Aralarında peydah olan sessizlikten rahatsız olan Taehyung utanarak konuştu. ''Neden senin yanına gelmek bu kadar zor?''
Derin nefes aldı Yoongi. Küçüğün demek istediği şeyi anlasa da doğru anlayıp anlamadığını teyit etmek için ''Nasıl?'' diye sordu.
Taehyung gözlerini yine ellerine indirip dudaklarını yaladı. Yeşil saçlının yanında dudakları çabucak kuruyor, yutkunmakta zorluk çekiyor, elleri hep terliyordu. Bu zamana kadar rahatsızlığı nedeniyle
nerede - kimin karşısında olursa olsun patavatsızca konuşur, hiçbir sözcüğü söylemekten çekinmezdi. Hatta bu yüzden birçok kez annesinin arkadaşları yanında utanmasına neden olmuştu. Fakat şimdi ağzına gelen her kelimeyi yutuyor, büyüğünün karşısında ne söyleyeceğini, ne konuşacağını bilemiyordu. Gözleri önündeki Yoongi'nin saçlarıyla oynayıp sık sık yutkunduğundan dolayı ileri geri hareket eden adem elması da Taehyung'a hiç yardımcı olmuyor, aksine sözcüklerin ağzından çıkmasını zorlaştırıp konuşmasına engel oluyordu. Yeşil saçlının en ufak hareketinde bile tekleyen kalbi de cabasıydı zaten.Gözleri hala ellerinde gezen Taehyung bir kez daha yutkunup zorlukla cümleye başladı. ''Beni buraya ilk getirdiklerinde bağırdığını duymuştum ve yalnız olduğun için üzüldüğünü düşünmüştüm. Bu yüzden yanında kalabilir miyim diye beni odama getiren kadına sormuştum. Bana 'Olmaz, o seni öldürür.' demişti. Sonra annem bana yemek bıraktığı zaman üstündeki nota annem seninle yememi istediğini yazmış. Namjoon hyung birlikte yiyebilmemiz için ilk önce doktorundan izin alması gerektiğini söylemişti, ama doktorun izin vermedi. Bu odayla kimsenin ilgilenmediğini, kimsenin giremediğini de duymuştum. Yani... Ah yine çok konuştum değil mi?''
Yoongi ağır hareketlerle anlamışçasına başını salladı ve ellerine bakmayı sürdüren küçüğünü izledi bir süre. Büyüğünün niye konuşmadığını merak edip kafasını kaldırdığında onu seyreden bakışlarla karşılaştığında Taehyung gözlerini büyüttü. Hafif hafif yüzünün yandığını hissediyordu ve bu his ellerini kaldırarak yüzüne yelpaze yapma isteği oluşturuyordu fakat bir anda böyle bir hareket yaparsa büyüğünün karşısında garip kaçacağı için pantolonunun kumaşını terden iyice ıslanmış avuçlarıyla sıkmakla yetindi.
''Neden... Neden... Şey... Neden ö-öyle bakıyorsun?''
Yoongi Taehyung'un sorusunu duymazdan gelerek konuştu. ''O kadın sana seni öldüreceğimi söylediğinde, korkmadın mı? Tehlikeli olduğumu bildiğin halde neden duvarın ardından bana seslendin?''
''Babam her zaman bana beni öldüreceğini söyler ama öldürmez. Bu sözü o kadar çok duydum ki korkmalı mıyım emin olamıyorum. Ayrıca seninle kimse ilgilenmiyormuş Yoongi. Yalnız olmak çok sıkıcı. Hem ben de yalnızım ve bak ne güzel arkadaş olduk. Odana girdim, yanına oturdum... Beni öldürmedin, tehlikeli olmadığını biliyordum başından beri. Ve... Beni sevdiğini de söylemiştin. İnsanlar sevdiğini öldürmez.
Yoongi konuşurken bir kez olsun yüzüne bakmayan çocuğa karşı içinde bir çiçeğin filizlendiğini hissetti. Bu his öyle güzeldi ki karşısında öylece oturan küçüğünü sarıp sarmalayası gelmişti. Yapacaktı da.
Kalçasını hafifçe kaydırarak Taehyung'a biraz daha yaklaştı. Elini kaldırdı. Tam sırtını çevreleyip onu kendine çekeceği sırada yüksek sesle açılan kapı ile Taehyun'un dudakları arasından koktuğunu belirten titrek bir nida çıkmış, Yongi'nin kulaklarından kalbine süzülmüştü.
Geliyordu... Damarını hissetti yeşil saçlı. İçerisinde hızla dolanan kanı hissetti ve sıktığı dişleri hala birbirine kenetliyken ayağa kalktı hışımla.
''NE HAKLA ONU KORKUTURSUNUZ?! HEPİNİZİ SİKECEĞİM.''
Doktorlar, hayır, sözde doktorlar Yoongi'nin sözlerini dinlememişti bile. İçlerinden Taehyung'u odasına getiren, ilk gün ona Yoongi'nin onu öldüreceğini söyleyen kadın ayağındaki yüksek kırmızı topuklularını yere sertçe vurup tok seslerin çıkmasını sağlayarak öne çıktı ve parmağıyla Taehyung'u gösterdi. ''İşte burada. Yemeğini getirmiştim, odasına girdiğimde yoktu ve... Yan odadan bağırışları geliyoru. 'Lütfen bana zarar verme - beni öldürme.' dediğini duydum ve hemen sizi çağırdım. Siz de gördünüz işte eli havadaydı, hasta Kim Taehyung'a vuracaktı. Min Yoongi'nin kaydını 21. koğuşa alınıp hasta Kim'e ulaşımının engellenmesini talep ediyorum. Aksi takdirde hasta Kim'in hayatı tehtid altında olacaktır.''
Siyah giyimli iri adamlar Yoongi'ye doğru ilerlerken Yoongi şiddetle titriyordu. ''YALAN! YALAN SÖYLÜYOR!'' Tekmesi ile ona doğru gelmeye devam eden adamların önüne masayı devirdi ve duvara yumruk attı. ''YALAN!'' Yetmedi ve masayı çoktan aşmış adamlardan birine sertçe yumruk geçirdi. Diğerine tekme ve bir diğerine dirsek. Yetmiyordu. Boğazı yırtılırcasına 'YALAN' diye bağırışları arasında ya duvara ya da adamlara yumruklar - tekmeler savuruyor, arada yemiş olduğu tırnakları ile yüzünü baştan aşağı çiziyordu.
Dakikalar içerisinde yeşil saçlı, sarı önlüklü birinin gelip koluna sakinleştirici enjekte etmesiyle şiddetli bir şekilde titreyerek yere çöktü. Siyah giyimli adamlar onu kollarından tutup sarsarak odadan çıkarırken arkalarında bıraktıkları Taehyung'u görmediler.
Küçük olan da titriyordu. Duvarın dibine sinmiş, kollarını dizlerine sarmış yalnızca yaşlı gözlerle saniyeler önce kapıdan çıkarttıkları büyüğünün ne halde olduğunu düşünüyordu. Fısıldadı boş ve kan kokan odaya.
"Yalan..."
__________
Bölümü yazdım ve şöyle bir dönüp ne yazdığıma göz attığımda tepkim aynen böyleydi: 'Oha'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
stupid // taegi✔
Fanfiction~Tamamlandı "Başkalarının yanında soyunmak çok ayıp bir şeydir hyung." "Biz evliyiz aptal!" #1 - taegi