20; özel ev çayı

458 46 72
                                    


🍁

İleride, aradan çokça zaman geçtiğinde geriye dönüp baktıkları vakit yüzlerinde hatırladıklarıyla ve özlemleriyle karışık mutluluk ve hüzün dolu buruk bir gülümseme belirecek yaşanmışlıkların Lalisa'nın babaannesinin evinde ve Lalisa'nın memleketinde olanlarının bir kısmı, en azından anlık zaman diliminde geçen kısmı, Jeongguk'un uçak biletlerini hazır etmesiyle sona erecekti. Lalisa babaannesiyle mutfakta laflarken bir yandan da babaannesinin lafını keserek sırada ne yapması gerektiğini öğrendiği özel ev çayının demini aldığını anladığında babannesinin konuşmasını bitirmesini sabırla bekledikten sonra kupayı iki eliyle tutup içeri geçti. Jeongguk salonda dizüstü bilgisayarının ekranına odaklıydı Lalisa'nın gelişine gözleri kayana kadar. Lalisa dört koltuğun ortasındaki kısa masaya kupayı koyduktan sonra Jeoggukun yanına oturdu.

"Halledebildin mi?"

Jeongguk başını salladı sekmeyi kapatırken. "Şimdi dilersen indirdiğim aksiyon filmini izleyebiliriz."

Lalisa yanındaki kumandaya uzanıp kanalları gezinmeye başladı. "Televizyondan da bir şeyler izleyebiliriz."

Jeongguk Lalisa'ya boş boş baktı. "Tayvanca bilmiyorum, Lalisa."

Televizyonda geçen tek bir kelimeyi bile anlamayan Jeongguk'un bu haklı isyanı Lalisa'yı güldürdü. "Doğru, ne aptalım."

Jeongguk onun gülüşüne takılı kalmışken, gözlerini Lalisa'nın yüzünden çekemezken birden kapı eşiğinde dikilen Mei-Ling'i farketti. Lalisa'nın babaannesi yaşını aratmayacak cümleleri mırıldandı lakin her ikisi de duymuşlardı.

"Hadi bakalım bunun nişanı da yakın."

~

Lalisa gece geç vakitlere kadar kıyafetlerini ve özlem duyuyorum bu özlemimi hafifletir adı altında topladığı eşyaları (küçüklük fotoğraflarının babaannesinin izin verdiği kadarı, bir çerçeveli resim, çocukken sahiplendiği peluş tavşanı, küçük bir kızken saçından eksik etmediği tokası...) topladığı için sabah uçağa yetişebilmek için göz altlarını kapatmaktan başka makyaj yapmaya fırsat bulamamıştı zira babaannesinin evi Tayvan'ın bir ucunda, haliyle şehirden bir hayli uzaktaydı. Jeongguk olayların bu yönde gelişeceğini öngördüğü için Lalisa'yı biraz boşuna panik yapmış, erkenden havaalanına varmıştı. Lalisa'nın suratındaki somurtkan ifadeyi ise yerli yersiz şakalarıyla silmeyi başarmıştı tabii.

"Hangi tarafa gidiyoruz?"

Lalisa durduğu yerde Jeongguk'a sordu. Jeongguk döndü, "Neden maske takıyorsun sen?"

Lalisa maskesini çenesine indirdi. "Çünkü makyaj yapamadım. Şu tipime bak."

Jeongguk cebinden telefonunu çıkardı kamera ikonuna dokunmadan önce. "Poz ver de her şekilde güzel olduğunu sana kanıtlayayım."

Lalisa önce kaşlarını çatarak ve dudaklarını öne büzerek sahteden kızgınlık ifadesiyle kameranın odağına baktı ama hemencecik dikkati başka yere dağıldı. "Şu kadının kucağındaki kediye bak! Kar topu gibi bembeyaz ve kocaman gözleri var!"

Jeongguk içinden işte budur diye geçirip Lalisa'nın bir fotoğrafına daha sahip olduğuna sevinirken kamerayı yeniden açtı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Jeongguk içinden işte budur diye geçirip Lalisa'nın bir fotoğrafına daha sahip olduğuna sevinirken kamerayı yeniden açtı. Lalisa maskesini düzeltti Jeongguk ona telefonu tutmadan önce. "Beni kandırdın."

Jeongguk yumuşak sesiyle konuşma sesini birleştirdi. "Aegyo istiyorum.~"

Lalisa kameraya yüzünü yaklaştırdı, Jeongguk'u kıracağına kafasını kırsaydı daha iyiydi. "Tamaaam."

Ardından Jeongguk telefonun üst kısmında yer alan alan saate bakmayı akıl etti ve valizleri taşımayı kolaylaştıracak bir tekerlekliyi çaktırmadan valizlerin altına aldı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ardından Jeongguk telefonun üst kısmında yer alan alan saate bakmayı akıl etti ve valizleri taşımayı kolaylaştıracak bir tekerlekliyi çaktırmadan valizlerin altına aldı. O gelene dek Lalisa da kliması her daim açık olan bekleme bölgesinde üşüdüğünü hissedip kapşonunu üzerine geçirmişti. Jeongguk geldiğinde parmağıyla sağı işaret edip sordu.

"Buraya mı gidecektik?"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Buraya mı gidecektik?"

Jeongguk dümdüz yürümeye başladı."Tayvanca bilmiyorum diye ikinci defa söylüyorum. Sen bilmeyeceksin de ben mi bileceğim?"

Lalisa şapkasını Jeongguk'un kucağına çarptıktan sonra oğlanın onu tutuşunu izledi. Önüne döndüğünde parmağıyla bu sefer tersi yönü işaret etti. "Şöyle gideceğiz, haydi. Acele et, o kadar geldik bir de uçağı kaçırmayalım."

"Evet. Elbette."

~

Lalisa can sıkıntısıyla kitap okumakta olan Jeongguk'a döndü. "Jeongguk. Şimdi biz döndüğümüzde ne yapacağız?"

Jeongguk Lalisa'ya dönmeden okuduğu kitabın sayfasını çevirdi ve yanıtladı. "Aynı eve çıkacağız."

Lalisa şaşkınlıkla ufak bir çığlık kaçırdı ağzından. "Ne?"

Sonra uçakta olduğunu ona hatırlatan gözlere teker teker birleştirmiş elleriyle eğilerek özür diledi. Ona kaşlarını çatmış kınayan gözlerle bakan kadını da önüne döndürecek özür seansını tamamladığında Jeongguk'a geçmeyen şaşkınlıkla harmanlanan sitemini fısıldadı. "Benim niye bundan haberim yok?"

Jeongguk Lalisa onunla muhatap olmaya başladığından beri gözlerini ayırmadığı kitaptan yüzünü yine çevirmedi. Omuz silkti.

"Artık var."

🍁

🍁

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
iki dilhun | lalisa manoban x jeon jeonggukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin