My Heart's To Blame

275 17 15
                                    

Sessizlik kulaklarını acıtmaya başlamıştı. Ortalarında kocaman, yarısından fazlası yenmiş, pasta ve karşılıklı yere odaklanmış bakışlarıyla kimin ne diyeceğini ikisi de kestiremiyordu.

Junmyeon, hemen Luhan ve Sehun'un kolundan tutup odadan çıkarmıştı konuşmaları için, tabi konuşuyor olsalardı.

On dakikaya yakındır sadece nefes sesleri duyuluyordu.

Jongin bu ortamdan iyice sıkılmaya başlamıştı. Sahte bir öksürükten sonra ayağa kalktı ve kapıya yöneldi.

“Jongin.”

Adını duymasıyla durdu. Arkasını dönmeden arkasındaki pişmanlığı yüzünden okunan çocuğun konuşmasını bekledi.

“Özür dilerim.”

“Pff..!”

Kyungsoo, özrüne karşılık olarak, iğneleyici, bir sırıtma beklemiyordu. ‘Çok fazla kırmış olmalıyım.’ diye düşündü.

Jongin gözlerinin dolduğunu belli etmemek adına sanki kıkırdamış gibi yapmıştı ama, nefes alması bile onu vicdan azabına sürüklüyordu.

“Sana ulaşmak istedim, neden birden yok olduğumu ve çağırdığım akşam ne söylemek istedim.”

Kyungsoo derin bir nefes aldıktan sonra yutkundu. Zihninde toparlamaya çalıştığı o kadar cümle vardı ki düzenleyip dile getiremiyordu bile.

“O yüzden-...”

“Önemi yok.”

Arkası dönük gencin söylediği cümle o kadar soğuk gelmişti ki iliklerine kadar hissetmişti. Hayatında ilk kez bu kadar içinde duygu barındırmayan bir cümle duymuştu.

“Şimdi izninle, gidiyorum.”

Kyungsoo kapıdan çıkıp giden çocuğa bakarken eline birkaç damlanın gelmesinin sebebini bir süre çözememişti.

...

Etraftaki yüksek konuşma ve kargaşa sesi kulaklarını tırmalıyordu.

Akşam olmasına rağmen hala bu kadar hareketli bir ortamın olması garibine gitmişti.

Bu akşama kalacak bir yer bulması gerekiyordu. Odasında ‘o’ varken kalamazdı.

Giyinme dolaplarının olduğu odaya girdi ve dolapların arasındaki uzun tahta oturma alanlarında yatamayacağını düşünerek oradan çıktı.

Herkesin eğlenmek için kullandığı odaya gittiğinde hayliyle kalabalıktı. Tekrar vazgeçip gidecekken tanıdık bir sesin adını söylediğini duydu.

“Jongin?”

Siwon merakla ve, bir miktar, gözlerindeki parlayan mutluluk ışıltıları ile bakıyordu. Jongin bozuntuya vermeden gülüşünü korumaya gayret ediyordu.

“Birini mi arıyorsun?”

“Aslında...”

İç geçirip burun kemiğini sıktığında biraz daha toparladı kendini.

“Yatacak bir yere ihtiyacım var. Bu gecelik.”

Siwon kısa bir beyin fırtınasından sonra elini şıklatıp Jongin'e yönlendirdi.

“Benim odamda kalabilirsin. Oda arkadaşım Kyuhyun gezi için gitti. Ama...”

“Ama..?”

Muzipçe gülümseyen Siwon'dan biraz korksa da sadece yutkunabilmişti Jongin.

“Eğer bizim için etkinliğe katılırsan.”

“He?”

...

to the beautiful you dokai ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin