Günlük,
Tabi sen farkında değilsin, en son yazmamın ardından bu ana dek neredeyse bir hafta geçti. Sana günlük demeyi de bırakacağım böyle giderse. En iyisi başka isim bulmalı sana.
Yaşadıklarıma dönersek:
Zihnimle baş başa kalmayı seçtim bu süre zarfında. İçimdeki çocuk ağlamayı bırakamadı bir türlü, onu avutmaya çalıştım. Gözümden dökülmeyen her tuzlu göz yaşı, ruhumda açılan boşluğu doldurdu, en son da beni boğdu.
Dışarıdan bakınca darmadağın enkazımı görmedi belki de çevremdeki insanlar. Maskemizi yerleştirip mimiklere elveda demek kolaya kaçıştır çünkü. Her ne kadar kendime yediremesem de, yapmak zorundaydım günlük. Onlar uzaktan bana bakıp dedikodumu yaptığında, benimle alay edip güldüğünde, göğsümü delip geçen okları belli etmemek zorundaydım. Gurur denen mekanizma devreye girmişti bir kere. Alttan almak demek ezilmeyi göze almak demek değildir.
Lakin kalbim kırıldı bir kere. Her türlü saldırıyı bertaraf etmeyi başaran yüreğim sonunda alt edildi. Yorgunum.
Hayırdır Barış diye araya girdiğini farz ediyorum. En iyisi uzatmadan anlatayım.
Hani demiştim ya amazonuma buluşma teklifi edeceğim diye, o gün onu son tenefüste yakalayıp yarın saat altıda evden alacağımı, o zamana kadar evden dışarı çıkmamasını söylemiştim. Nedense normalde iki dakikalık lafıma karşılık iki saat şikayetlenen Yaprak, dün tek kelime bile etmeden ayrıldı yanımdan, şaşırmadan edemedim. Yaklaşık yirmi üç saat boyunca göğüs kafesimi zorlayacak olan heyecanın fitilini ateşleyen bir davranıştı bana göre onunki.
Eve vardığımda direk odama koşup kendimi yatağa attım hatta. Saçma saçma bağırdım, açtım telefondan Çelik'in ateşteyim şarkısını, çığlık çığlığa odada çılgınlar gibi dolaştım.Bunların hepsini cidden yaptım. İstediğin kadar gülebilirsin.
Rahatsızlık derecesinde gürültü yaptığımın farkına varamayınca babaannem çaldı odamın kapısını. Neden böylesine kudurduğumu sordu. Ben de paylaştım heyecanımı onunla. Ağzımdan kelimeler döküldükçe babaannemin gözlerinin benim için parladığını gördüm. Benim adıma mutlu olması sevincimi ikiye katladı. Teşekkür mahiyetinde ona ellerimle orta şekerli Türk kahvesi pişirdim. Çıktık balkona, kurulduk koltuklara. Yeşilliklerle bezeli manzaranın keyfini çıkardık, o elinde kahvesiyle, ben elimde elma suyumla.
Sonra açtı kollarını, gel bakayım babaannene bir sarıl bari dedi. Saçlarımı karıştıran el iki saat boyunca beni rüyalar aleminde misafir etti.
Zaten uyuyamadığımı biliyorsun, heyecandan o gece yine gözümü kırpmadım.
Malum günün ikindiye bağlamasını bile beklerken ruhumu teslim edeceğim sandım. Neyse ki sınıf arkadaşlarımdan biri işime yarayacak test kitaplarının listesini çıkarmış, onunla bir de durum kritiği yaptık. Çevre okullardan önde ilerlemekteyiz, yani bu da geçmiş konulardan not çıkarmama avantaj sağlar tabi ki.
Genel anlamda keyfime diyecek yoktu gerçekten. O kadarını söyleyeyim sana.
Hatta o gün tahmin etmediğim bir olay bile yaşadım.
Öğle yemeği arasında kantinde sıra beklerken önümde Gökhan'a rastlamıştım. Sıra ona geldiğinde parasını düşürdü, ben ondan önce davranıp uzattım parasını eline. O da gülümseyerek teşekkür etti.
![](https://img.wattpad.com/cover/157341794-288-k279084.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Günlük | Barış Ozansoy
FanficGünlük. Daha doğrusu bakkalın birinden iki liraya aldığım güzel yazı defterine karaladıklarımı beğenmeyince transfer ettiğim bilgisayarım. Sonra word belgesi çalışmayınca da terfi ettiğim metin belgelerim. İşte günlük derken o metin belgelerini kast...