tg.15

13.5K 1.5K 638
                                    

"Eğer biri anlayacak olursa, hiçbir sorumluluğu üstüme almayacağım ahbap. Yapmayalım demiştim, göz göre göre bizi kendi ellerinle ateşe attın."

"Kapa çeneni ve gözünü tek bir kez dahi kırpmadan sana dediklerimi yap. Kimsenin bir bok anlayacağı yok. Oldu da tehlike altında hissediyoruz, öldürürüz olur biter."

"Bir kez olsun beni dinleseydin bu işler başımıza açılmayacaktı. Odaya üst düzey doktorlar harici giremiyor çocuk orada her şeyi anlattı mı, neleri hatırladı, iyileşti her şeyin farkına vardı mı... Hiç bir şey bilmiyoruz. Beni buraya ajanlık yapayım diye gönderdin ama elimi kolumu bağlayıp kapının önünde boş boş beklemekten başka bir şey gelmiyor elimden."

"Çok konuşuyorsun. Yeter bu kadar zırvalık, kapatıyorum sen en ufak şeyde beni haberdar et. Ve sakın ama sakın! Sakın kendi kafana göre işler yaparak işi batırma Will."

Will kulağına ulaşan 'dıt dıt' sesleriyle telefonun yüzüne kapandığını anlayıp telefonu cebine soktu. Arkadaşının nasıl bu kadar başına buyruk, sorumsuz biri olduğuna anlam veremiyordu. "Bu iş battı batacağı kadar, hiç bir şeyin farkında değilsin dostum."

Kendi kendine fısıldadığı sözcüklerden hemen sonra kalın bir ses işitti.

"Cha Dong Ji. Neler oluyor burada?"

Will ona seslenen kişiye doğru döndüğünde kendine çeki düzen verip, hafif eğilerek selam verdikten sonra yanıtladı.

"Oh merhaba Bay Seok Jin. Kim Taehyung... Odasından ağlama sesleri geliyormuş, Bayan Kang bunu duyunca hemen içeri girip ne olduğunu anlamaya çalışmış. Taehyung ise 'kokuyuyorum, beni ona vermeyin' gibi sözcükler söyleyip bayılmış. Bunu dışında pek bir bilgim yok efendim."

Seok Jin başıyla karşısındaki çalışanı ağır ağır onaylayıp hızlı hareketlerle merdivenlere yöneldi. Önünde durduğu kapıyı belli belirsiz tıklttıktan sonra içeri girerken ardından hemen kapıyı kapatmayı ihmal etmemişti.

"Kim Namjoon."

Namjoon uykulu gözlerini Seok Jin'in yüzüne çıkarıp yorgun bir bakış attı ona. "Olanları duymuş olmalısın."

Başını aşağı yukarı sallayarak onu onayladıktan sonra ziyaretçiler için köşeye dizilmiş siyah tekli koltuklardan birine oturdu Seok Jin.

"Aslına bakılırsa, o senin hastan olduğu için hiç karışmayacaktım. Beni yalnızca kendi hastalarım ilgilendiriyor."

Namjoon anlamazca kaşlarını kaldırırken karşısındaki adamın ne demek istediğini anlamaya çalışıyordu. "Seni ilgilendirmiyorsa niye buraya geldin o zaman?"

Seok Jin oturmuş olduğu koltuktan kalkıp Namjoon'a daha yakın olan başka bir koltuğa bırakırken kendini, söyleyeceklerinin önemli olduğunu önceden belirtir bir şekilde dirseklerini dizlerine dayayıp ellerini birleştirmişti.

"Beni ilgilendirmeyen senin hastanla ilgili olayın içinde beni ilgilendiren benim hastamla ilgili bir şey var."

Namjoon ağrıyan başını ovuşturup yanında duran soğumaya yüz tutmuş, beklemekten üzerinde kaymak birikmiş kahveye kısa bir bakış atıp masanın üzerindeki küçük saksının dibine dökerken "Daha açık konuş Seok Jin." diye uyardı karşısındakini. Dün geceden beri Taehyung'u düşünmekten gözüne uyku girmemişti. Birkaç kez Taehyung ile konuşmak için kaldığı odaya gittiğinde ya uyuyor olduğunu, ya da konuşmak istemediğini öğenip eli boş bir şekilde geri dönüyordu kahve kokusunun hakim olduğu küçük odasına.

"Sabah kliniğe girer girmez Bayan Soya koşup Yoongi'nin benimle görüşmek istediğini söyledi. Min Yoongi. Benim hastam olan Min Yoongi. Onca yıl onunla bütün konuşma girişimlerimi reddetmiş Min Yoongi."

Namjoon kaşlarını çatıp gözlerini Seok Jin'in gözlerine sabitledi. Kesişen bakışlarıyla hemen Seok Jin göz bebeklerini Namjoon'dan başka her yerde gezdirmeye başladığında Namjoon umursamadan devam etmesini söyledi. Seok Jin'in insanlarla göz teması kuramadığını en iyi o biliyordu.

"Çok şaşırmıştım ve üstüme önlüğümü dahi giymeden, çantamı odama dahi bırakmadan Yoongi'nin odasına koştum. Ve odasına girdiğimde... İlk kez bana saldırmadı. İlk kez onu tüm duvarlarını indirmiş, güçsüzce gördüm."

Odaya bir süre sessizlik hakim oldu. Namjoon akıllı bir adamdı, olanları aklında canlandırabildiyse de Seok Jin'in anlatmaya devam etmesini bekledi.

"Ben daha onun o görüntüsüne şaşıramadan ayaklarıma kapandı ve yalvardı. Taehyung'a ne olduğunu, iyi olup olmadığını ona söylemem için yalvardı. Cidden..."

Namjoon kafasını onaylar biçimde sallayarak Seok Jin'den bakışlarını çekip konuştu. "Bağlanıyorlar di mi? Birbirlerine..."

Seok Jin koltukta öne kayarak yutkundu. "Haklıydın Namjoon. Kabul ediyorum, haklıydın. Kendine bile zarar vermekten asla çekinmeyen Min Yoongi, Kim Taehyung'a asla zarar vermez."

__________

Duydum ki çok özlemişsiniz :))))

stupid // taegi✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin