"Babam nerde?"
Taehyung annesi kapıyı açar açmaz bu soruyu sormuştu. Her şeyi bir an önce öğrenmek, sevdiği adama böyle bir şeyi yapan kişiyi bulup domuzlara yem etmek istiyordu.
"Oğlum sakin ol. Baban işte ne bu telaşın?"
Esmer genç sıkıntıyla yüzünü sıvazladı. "Ara gelsin hemen." Konuşurken sesi titremiş, gözleri dolmuştu. Yoongi'ye bir şey olacak korkusu onu delirtebilirdi her an.
Annesi oğlunun bu hâlini görünce onu hemen sardı sıcacık kollarıyla. Bir eliyle saçlarını okşarken yatıştırıcı bir ses tonuyla konuştu. "Benim güzel oğlum. Noldu sana anlat bakalım."
Taehyung birkaç gözyaşı bıraktı annesinin omzuna. "Yoongi..."
Kadın duyduğu isimle oğlundan ayrıldı. "Nolmuş Yoongi'ye?"
"Anne Yoongi'yi çok üzdüm ben. Ben... Ben ona çok kötü bir şey yaptım. Sonra onu birisi öldürmeye çalıştı. Ama... Ama... Bilmiyorum anne ben ne yapacağım bilmiyorum. Will kim anne nolur söyle bana. Bir çocuk var... Durmadan bir arabanın arka koltuğunda ağlayıp boğazındaki ipi çekiştiriyo. O çocuk kim anne ben anlamıyorum."
Annesinin de gözlerinden birkaç yaş düştüğünü gördü Taehyung. Onun da bir şeyler bildiği anlaşılıyordu.
"Oğlum gel, gel otur şöyle."
Taehyung gözyaşlarını sildi ve annesine baktı. Gösterdiği koltuğa oturduğunda annesi de hemen karşısına oturmuş, konuşmaya başlamıştı.
"Şöyle ki... Şey..."
Kadın derince iç çekip bir süre aklındaki kelimeleri toplarladı.
"Oğlum ben hamile kalamadım ve... Ve babanla bir çocuğumuz olmasını çok istediğimiz için evlatlık almaya karar verdik. O sırada... O sırada bir haber geldi. Şirketimizin çalışanlarından Choi Minyeong ve Choi Songbin bebeklerini satıyorlardı. O sendin... Seni ilk gördüğümde öyle tatlı baktın ki bana, benim oğlum bu olmalı dedim. Babanla ben seni doğduktan 1 ay sonra aldık. Ayrıca asıl doğum tarihin 30 Aralık değil... 28 Kasım. Oğlu olduğun günün doğum tarihin olmasını istemişti baban. Her şey çok güzel gidiyordu. Fakat bir gün... Oğlumuz olduğun medyaya sızdırıldığı zaman o tekrar ortaya çıktı. Kim Jung Woo... Babanın kardeşi. O babanı hep kıskanırdı. Birkaç kez evimize girip babana zarar vermeye kalkıştı. Babanı öldürüp şirketin başına geçmekti amacı. O kadar gözü dönmüştü ki, seni kaçırdı. Çok korkmuştuk. Aldı seni bizden. Sırf o lanet şirketin başına sen büyüyüp geçeme diye sana türlü türlü şeyler yaptı. Babanın adamları sayesinde seni tam 25 gün sonra bulduk. Oğlum sen... Sen boğazında bir iple göl kenarındaydın. O günden sonra sende bir şeyler değişmişti. Aynı değildin, bunu fark ettik ama elimizden bir şey gelmiyordu. En sonunda asla büyümediğin gerçeğiyle yüzleştik. Vücudundaki yer yer oluşmuş yara izlerini sorardın da ben hep küçükken düştün derdim ya. Aslında o izler o lanet adamın izleriydi. O günden sonra baban oğlu olduğunu sonuna kadar yalanladı. Bu yüzden sakladık seni. Her yerde Jung Woo denilen herifi aradık fakat bulamadık. Uzun zaman sonra adını Will olarak değiştirip yurt dışında silah kaçakçılığı yaptığını öğrendik ama... Ama kanıtlayamadık bir türlü. Birkaç ay önce mail geldi babana. "Oğlunu korumaya aldıysan, ben de oğlunun direk kalbini yok ederim." yazıyordu. Baban dört bir yanına adam koymuştu. Takip ettiriyordu seni, telefonunda verici vardı ve daha bir sürü şey bu yüzden dediklerine anlam veremeyip umursamadık. Şimdi... Şimdi dedikleri daha anlamlı geliyor."
Taehyung kızarmış gözlerini ellerinden çekip annesinin tam gözlerinin içine dikti. Satın alınmış olması ve ya diğer hiçbir şey umrunda değildi. Tek aklından geçen Yoongi'ye bunu yapanın o adam olduğuydu.
"Merak etme anne. O adam, o adam yaşattıklarını bedelleriyle ödeyecek. Ve Yoongi'min üzerine yemin ederim ki, sen ve babamın ayaklarına çöküp af dileyecek.'
__________
ofofofof
ŞİMDİ OKUDUĞUN
stupid // taegi✔
Fanfiction~Tamamlandı "Başkalarının yanında soyunmak çok ayıp bir şeydir hyung." "Biz evliyiz aptal!" #1 - taegi