“Siwon hyung!”
Sehun koşturarak büyüğüne doğru gitti. Elindeki dosyalar ile uğraşan Siwon ilgisini ona verdi ve soran gözlerle bakmaya başladı.
“Şu yarışma için... Eş takım da oluşturabilir miyiz?”
Dediği ile bir süre düşünen Siwon, fikrin o kadar da kötü olmadığına karar vermişti.
“Tabi! Hem, belki daha çok oy alırız? Deneyelim gitsin.”
Sehun saygı ile eğildi ve Jongin'i aramaya başladı.
Ki Jongin yatağında tepinip duruyordu.
Dün geldiğinde Hyoyeon etrafta yoktu. Kyungsoo da uyuya kalmıştı. Yani en azından o öyle sanıyordu. O gelene kadar Kyungsoo'nun onu beklediğini fark etmemişti.
İçinden bir ses direk sor dese de cesareti yoktu. İç çekerek yorganı ile tepinmeyi kesti ve oturur pozisyona geldi. Havaya kalkmış saçlarını daha da dağıtırken Kyungsoo'nun merdivenleri çıktığını duydu. Yüz yüze gelmeleri ile biraz şaşırmış bir halde Kyungsoo'ya bakıyordu Jongin.
“Dün geç geldin. Seni beklerken uyuya kalmışım. Bir şey mi oldu?”
Yüzünde ne bir kararma ne de bir kaş çatılması vardı. Sadece derin bakışları ile normal ses düzeyinde konuşuyordu.
Jongin engel olamadan yutkundu. Neden bu kadar ilgili olmuştu ki?
“Dışarıdaydım, sevgilin ile yalnız bırakmak için-...”
“Jongin! Siwon hyung'tan izin aldım! Birlikte katılabiliri-..! Oh, Kyungsoo...”
Heyecanla içeri giren genç ortamın gerili olduğunu çok geç fark etmişti. Kyungsoo pek umursamadan banyoya doğru gitmeye başladı. Sehun da heyecanla Jongin'in yanına gidiyordu.
Lavabonun kapısını kapatmadan önce bir şey söyleyip gitti.
“O benim sevgilim değil.”
Jongin kapıya doğru bir süre baktı. Tabi Sehun ellerini tutup kendine yaklaştırdığında dikkatini ona verdi.
“Bugün çalışmaya başlayalım mı?”
Jongin stresli bir gülümseme verdi ve başı ile onayladı.
...
“Yarışmaya çalışmak isteyeceğinizi biliyorum. Zaten öğleden sonraki dersler serbest olduğundan bu dersi de salıyorum. Size iyi çalışmalar çocuklar!”
Bayan Park elindeki dosyayı sallayıp uzaklaştı. Jongin çantasını toplayıp kapıda bekleyen Sehun'un yanına gitti.
“Nerede çalışacağız?”
Birlikte yürürlerken arkada Luhan ve Junmyeon ikilisi onları takip ediyordu.
“Neden onları takip ediyoruz Lu? Çalışmamız gerek!”
Luhan sinirli bir şekilde Junmyeon'a döndü ve laflarını sıralamaya başladı.
“Harekete geç diyen sensin! O yüzden benimle gelmek zorundasın!”
Onların atışmaları arasında Jongin'in sorusunu yanıtlamaya çalışıyordu Sehun.
“Herkes büyük depoda çalışıyor ama onun yerine bildiğim gizli bir yer var. Oraya gidelim diyorum.”
Jongin sevimlice kafasını salladığında Junmyeon Luhan'ın elinden nemlendiriciyi almaya uğraşıyordu.
“Bu şekilde hiçbir yere varamazsın! Sen gelme, senin için ben bakarım.”
Luhan ilk baş istemese de kabul edip gitmek zorunda kalmıştı. Junmyeon çantasını düzeltip sanki oradan geçiyormuş gibi yaparak peşlerine takıldı.
...
Ağaçların arasında kimsenin gelip geçmediği bir yere geldiklerinde Jongin etrafa etkilenerek bakıyordu.
“Burayı beğenmişe benziyorsun.”
Sehun hülyalı bir şekilde Jongin'i incelerken Jongin kocaman gülümseyerek ona döndü.
“Evet, bayıldım!”
Hiç düşünmeden dediği cümleye karşılık verdi.
“O zaman burası ikimizin yeri olsun mu?”
İkisi tuhaf bir muhabbete dalarken Junmyeon ağaçların arkasında kendini kaybediyordu. Luhan arkadaşı için mi üzülsün, yoksa bu kadar zamandır arkadaşından habersiz onunla aynı kişiye aşık olduğuna mı üzülsün bilemeden sevdiğinin başkası ile flörtleşmesini dinlemek zorunda kalmıştı.
‘Ben cidden aptalım!’
Kafasını vurup duruyorken seslerin kesildiğini fark edip tekrar onlara döndü.
...
Junmyeon kendi kendini arkada paralarken Sehun'un sorusuna olumlu bakmıştı Jongin. Aralarında tuhaf bir atmosfer vardı ama ne olduğundan emin de olamıyordu.
Jongin'in oturduğu kaldırıma oturdu ve gökyüzüne baktı Sehun.
“İlk kim başlayacak?”
Jongin yanındaki arkadaşını işaret ettiğinde toparlandı ve aklına gelen ilk şarkıyı söyledi.
Onu gözleri kapalı dinleyen Jongin'e döndü Sehun. İşte yine oluyordu, dudaklarına odaklanıyordu.
Şarkıyı gittikçe fısıldar gibi söylediğinde Jongin gözlerini hiç açma girişiminde bulunmamıştı.
Sehun söylemeyi bıraktığında kendinden istemsizce çocuğa doğru yaklaşmıştı.
Hem de fazlasıyla yaklaşmıştı.
...
Kyungsoo revirden dönerken okulun sessiz kısmından gitmeye karar verdi.
Her ne kadar herkes ona artık şarkı söyleyebilirsin dese de o kendine güvenemiyordu. Çünkü korkuyordu.
Eğer yine şarkı söylerken birisini kaybedeceğini düşünüyordu.
Kafası dolu bir şekilde giderken Junmyeon ağlayarak omuzuna çarptı ve Kyungsoo'nun çıkışmasına izin vermeden hızla gitti.
Pek anlam veremeden gidecekti ki karşısındaki görüntü ile o bile yerinde taş gibi dikilmek zorunda kalmıştı.
...
Sehun, dayanamadı ve dudaklarını Jongin'in dudakları ile örttü. Baskı ile gözlerini açsa da kıpırdamadı. Sehun sadece dudaklarını dokunduruyordu, başka hiçbir harekette bulunmuyordu.
Jongin de gözlerini tekrar kapattığında birinin koşma sesini duydular. Hızlıca Sehun ondan ayrıldığında önce Junmyeon'un sırtını, sonraysa Kyungsoo'nun şaşırmış yüzünü gördüler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
to the beautiful you dokai ✓
FanfictionTo the beautiful you dizinden esinlenilerek yazılmıştır. ... 「Finished」 →Yeni versiyonu çok yakında çıkacak! ... #1 dokai