"Günaydın, Bay Byun!" Sekreteri, arkasında elindeki dosyayla birlikte Baekhyun'un peşinden koşarken o, kaşları çatık, tek eli cebinde odasına doğru hızlıca yürüyordu. Kısık sesle, "Günaydın." dedi ve zihnini boşaltarak kendini bugünün programını dinlemeye hazırladı.
Sekreteri dosyasına baktı, "Bugün sabahtan öğlene kadar yeni modellerden seçim yapmanız gerekiyor, öğleden sonraya sarkma ihtimaline karşı saat 13.00'daki toplantınızı 14.00'a erteledim efendim." Baekhyun sonunda masasına ulaştığında ceketini çıkardı, sekreterine dönerek, "Buna gerek kalacağını sanmıyorum ama iyi yapmışsın, akşamın planını öğlen arasında gelip anlat lütfen, çıkabilirsin." dedi.
Aklını toplayamıyordu. Dün arkadaşlarıyla dışarıda kafa dağıtmaya çıkmışlardı ve şu an çok yorgundu. Sandalyesine oturdu, masanın üstüne bırakılmış kahveyi alıp bir yudum aldı. Kahvenin sıcaklığı boğazından aşağı inerken, dün yaşananlar aklına süzülmeye başladı.
"Ayrılalım."
Bir senelik sevgilisinin onu öylece bırakmasıyla neye uğradığını şaşırmıştı. Kalbi kırılmıştı.
Onunla çıkmayı başında istememişti fakat karşısındaki onu o kadar çok seviyordu ki Baekhyun, onun sevgisinden etkilenmişti.
Gözlerinin dolmasıyla kahveyi masaya bıraktı, derin bir nefes alıp gözlerini kapattı. Kapının çalınmasıyla gözlerini tekrar açtı ve, "Gel," diye bağırdı.
Sekreteri, kafasını kapıdan sokarak, "Modeller geldi, patron. Geliyor musunuz bekleme odasına mı alalım?" dedi espirili bir şekilde.
Baekhyun, çalışanlarıyla hep arasını sıcak tutmuştu. Onlara bir patron olmaktan çok arkadaş, bazılarınaysa mentor olmaya çalışmıştı. Görünen o ki başarmıştı da, herkesçe seviliyor, saygı gösteriliyordu şirketinde.
"Geliyorum." dedi, "Siz toplantı odasına alın lütfen onları." Sekreteri başıyla onaylayarak kapıyı arkasından kapattı.
Baekhyun kafasını salladı kendi kendine. Özel hayatının iş hayatını etkilemesine daha önce hiç izin vermemişti, bundan sonra da izin vermeyecekti. Kendi kurduğu bu şirkette, kendi markasını oluşturmuştu. Ülkenin en önde gelen markalarından biri yapmıştı şirketini.
Hızla kalkıp gömleğini düzeltti. Kapıdan çıkıp ona selam veren herkese gülümseyerek toplantı odasının kapısına geldi. Kapıyı açıp, içerideki on iki yakışıklı erkeğe selam verdi. "Günaydın, arkadaşlar." Onlar da karşılık verdiklerinde Baekhyun beklemeden, "Hemen başlayalım isterseniz," dedi.
Gidip koltuğuna oturdu ve onlardan sıraya dizilmelerini istedi. Gözlerini kısarak onlara baktığında dördüncü sıradaki uzun çocukta oyalandı bir süre. Gözlerini açtı, çocuğun bedenini boydan boya süzdü. En son kafasına geldiğinde kıvırcık ve hafif uzun saçlarını gördü. İri gözleriyle yüzünde hafif bir gülümseme oluştu.
Anında yüzünden gülümsemesini sildi ve tekrar ciddileşerek diğerleriyle ilgilenmeye devam etti.
*
"Bay Byun, karar verebildiniz mi?" dedi sekreteri merakla. Modeller odadan çıkmış, Baekhyun, fotoğrafçı ve stilist olan Hyunjae'yle Baekhyun'ın sekreteri odada kalmışlar, modellerden birini seçmeye çalışıyorlardı. "Ya Baekhyun! Ben şu uzun olanı istiyorum, neydi adı?" diye ani bir hareketle sekretere döndü Hyunjae.
Sekreteri ve Hyunjae sürekli atışırlardı. Sekreter Minju gözlerini devirdi ve kısık sesle, "Park Chanyeol." cevabını verdi.
Baekhyun da yamuk bir gülüşle, "Hyunjae ne derse o." dedi. "Minju, diğerlerini gönderebilirsin. Çekimlere hemen yarın başlayalım. Park Chanyeol'a da söyle bugün çıkmasın şirketten, Hyunjae sen ilgilenirsin." diye göz kırptı Hyunjae'ye.
Hyunjae de mesajı alarak güldü. "Minju, beraber çıkalım istersen." dedi Hyunjae flörtöz bir şekilde. Minju tekrar göz devirdi, Hyunjae'yi beklemeden, "İzninizle, Bay Byun." diyerek dosyasını da alarak odadan çıktı.
"Ben bu kızı tavlayacağım, bak görürsün." dedi Hyunjae arkasından. Baekhyun onların bu haline gülerek kalemiyle oynamaya devam etti. Hyunjae ise ayağa kalkarak Baekhyun'ın omzunu pat patladı. "Hala o şerefsizi düşünüyorsan seni öldürürüm." dedi şakayla.
Baekhyun da gülerek kafasını salladı. Önce Hyunjae çıktı odadan, ondan beş dakika sonra da Baekhyun. Hyunjae'nin çalışma odasının, yani prova odasının önünden geçerken üstsüz, sırtı dönük çocuğu gördü. Çocuk, Baekhyun'ın tasarladığı tişörtlerden birini deniyordu anlaşılan.
Çocuk arkasını döndü ve Baekhyun kaslarıyla karşılaştı. İkisi göz göze geldiğinde bu sefer panikleyen Baekhyun, karşısındakine yamuk bir gülüş gösteren ise Chanyeol'dü.
Baekhyun hızla odasına gitti, sandalyesine oturdu ve camdan dışarı baktı. Derin bir nefes alıp verdikten sonra bilgisayarını açtı, arama motoruna aklındaki tek şeyi yazdı.
Karşısındaki fotoğraflardan etkilenmişti, CV'sinde yazılı olan şeylerden çok da farklı şeyler bulamamıştı ama açık konuşacaktı, çocuktan etkilenmişti.
Hala fotoğraflara bakarken ağzından tek fısıltı çıkabildi.
"Park Chanyeol."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
boss :: chanbaek
Fanfiction❝Benim tasarladığım gömlek, benim sevgilimin üzerinde; sevdim bunu.❞ 230818