tg.16

13.5K 1.5K 886
                                    

Namjoon önünde bulunduğu beyaz kapıyı içeride bulunan kişinin uyuyor olma ihtimalini göz önünde bulundurarak yavaşça tıklattı ve içeri girdi.

Yatakta uzanıp boş boş tavana bakan Taehyung uyumamasına rağmen tepkisiz kalmış, kimin geldiğini görmek için ya da anlamak için hiçbir girişimde bulunmamıştı.

Namjoon beyaz yatağın ucuna geldiğinde seslendi. "Taehyung?"

Fakat bir tepki alamamıştı. Açılıp kapanan gözlerinden bilincinin açık olduğunu görebiliyordu, bu yüzden konuşmak istemediğini düşünüp yan tarafa bulunan deri koltuğa oturdu yavaşça.

"Ben... Ben gerçekten hastayım di mi?"

Namjoon Taehyung'un sesi ile kafasını ellerinden kaldırdı ve kambur vücudunu dik bir konuma getirdi.

"Ve sen, benim arkadaşım değilsin. Doktorun sen. O korkunç ellerinde hep iğne olan doktorlardansın. Sen bana yalan söyledin. Annem yalan söyleyen insanların kötü olduğunu söyler. Sen kötüsün Namjoon!"

Namjoon ağlamaya başlayan hastası ile ne yapacağını bilemeyerek durakladı bir süre.

"Özür dilerim Taehyung. Ama yalan söylemedim. Biz iyi arkadaşlarız. Sadece, evet ufak bir hastalığın var ve bunu atlatman için yardımcı olacağım."

Taehyung cevap vermedi ve göz yaşlarını
-sümükleriyle birlikte- koluna silip kollarını kavuşturdu. Huysuz bir çocuk misali dudaklarını bükmeyi de ihmal etmemişti.

"Ayrıca Kim Taehyung. Ben elinde hep iğne olan doktorlardan değilim. Ben konuşma doktoruyum."

Taehyung birleştirdiği kollarını hafifçe çözerek merakla Namjoon'a baktı. "Konuşma doktoru diye bir şey de mi var?"

Namjoon oturuyor olduğu koltukta öne kayarak Taehyung'a yaklaşıp konuştu. "Tabii ki de var. Hadi şimdi bana ne oldu da buraya geldin anlat. Konuşma doktorlarıyla konuşmalısın."

Taehyung bir süre elleri ile oynadı ve vücudunu tamamen Namjoon'a döndürüp anlatmaya hazırlandı.

"Ben şimdi uyuyodum. Sonra kötü böyle çok kötü bir kâbus gördüm. Kokunca da bilmiyorum, bir abla beni uyandırdı nolduğunu sordu ama çok korktuğum için cevap veremedim. Başım ağrıyordu hem de çok böyle -iki kollarını yana açarak elinden geldiğince büyük bir mesafe gösterdi- ondan sonra bayıldım bir anda. Başım hâlâ ağrıyo. Kötü bir şey olmaz di mi?"

Namjoon kafasını ağır ağır sallayarak "Bir şey olmaz Tae, şimdi birine söylerim ağrı kesici verirler. Bana, kâbus olarak ne gördüğünü anlatmak ister misin?" dedi ve Taehyung'dan olumlu bir yanıt almak için dua etmeye başladı içinden. Bu öğrenecekleri sayesinde Taehyung'un travma nedenini, küçük yaşta kalma nedenini çözüp onu tedavi edebilirdi.

Kafasını aşağı yukarı salladı Taehyung. "Anlatmak isterim... Ama hatırlamıyorum."

Namjoon üzülmüştü. Eğer bunları öğrenseydi büyük yol katedebilirlerdi.

"Her neyse hatırlarsan ama kesinlikle bana söyle tamam mı?"

Taehyung başı ile onu onaylayınca ayağa kalktı ve eli ile Taehyung'un da kalmasını işaret eden bir hareket yaptı Namjoon.

"Haydi bakalım Taehyung kalk. Çok yattın seni bir yere götüreceğim."

Taehyung heyecanla doğrulurken "Nereye gideceğiz?" diye sordu.

"Min Yoongi. Seni çok merak etmiş. Onun yanına götüreceğim seni."

Taehyung sevinçle el çırpıp birkaç kez zıpladı. "Yaşasın yaşasın!"

Namjoon onun bu hareketlerine gülümsedi.

"Ayrıca bu sefer kapının altından konuşmaya çalışmayacaksınız. Seni onun odasına sokacağım."

__________

Yavaş yavaş kaos olsun artık di mi :)

stupid // taegi✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin