What should i do?

408 31 29
                                    

Jongin odasına girdiğinde odanın ortasında kocaman bir kutu gördü. Boyu kadar uzun olan kutunun üzerinde “Kyungsoo'ya” yazdığı için dokunmamaya karar verdi ve çalışma masasına oturdu.

Kutunun içindeki Hyoyeon, ayak seslerini duyunca kutudan fırladı ve aynı anda bağırmaya başladı.

“Kyungsoo oppa! Süpriz, ben geldim!”

Sesle birlikte az kalsın sandalyesinden düşecek olan Jongin, kız ile arasında tuhaf bir bakışma gerçekleşti.

“Sen de kimsin? Kyungsoo oppa nerede?”

Kendini toparladı ve sandalyedeki oturuşunu düzeltti Jongin.

“A-As-Asıl sen kimsin?! Ne işin var burada?! Yoksa... Yoksa sapık mısın?!”

Karşısındaki kız kuvvetlice ‘Aish!’ dedi ve kafasını sağına doğru eğdi.

“Tabi ki de değilim, sadece Kyungsoo'nun sevgilisiyim! Hem, o nerede ve senin odasında ne işin var?”

“Sevgilisi..?”

Hyoyeon kafasını sevimlice salladığında Jongin tuhaf hissetmişti. ‘Sevgilisi varmış demek ki...’ diye geçirdi içinden.

“Sorumun yanıtı alamadım ama..?”

Jongin hayal aleminden çıktı ve kıza doğru yaklaşırken cevapladı.

“Ben onun yeni oda arkadaşıyım. Adım Jongin. Sen..?”

Kız saçını savurdu ve yüzüne etkileyici, en azından o öyle düşünüyordu, bir gülümseme ekledi.

“Hadi ama... Adımı biliyor olmalısın!”

Maken gibi bir duruş sergilerken Jongin kafasını soluna yatırdı.

“Hayır, tanımıyorum. Kimsin?”

Hyoyeon biraz bozulmuş bir yüz ifadesi ile birkaç dakika durduktan sonra aklına bir şey gelerek hareketlendi.

“Peki böyle. Artık tanımış olmalısın.”

Bir bacağını boynuna geçirdiğinde Jongin için yanıt hala aynıydı.

Hyoyeon ofladı ve ellerini beline koydu.

“Beni nasıl tanıyamazsın aklım almıyor. Adım Hyoyeon. Jimnastikçi Hyo olarak da geçiyorum.”

Yüzüne sahte bir üzgünlük ekleyerek Hyo'ya bakmaya başladı Jongin.

“Üzgünüm, önceden Amerika'da yaşıyordum. Tanıyamadım.”

Kaşlarını çatmaya başlayan kız ‘İnternetsiz yerde mi yaşadı acaba?’ diyerek kutudan çıktı.

“Her neyse de, Kyungsoo oppa ne zaman gelir?”

Jongin tekrar masasına otururken ilgisizce cevapladı.

“Hiçbir fikrim yok. Yakında gelir.”

Kız somurtarak koltuklardan birine oturdu.

“O zaman ben de o gelene kadar beklerim.”

Kızın dediklerini pek takmıyordu o an Jongin. Sadece beyninde dönen ‘Sevgilisi var.’ cümlesi yankılanıyordu.

Kapı sesi geldiğinde Jongin, Hyoyeon ile oraya yöneldi.

“Kyungsoo oppa!”

Kız boynuna atladığında yüzünde iğrenir bir ifade vardı.

“Ne işin var senin burada Hyo?”

Kız nedenleri sayarken Jongin aralarından sıvışıp dışarı çıkmıştı. Tabi, Kyungsoo fark etmişti ama nereye gittiğini neden sorsundu ki?

...

Bahçede otururken koşturarak yanına biri geliyordu. Karanlık olduğundan pek tanıyamamıştı ama yaklaştıkça fark etti.

“Sehun!”

Çocuk hafifçe gülümseyerek yanına oturdu.

“Seni bulmak çok zor biliyor musun? Saatlerdir okulu turluyorum.”

Jongin cılız bir şekilde güldü ve Sehun ile arasındaki uzaklığı biraz kapattı.

Sehun, Jongin'e doğru yüzünü döndü ve bakmaya başladı. Neden o her yaklaştığında kalbimi daha da hızlanıyordu bilmiyordu ama nedense hoşuna da gidiyordu.

Aralarında bir süre sessizlik oldu. Sehun o kadar uzun süre ona bakmıştı ki Jongin ona doğru döndü.

Gözlerinin içine doğru bakarken Sehun kalp atışının duyulup duyulmadığını düşünüyordu. Ve kabul de etmeye başladı.

Sehun, Jongin'e karşı bir çekim hissediyordu. Yani... Belki?

Bakışları dudağına kaydığında kendini toparlayıp gözlerine bakmaya çalışsa da engelleyemiyordu.

Ama Jongin kafasını onun omuzuna koyup gözlerini kapadığında, kafasını yukarı kaldırdı ve gözlerini açabileceği kadar açtı.

‘Ne düşünüyorum ben böyle?! Saçmalama Sehun!’

Jongin kafasını kalbine doğru indirdiğinde mırıldanmaya başladı.

“Kalbin... Çok hızlı atıyor Sehun.”

Sehun utanmış halde konuşamıyordu. Jongin tebessüm etti ve yanaklarının kızardığını hissetti.

Sehun yine kaçmayı düşündü, ama vazgeçti. Çünkü kaçmamaya karar verdi.

Jongin ortamı bozarak kafasını kaldırdı ve tekrar ona döndü.

“Bu arada, sen beni neden arıyordun ki?”

Sehun boğazını temizledi ve duruşunu dikleştirdi.

“Sadece...”

Jongin merakla ona baktı. Derin bir nefes aldı ve bir çırpıda söyledi.

“Sadece seni görmek istedim. Odana gittim ama Kyungsoo orada olmadığını söyledi.”

Jongin birden içi titredi. Kyungsoo ve Hyoyeon'u tek başına bıraktığı ve neden buraya geldiği aklına geldi.

Önüne döndü ve Sehun'dan biraz uzaklaştı. Yine düşünceleri onu rahatsız etmeye başladı.

“Peki... Sen neden buradasın?”

Bir süre düşündü Jongin. Nasıl bir yalan uydurabilirdi ki?

“Hava... Hava almak için.”

Sehun kafasını salladı.

“Jongin, ben başka bir şey daha soracağım.”

Tamamiyle ona döndü ve iki elini elleri arasına aldı.

“Benimle birlikte yarışmaya hazırlanmak ister misin?”

Last Note: Kitap gittikçe kötüleşiyor :(

to the beautiful you dokai ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin