tg.3

16.4K 1.7K 1.3K
                                    

Karşısındaki uzun sarı saçlı, beyaz tenli, hafif çilli kadına baktı genç. Neden buraya getirilmişti ki? O sadece yan odadaki yalnız çocukla konuşmak istiyordu. Düşüncelerini dile getirdi hemen.

"Neden buradayım?"

"İyileşmek için tatlım."

Kadının itici gülümsemesi ve yakın davranışları hiç hoşuna gitmemişti Taehyung'un. Korkuyordu.

"Eve gitmek istiyorum ben. Hasta değilim!"

Kadın Taehyung'un dediklerini duymazdan gelip kendi kendine birkaç şey mırıldandı. "Böylesine yakışıklı birinin yarım akıllı olduğuna inanamıyorum. Neler yapılırdı bununla..."

Taehyung oturduğu yerde olabildiğince küçülüp lüks odaya baktı. Gözleri sarışın kadın hariç her yerde geziyordu. Sevmemişti içinde olduğu durumu. Yalnızca oyun oynayıp annesinin masallarını dinlediği zamanları geri istiyordu. Ayrıca annesini gerçekten de çok özlemişti.

Birkaç dakika odaya yalnızca mürekkepli kalemin kağıt üzerine bıraktığı ses hâkim oldu. Daha sonra kadın masasının köşesinde duran küçük telefona uzanıp ezberinde olan numarayı çevirdi, ve kulağına götürdü.

Taehyung yalnızca gözleri ayaklarında kadının telefon konuşmasını dinliyordu.

"Bay Kim, hastayla konuşmaya çalıştım, birçok soru sordum fakat cevap vermemekte kararlı. Size devrediyorum... Tabii ne zaman göndereyim?... Tamam Bay Kim. Teşekkürler... Siz de."

Söz ettikleri hasta kendisi miydi? Kadın ona hiç soru sormamıştı ki. Yalnızca birkaç kelime konuşmuşlar, daha sonra da kadın onun cümlelerine cevap vermeden önündeki kağıda bir şeyler yazmaya başlamıştı. 'Yalancı.' diye düşündü Taehyung. Yalancılardan nefret ederdi.

O öyle ayaklarını kaşları çatık bir şekilde izlerken kapı açıldı ve içeriye onu getiren iki izdabutu andıran adam girdi. Taehyung'un kollarından sertçe tutup kaldırdıklarında küçük bir inilti bıraktı çocuk. Canı yanmıştı.

Oradan çıktıklarında "Canım acıyor bırakır mısınız abiler." diye mızırdandı. Görevliler ellerini gevşetirken bu çocuğun masum tavrı yüzünden onun için üzülmüşlerdi.

Bu hastaneye her türlü sorunlu gelirdi. Çoğunlukla ağır hastalar yer alırdı burada. Çevreye ve kendilerine zarar veren insanlarla doluydu hastane. Bu çocuk ise yalnızca yaşına göre fazla masumluk taşıdığı için böyle bir yere getirilmişti. Ne kadar acımasızca...

Görevliler çocukla birkaç kelime konuşmak istediler fakat onlara söylenen kural kesindi. 'Hiçbir hastayla muhattap olma!'

Taehyung'u öncekine göre daha hafifçe odasına soktuktan sonra ardından kapıyı kapattılar, ve koridor boyunca yürümeye devam ettiler. Esmer olan yanındakine sordu. "Bu çocuk iyileşebilir mi dersin?" Sarışın yanıtladı. "İyileşse bile buradaki doktorlar sayesinde olacağını sanmıyorum."

Taehyung hevesle tekrar oturdu duvarın dibine. Gece boyunca yalnızca kuru ve soğuk zeminde oturmasından dolayı biraz beli ağrısada önemsememişti. Annesi kızardı hep soğuk zemine oturmasına. Hasta olacağını söyledi. 'Keşke annem olsaydı da yine hasta olacağımı söyleyerek beni yerden kaldırsaydı.' diye düşündü bir süre Taehyung. Hüzünlenmişti yine. Annesini istiyordu o. Küçük çocukların annelerinden ayırılması çok yanlış ve kötü bir şeydi.

"Orda mısın arkadaşım?"

Gece boyunca bağırdıktan sonra yan taraftaki ona yalnızca bir cevap vermişti. Bu ne kadar üzücü olsa da Taehyung tarafından yine de umursamamaya çalışıyordu. Konuşunca da yan tarafa sesin ulaştığını öğrenmişti hem. Artık boğazını çok fazla yormasına gerek kalmayacaktı.

"Niye cevap vermiyorsun ki?"

Sessizlik... Yanıtsız kalan her cümlesi daha da üzülüyordu çocuğu. İri cüssesi ardındaki minik çocuk hemen kırılıyordu bu duruma.

"Beni sevmedin mi yoksa?"

Gözleri doldu Taehyung'un. Sevmemişti onu işte. Bu koskoca yerdeki tek arkadaşı da onu sevmiyordu. Onun açısından çok kırıcı bir şeydi bu.

"Ama ben seni seviyorum."

Kalbindeki kırgınlık ve gözlerindeki yaş sesine yansıyınca Yoongi oturduğu yerde dikeldi. Ağlıyor muydu? Gerçekten mi?

"İkimizde yalnızız diye arkadaş oluruz sanmıştım. Annemi çok özlüyorum zaten. Babam da beni sevmiyor, bu yüzden hastaneye gönderdi. Sen sevsene beni."

Ağlaması şiddetlenen Taehyung kafasını duvara umutsuzca yaslamış, yan odadaki çocuktan sevgi dinleniyordu resmen. Küçücüktü ki o daha. İlgi ve ufacık şefkat bekliyordu hayattan. Bunlara ihtiyacı vardı.

Yoongi başı eğik bir şekilde son iki gündür kendisi ile iletişim kurmaya çalışan çocuğun hıçkırıklarını dinledi bir süre. Böylesine kırılgan olduğuna inanamıyordu.

Uzun süredir konuşmadığı için kuruyan boğazını hafifçe yutkunarak geçirip çatlak bir sesle ağlayan çocuğa cevap verdi.

"Seni değil, kendimi sevmiyorum ben."

__________

Sonunda yazabildim :p

stupid // taegi✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin