bölüm 5

62 8 0
                                    

Bir süre sonra...

Hiçbirşeyden korkmayan insanın varolmadığı söylenir. Ayrıca birşey varolmamış gibi korkmayı bırakamazsınız... Bunu yapmaya çalıştım. Kemal'in vampir olduğunu ve bana zarar verebileceğini görmezden geldim. Teslim oldum. Sıcak kan boynumdan ve omuzlarımdan aşağı kayıyordu ve güç kaybettiğimi hissettim. Bayılıyordum. Biraz uzaktan büyük bir ses duyduğumda yerde yatıyordum.

"Sen! Lanet olası! Onu rahat bırak!"

"Vay...vay...vay..."

"Senden korkmuyorum kemal."

Tanıdığım bir ses duydum! Aliydi! Neden burada olduğumu merak ettim... Ben neden buradaydım? Ama bir saniye sonra herşeyi hatırladım... Ne yaptığımı hatırladım ve bu ali'nin canına mal olacaktı! Başardım!, kemal'i ittim! Sonrasında yere dökülmüş olan kendi kanımda kaydım, ve başımı yere çarptım! Kemal bana üzgünce baktı ve endişelendi,

"Ayla! HAYIIIR!!! İyi misin?"

"Onu rahat bırak kemal, burada kan dökülmesini istemiyorsun, değil mi?"

"Beni öldürebileceğini mi düşünüyorsun?"

"Belki... Er yada geç seni bulacaklardır kemal..." diye ali umursamazcasına bana baktı. Kemal diyordu, fakat bana bakıyordu, neden?
Sessizce, Leyla gölgelerden çıktı ve kemale yaklaştı. Birşeyler fısıldadı ama başım çok dönüyordu ve ona ne söylediğini zerre kadar bile duyamadım. Söylediği şey sayesinde kemalin geri çekilmesini sağladı, hiçbirşey yapmadan. İkisi de ışık hızıyla odadan kayboldu. Ali beni zor da olsa neredeyse sürükleyerek eve götürdü. Annemin beni böyle görmesini istememişti. Bu yüzden eve gizlice girdik.

Bir hafta sonra...

Kasabamızda yazılı olmayan bir kural vardı; birine üç günden uzun süredir ulaşılamıyorsa, bunun nedeni muhtemelen daha iyi bir hayat yaşamk için taşınmış olmalarıydı. Kimse birinin başına kaybolması, kaza geçirmesi yada ölmesi gibi berbat birşeyin gelmiş olabileceğini düşünmezdi.

Uyadım ve, alışkanlıktan hemen mutfağa gittim... Buzdolabının kapısını açtım ve tüm yiyeceklerin özenli bir şekilde yerleştirilmiş olduğunu gördüm. Annem bana seslendi.

"Günaydın, tatlım! Açık buzdolabının önünde durmak iştahını geri getirmeye yardımcı oldu mu?"

"Tabi ki! Bana kahvaltı hazırlar mısın?"

"Olur, ancak ben hazırlarken benimle konuşursan. Tatlım, senin için çok endişeleniyorum."

"Anne, yine başlama. Depresyonda değilim, anoreksik olmayacağım ve herşey yolunda."

"Bundan eim değilim. Birşeylerin yanlış gittiğini hissediyorum ve bunu seninle konuşmak istiyorum."

"Konuşacağız anne, sadece biraz daha düşünmeme izin ver."

"Ama... Oh, peki."

Bu evden çıkmalı ve temiz hava almalıyım. Yürüyüşümün nerde biteceğini biliyorum, ve kimse bunu bilmek zorunda değil. Üstümü değiştirip evden çıktım.

Bugün, Kemal ve Leyla'nın kayboluşundan bir hafta sonra,

Evin kapısının önüne gelme cesaretini kendimde buldum. Önsezilerim doğruydu... Kapı kilitli değildi. Etrafa baktım ve kimsenin beni görmediğinden emin olduğum anda, içeri girdim.

"Hey, kimse var mı?"

Cevap yok. Bu iyi... Sanırım...
Bir anda telefonum çalmaya başladı! Neeee! Telefonumun sesi beni ürküttü! Neden yanımda getirdim ki? Alışkanlık, kötü bir alışkanlık. Alinin aramasına cevap vermedim. Sanırım nerede olduğum hakkında yalan söyleyemem. Umarım anlamaz... Burada uzun süre kalmamalıyım. Nerede olabilecekleri hakkında bir ipucu bulup bulamayacığıma bakacağım. Leyla beni yeterince iyi tanıyordu ve benim meraklı kişiliğimi biliyordu... Onları öylece bırakmayacağımı biliyordu.

VAMPIRE LOVE STORY (Bitti)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin