Yoongi bir şeyin kırılma sesiyle uyandı. Taehyung'un koluna sıkı sıkıya sarılması onu anlık gülümsetse de sesin neyden geldiğine bakmak için kolunu yavaşça sevdiğinden ayırıp kalktı.
Temkinli adımlarla aşağı indiğinde koridorun sonundaki vazonun kırıldığını gördü. Cam parçalarının saçıldığı alana biraz daha yaklaşıp yere eğildiğinde kendi kendine mırıldandı. "Düşeceği bir yerde de değildi ki."
Kalkıp evi gezerken gördüğü minik süpürgeyi almak üzere doğrulduğunda Taehyung'un acı dolu çığlığı doldurdu kulaklarını. Buna eş zamanlı olarak gözleri büyümüş, kalbi hızlanmış ve her zerresini büyük bir endişe kaplamıştı.
Daha fazla beklemeyip merdivenleri 3'er 5'er atlayarak yatak odasına koştu. Odaya girer girmez gördüğü görüntüyle ise yerinde sendelemeden edemedi.
Sevdiği çocuk, daha 5 dakika öncesine kadar yanında meleksi bir ifadeyle uyuyan çocuk yerde kanlar içinde duruyor, öylece kendisine bakıyordu.
Titredi yeşil saçlı ne bir adım ileri gidebildi, ne de arkasını dönüp kaçabildi. Transa geçmiş şekilde sevdiğini izledi. Şiddetle titriyor, ne olduğuna anlam vermeye çalışıyordu fakat düşünme yetisini kaybetmişçesine zihninde yalnızca boşluk hissediyordu.
Ensesinde hissettiği nefesle kasıldı.
"Seni küçük. Senin de kafana geçirmeme engel olan tek şey bu sidikliyi hastane ve evinden uzaklaştırıp farkında olmadan onu bulmama yardım etmen. Şimdi gidiyorum, sen de gideceksin. Sakın yanlış yapayım deme, ebeni sikerim!"
Yoongi gözlerini kapattı. Arkasındaki nefes gidip birkaç saniye sonra dış kapının açılıp kapanma sesi kulaklarına ulaşınca çakılı kaldığı yerinden zorlukla Taehyung'un yanına ilerledi. Dizleri üstüne çöküp sevdiğinin elini avucunun içine aldı ve bir süre kanlı giysisinde turladı gözleri.
Yapamazdı. Ne onu bu hale getiren adama karşı çıkabilirdi, ne de onu bu saatten sonra kurtarabilirdi. Hiç birine gücü yetmezdi çünkü korkuyordu.
Göz yaşları değdiği yerleri yakarak yanaklarından süzülürken artık boş bakan gözlere çevirdi bakışlarını. "Canım çok acıyor Tae."
Birkaç saniye sessizlik oldu. Belki de birkaç dakika. Gece onlara inat etmiş gibi tek bir çıt çıkarmadı, kuşlar anlamış sanki olanları, ne öttü, ne de uçtu, rüzgar bile tek yaprak sesi işittirmedi.
Aniden duyulan siren sesleri ile odanın içi mavi ışıkla doldu. Polis geliyor olmalıydı.
Titremesi şiddetlenirken son kez daha baktı sevdiğine Yoongi.
"Özür dilerim sevdiğim. Çok özür dilerim. Korkuyorum, saklayamam çok korkuyorum. Nolur beni affet. Yanına geleceğim."
Ve avucu arasındaki eli öptü. Zor da olsa küçüğünden ayrılıp arkasına bile bakmadan çıktı evden. Polisler sokağı dönerken yeşil saçlı yolun karşısına geçti, ve olaydan habersiz normal biriymişçesine kalabalığa karıştı.
Taehyung ise hâlâ yerde yatmaktaydı. Görüşü puslanırken sevdiğinin ardından "Gitme." diye fısıldadı. Sesi çıkmamıştı, ama sevdiğine ulaşmıştı. Ulaşmıştı da sevdiği geri dönmemişti. Yaralı çocuk da ne yapsın, kapatmıştı gözlerini karanlığa.
__________
açıklık getireyim tae ölmedi, sadece yoon öyle sanıyo. her neyse yoongi'ye fazla sövmeyin hepsi benim suçum isjskd
ŞİMDİ OKUDUĞUN
stupid // taegi✔
Fanfiction~Tamamlandı "Başkalarının yanında soyunmak çok ayıp bir şeydir hyung." "Biz evliyiz aptal!" #1 - taegi