? Al bak bundan da ye!”

Sehun böğürdüğünde Luhan yemek çubukları ile ona şaşkınca bakarken Jongin kahkahalara boğulmuştu.

Kyungsoo başka bir masaya geçerken kısık bir sesle ‘Veletler...’ diyerek uzaklaştı.

...

Jongin, öğleden sonraki derslerin serbest olduğunu öğrendikten sonra Bayan Park'ı aramaya başladı.

Kyungsoo onu odasında istemediğini her yolda göstermişti. Daha fazla rencide olmamak adına çabucak oradan uzaklaşmalıydı.

Öğretmenler odasının kapısını açtığında , Bay Kim de kapıyı açmak için tutuyordu.

“Ne oldu? Bir sıkıntı mı var? Neden buradasın?”

Yüzü biraz düşmüş bir şekilde Bay Kim'i cevaplamaya karar verdi.

“Kısmen. Bayan Park'ı gördünüz mü?”

Eli ile onun masasını gösterdi ve gitti.

Adımlarını oraya doğru yönlendirdi ve Bayan Park onu fark edince eğildi.

“Jongin? Bir şey mi oldu?”

İlgiyle bakan öğretmenine biraz tebessümle sorusunu cevapladı.

“Odamı değiştirebilme imkanım var mı diye sormaya geldim.”

Bayan Park yüzü endişe ile gözleri açılmışken ayaklandı.

“Neden? Oda arkadaşın bir şey mi yaptı? Oysaki Kyungsoo iyi bir çocuktur.”

Elleri ile destekleyerek olumsuz anlamda kafasını salladı.

“Hayır, hayır... Sadece bunun daha iyi olacağını düşünüyorum.”

Derin bir nefes aldı ve kafasını salladı. Birkaç dosyayı karıştırdı ve biraz üzgün bir yüzle ona döndü.

“Özür dilerim Jongin, ama tek boş oda orası olduğu için seni oraya yerleştirmiştim. Ama imkanım olsaydı-...”

Ona mahçup olan öğretmenine karşı fazlasıyla utanmıştı.

“Lütfen özür dilemeyin. Kyungsoo ile tekrar konuşup bir şekilde ayarlamaya çalışırım.”

Eğildi ve hızlıca çıktı dışarı. Çantasını düzeltti ve omuzları çökerek ilerlemeye başladı.

Halı sahanın yanından geçecekken Sehun, üzüntüsü yüzünden okunan Jongin'i görünce içi anlamdıramadığı bir duygu ile kaplanmıştı.

“Benim yerime başkasını alın!”

Maçtan ayrılıp ona doğru giderken diğer arkadaşları ona nereye gittiğine dair sorular soruyordu.

Jongin'in omuzundan tuttu ve gülümseyerek ona baktı.

“Hey, neden bu kadar üzgünsün? Bir şey mi oldu?”

Acı bir gülümseme ile ona birkaç dakika baktı ve ayakkabılarını inceleyerek ilerledi.

“Odamı değiştiremedim, o yüzden gidip Kyungsoo ile konuşmam gerekiyor. Biraz korkuyorum açıkçası.”

Sehun kolunu Jongin'in omuzuna sardı ve kendine yaklaştırdı.

“Eğer seni üzerse, hemen benim yanıma geliyorsun! Seni üzgün görmek istemiyorum.”

Jongin kocaman gülümseyerek Sehun'a döndü.

“Tamam!”

Bakışları gülümsemesine bir süre takıldı ve stresle uzaklaştı.

“B-Be-Ben gideyim! Maçtan bekliyorlar. Hahah! Görüşürüz!”

Stresle güldü ve koşarak uzaklaştı. Jongin arkasından gülümseyerek baktı ve aklına Kyungsoo gelince tekrar iç çekti.

“Tamam Jongin, bunu yapabilirsin!”

Ama odaya girip Kyungsoo'yu gördükten sonra tüm cesareti kaçıp gitmişti.

Bavulunu kapı başında görünce ‘Nasıl halledeceğim?’ diyerek yanına yaklaştı.

Kyungsoo ona meraklı gözlerle bakarken Jongin derin bir nefes aldı ve duruşunu dikleştirdi.

“Ben buradan gitmeyeceğim! Burada kalacağım!”

to the beautiful you dokai ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin