Taehyung tanıdık koridora girdiklerinde aniden durdurdu adımlarını. Bunu fark eden Namjoon kaşlarını kaldırıp küçüğüne baktı. "Hey Taehyung. Bir sorun mu var?"
Taehyung bakışlarını 147 numaralı odadan çekip ellerine indirdi ve beklediğinden de kısık bir sesle konuştu. "Kalbime bir şeyler oluyor hyung."
Namjoon küçük bir kıkırtı saldı sessiz koridora gamzelerini gün yüzüne çıkararak. Cevap vermemeyi seçmişti. Gerçi ne diyecekti ki? Aşık oluyorsun bu yüzden kalbinin ritmi hızlanıyor ve büyük ihtimalle ilk defa böyle bir şey yaşadığın için bu olayı garipsiyorsun mu diyecekti. Bu cümle Taehyung için fazla karışık ve anlaşılmaz olurdu. Direk Yoongi'ye aşık oluyorsun dese, muhtemelen Taehyung'un kafasını daha da karıştıracak ve kendisini 'ben ona aşığım' diye şartlandırıp garip eylemlerde bulunacaktı. Cevap vermemenin en iyisi olduğuna kanaat getirmişti Namjoon. Zamanı geldiğinde, iyileşip 'aşk' kelimesinin anlamını tam anlamıyla çözüp Yoongi'ye hissettiklerini aşk ile bağdaştırdığında bunun farkına varması daha sağlıklı bir hareket olacaktı Taehyung için.
Hâlâ olduğu yerden kıpırdamayıp ellerini ilk kez görmüşçesine incelemeye devam ediyordu Taehyung. Namjoon ise birkaç adım ötesindeki odaya hızlıca ilerleyip SeokJin'den ödünç almış olduğu yaka kartının barkodunu okuttu.
Hasta odalarına hastaların kişisel doktorları ve kişisel doktorların görevlendirdiği hasta bakıcı - yardımcı doktor harici diğer doktorın giriş izni yoktu. Özellikle Min Yoongi'nin odasına giriş yapabilmek için tek kullanımlık kartlar yapılmıştı. Bu kartlar da yalnızca SeokJin'den alındığından, Min Yoongi'nin kaçtığı sırada birini ayarlayıp dışarıdan içeriye -odasına- birisini sokması olanaksız oluyor, güvenlik normalin 2 katı sağlanmış oluyordu.
Kapının açıldığına dair sesi duyduğunda, Taehyung'u beklemeden içeri adımladı Namjoon.
Odaya girer girmez kirli beyaz nevresimli tek kişilik yatağa göz gezdirdi. Yatıyor olacağını tahmin etmişti fakat Yoongi duvarın dibinde, sırtı boyaları dökülmüş duvara dayalı bir şekilde başı eğik oturuyordu.
Namjoon'un gözünde birkaç gün önce Taehyung'u da odasında aynı şekilde gördüğü aklına geldi. 'Ah, duvarlar... Duvarların ardından konuşuyorlarmış."
Yüzüne hafif gülümseme hakim olan doktor tam ağzını açacağı sırada yeşil saçlı çocuk konuştu. Sesinden bıkmışlık akıyordu. "10 saniye... 10 saniye içinde bu odayı terketmezsen... Seni öldürürüm."
Namjoon gülümsemesini genişletti ve odanın ortasına doğru birkaç adım attı. Olacak bir saldırıya karşın kapıdan çok da uzaklaşmamıştı.
Yoongi kırmızı gözlerini yerden kaldırdı ve karşısındaki doktorun siyah ayakkabılarından başlayarak yukarıya doğru yavaşça çıkardı bakışlarını. Genişçe ona gülümseyen bu doktor her geçen saniye Yoongi'nin damarının daha şiddetli atmasına neden oluyordu. Kanın vücudunda gezindiğini hissetmeye başlayınca Taehyung'un hayatında duyduğu en soğuk ve nefret dolu ses tonu ile bir uyarı daha yaptı Yoongi.
"Son saniyelerin sikik herif. Birkaç saniye sonra, odamı terk etmezsen yüzündeki bu siktiğimin sırıtışını götüne pamuk niyetine tıkayacağım."
Namjoon ellerini önünde birleştirip başını hafifçe yana yatırdı ve Yoongi'nin kan çanağına dönmüş gözlerine bakmaya devam etti.
Yoongi sona geldiğini hissediyordu. "Ölmek mi istiyorsun?"
Yeşil saçlı sabit tutmaya çalıştığı sesi ile sordu. Doktorun bu anlamsız cesareti için birkaç şans veriyordu ona bir an önce odayı terketmesi için. 2. kez katil olmak, şu anlık istekleri arasında yer almıyordu.
"Ah hayır. Beni öldürmeyeceksin, birazdan gideceğim zaten. Sana misafir getirdim. Onu da öldürmeyeceksin emin ol."
Sinirle olabildiğince sahte bir gülüş sundu Yoongi ve ayağa kalkarak adım adım Namjoon'a ilerlemeye başladı. Kriz geliyordu, hissediyordu. "Sana... Sana onu öldürmeyeceğimi düşündüren ne?"
Namjoon kıkırdadı. Bunu ona düşündüren birçok şey vardı lakin, onları anlatacak kadar zamanı olmadığını adımlarını hızlandırıp ona doğru gelen Yoongi ile anlamıştı.
Yumruğunu sıkarak kolunu yukarı kaldırdı ve titreyen vücuduyla ilerlemeye devam etti. "İKİNİZİN DE ÜMÜĞÜNÜ SIKACAĞIM."
Yumruk tam Namjoon'un pürüzsüz suratı ile buluşacağı zaman araya giren beden ve yumuşak ses tonu Yoongi'nin damarlarında akan kanın durduğunu, atan damarının yok olduğunu hissetti.
"Şiddet çok kötü bir şeydir Yoongi."
Birkaç adım geriledi yeşil saçlı. Karşısındaki beden, düşündüğünün tamamen aksi bir görünüm sunuyordu gözlerine.
Yumuş yumuş görünen dokunulası kumral saçlar, oldukça uzun ve zayıf beden, aydan bir parça kopmuş da gözbebeklerine özenle yerleşmiş gibi parıldayan çekik gözler, ucunda minik bir bene sahip düzgün burun, kiraza bulanmış gibi kırmızı dudaklar... Yoongi'nin karşısındaki beden.. Mükemmeldi. Böylesine kusursuz birisini buraya yollayacak kadar gerizekalı kim diye merak etti yeşil saçlı.
Ve çözüldü. Sımsıkı havada tuttuğu yumruğu onun iradesi dışında gevşeyip çözülerek hakim olamadığı kolu öylece yanına düşüp sahipsizce sallandı bir süre. Kuruyan ağzı yavaşca aralanarak tüm gün duvarın dibinde merakından kıvrandığı çocuğa doğru fısıldadı.
"T-taehyung..."
Her ne kadar sessiz olsa da Taehyung'un kulağına ulaşıp oradan kalbini titretmeye, Namjoon'un odadan çıkıp ardından kapıyı kapatıp sevinçle yaşına tezat düşerek hoplaya zıplaya odasına çıkmasına, iki kalbin bir atmasına yetmişti.
__________
Olm çok fena soft oldum lan
ŞİMDİ OKUDUĞUN
stupid // taegi✔
Fanfiction~Tamamlandı "Başkalarının yanında soyunmak çok ayıp bir şeydir hyung." "Biz evliyiz aptal!" #1 - taegi