16

3.1K 291 132
                                    

İyi okumalar

*

Chanyeol tüm işlerini bitirmiş, şirketten çıkmak için hazırlanırken Baekhyun'a haber vermek için onun odasına doğru giderken koridordaki bir odaya çekildiğini hissetti.

Birisi sıkıca kolundan tutarken onu tutan kişinin suratına çevirmişti şaşkınlıktan büyüyen gözlerini.

Minju, boş gözlerle karşısındaki arkadaşına bakarken konuştu: "Beni suçlamıştın, aynı şeyi yaptığını öğrendim." dediğinde Chanyeol'un gözleri bir anda öfkeden alev aldı. "Hyunjae bunu koşarak sana mı yetiştirdi yani?" diyip devam etti. "Ayrıca aynı şey olduğunu mu düşünüyorsun." dedi ve devam etti: "Sen benden böyle bir şeyi gizlerken hala en yakın arkadaşlardık. Normalde bu kadar büyütmeyeceğimi biliyorsun ama bu beni çok kırdı. En azından bir iki kez söz edebilirdik ben ondan hoşlanıyorum diye. Ama yok, önceki gün 'İstemiyorum onu!' diyip depresyona girmeler, sonraki gün bir öğreniyorum ki sevgilisiniz!"

Minju, ağzını hafif aralayıp konuşacakmış gibi nefes aldı ama tek kelime edemedi. Chanyeol da devam etti: "Ama ben Baekhyun'la olduğumda sen çok kötüydün, sana bir şey söyleyemezdim, kötüydün, benim yanında mutlu olmam olmazdı. Ayrıca zaten söylemeye niyetlendiğimde de artık arkadaşım değildin."

Son cümlesiyle Minju'nun gözleri iyice donuklaştı, tek gözünden bir yaş süzüldü. İkili bir süre sessiz kaldığında Chanyeol, odadan çıkmaya karar vermişti ama Minju konuşmaya başladı bu sefer: "Özür dilerim." dedi. Chanyeol'un kaşları çatıldı, "Bu kadar mı?" diye sordu. Minju, gözlerini sıkıca kapatıp kafasını hayır anlamında sallamaya başladı. Kafasını eğmişti. "Değil, ama Chanyeol ben seni çok özledim." dedi.

"Biliyorum yaptığım yanlıştı; sana en yakın arkadaşım, kardeşim dedim ama sakladım senden. Neresi doğru olabilir ki?" dediğinde hala başı eğikti. Chanyeol'un gözleri yumuşadı bir süre, ağzını açmadan bekledi Minju'yu. Minju kısa bir süre aklına bir şey gelmiş gibi gülüp konuştu: "Küçükken bir keresinde annenden saklanman gerektiğinde seni şikayet ettiğim için bu kadar kızmıştın bana. Şeker için söylemiştim ama sonra tekrar paylaşmıştık o şekerleri." dedi. "Bana o zamanlardan belliymiş güvenilmeyeceği gerçi." diye devam etti Minju.

Chanyeol, başını salladı hayır anlamında: "Küçüktük o zamanlar, ama bu farklı." dedi.

"Gerçekten çok üzgünüm ama değiştiremiyorum işte. Lütfen affet beni." dedi Minju başını sonunda kaldırıp Chanyeol'un yüzüne bakarken.

Chanyeol yumuşamıştı ama sesini çıkarmadı, Minju'yu yaşlı gözleriyle arkasında bırakarak kapıdan çıktı.

Bu küslüğün uzun sürmeyeceğini biliyordu Chanyeol. Ne kadar kırılmış olsa da kardeşi gibiydi Minju. Ama bu yine de Hyunjae'nin koşarak Minju'ya Baekhyun'la onu yetiştirmesini açıklamıyordu.

*

Chanyeol, evde oturmuş her şey hakkında düşünüyordu son yarım saattir. Baekhyun'ı, Minju'yu, Hyunjae'yi, mesleğini, tekrar Baekhyun'ı.

Zil çaldığında Chanyeol, kaşlarını çatıp zorla kalkarak kapıya doğru ilerlemeye başladı. Kapıyı açtığında karşısında gördüğü Sehun'la içi biraz rahatlamış, daha fazla dayanamadan ona sarılmıştı.

Bir süre sarıldıktan sonra beraber içeri girmişler, bir süre dertleşmişlerdi. Sehun, Chanyeol'e en uygun olduğunu düşündüğü tavsiylerini verdikten sonra kendilerini televizyona bağladıkları oyuna kaptırmışlardı.

Chanyeol, Sehun'un yanında kendini rahat hissediyordu. Minju'nun yanında da böyleydi, eskiden. Ama Minju bugün haklıydı, ona böyle küs kalamayacağım açıktı.

"Dışarı çıkalım," dedi Sehun oyun kolunu koltukta kenara bırakıp. "Çok sıkıldım." diye devam etti. Chanyeol de kafasını salladığında telefonunu elinle aldı. Cevapsız iki arama vardı, ikisi de Baekhyun'dandı.

İsmini gördüğünde istemsiz bir gülüş yayıldı Chanyeol'un yüzüne. Baekhyun'ın onun üzerindeki etkisi buydu işte.

Baekhyun, ona iyi geliyordu.

"Baekhyun'ı da çağırayım mı?" dedi Chanyeol. Sehun burun kıvırdı, "Yalnız kalacağım yani, üçüncü teker olmaya hazırım." dedi. gülerek. Chanyeol de güldüğünde cevapsız çağrının üzerine tıkladı. İki üç kez çaldıktan sonra Baekhyun, telefonu açtı, "Alo," dedi yumuşak bir sesle. "Baekhyun," dedi Chanyeol yüzündeki aptal gülümsemeyle. "Aradım seni, açmadın." dedi Baekhyun sorgular bir tonda. Chanyeol'un yüzündeki gülümseme büyürken, "Oyun oynuyordum, sessizde kalmış telefon sanırım." diyip devam etti: "Sehun'la dışarı çıkacağız, gelsene sen de işin yoksa."

Baekhyun biraz düşündükten sonra güldüğü belli olarak, "Sehun yalnız kalır ama," dedi. Chanyeol de güldüğünde, "İlgiyi böleriz üçe." dedi. Baekhyun bu sesfer sesli bir şekilde gülüp "Sen varken benim ilgim başka şeye mi gidecek, sanmam." dedi.

Bayılıyorum şu hallerine. diye düşündü Chanyeol.

Chanyeol'un yüzündeki gülüşü gören Sehun, daha fazla dahanamadan kusma taklidi yapıp konuştu, "Gidin başka yerde flörtleşin lan!"

Chanyeol'un dikkati Sehun'a kaydığında, Sehun'un söylediklerini duyan Baekhyun tekrar kahkaha attı, "Siz gidin, bana da konum atın." dedi.

Anlaşıp telefonu kapattıklarında Chanyeol, Sehun'a bakıp sarhoş bir gülümsemeyle, "Ben çok fena hoşlanıyorum ondan." dedi.

*

İkili caddede bir mekana oturup etrafı izlerken konuşmaya devam ediyordu. Mekanın kapısından giren sevgilisini gören Chanyeol, gözleriyle onu işaret etti Sehun'a. Baekhyun, masaya ulaştığında yalnız olmadığını fark etmişlerdi Sehun ve Chanyeol.

Baekhyun, Sehun'a selam verip Chanyeol'un omzuna kolunu atıp kısa bir göz kırpmayla selam verdiğinde Sehun'un tüm dikkati Baekhyun'ın yanında getirdiği çocuktaydı.

Çocuk da daha fazla beklemeden ikiliye kendini tanıtmıştı: "Selam, ben Luhan."

*

sehunuma üzüldüm dedim o niye sap kalıyormuş

kısa bölüm ama yine yeni bölümü çok geçmeden atacağım, seviliyorsunuz

boss :: chanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin