Elimi geri çekmemle Harry kendi eline sertçe vurdu ama bu onu etkilemiş gibi görünmüyordu. "Ben kazandım işte." dedim omuz silkip. "Kaybettiğini kabul edip gitseydin çoktan birer kahve içiyor olacaktık."
"Kalk hadi." dedim elinden tutup, üç dakikamı onunla oyun oynayıp iddialaşarak nasıl boşa harcadığımı düşünmeden edemiyordum. Kahveleri almak için kahve otomatının olduğu kata inerken Harry gülüyordu, anlaşılan sonunda pes etmem ona keyif vermişti.
"Biliyorsun, sadece yalnız gitmek istemedim çünkü seninle gitmek daha eğlenceli." dedi omuz silkerek. "Yoksa, bilirsin, senin için her şeyi yaparım."
"Bilmez miyim," dedim, merdivenlerden inerken omuzlarını tutup sıktığımda güldü. Birkaç kişi bize hala şaşkınlıkla bakarken ben de umursamamayı öğrenmiş gibiydim. Otomatın önünde sıraya girdiğimizde hala sohbet ediyorduk, sıra bize geldiğinde Harry iki bozukluğu attı ve birkaç saniye sonra elinde ikimiz için birer kahveyle bana döndü, tekrar yukarı çıkmak yerine bahçeye ilerledik ve Liam, Louis, Niall'ın oturduğu, Zayn'in yanlarında dikildiği banka ilerlemeye başladık. Yaklaştıkça onun sesi kulağıma doluyordu.
"Lütfen onunla konuşmama izin verin, bu kadar yıl süren dostluğumuz için bunu yapın."
Niall bizi görünce kararlı bir şekilde konuştu. "Hayır, Zayn, uzaklaş buradan."
Kaşlarım çatık bir şekilde banka yaklaştığımda Zayn çoktan yürümeye başlamıştı. "Onun derdi ne?" dedim sessizce. Harry tepemde durup güneşi önlediğinde gülümsedim ve kahvemden bir yudum aldım.
"Zırvalıyor, işte." dedi Louis. "Aldırmayın."
Okuldan sonra evime geri döndük çünkü Harry ailesiyle yaşadığı için bu bize bazı sorunlar yaratabiliyordu.
Üzerimdeki gömleği çıkarıp çantamı bir kenara fırlattım, acilen tuvalete gitmem gerekiyordu, eve girerken çıkarmayı ihmal ettiğim ayakkabılarımı merdivenlerin önünde çıkarıp bıraktığımda Harry'nin güldüğünü duydum ama aldırmadan yukarı koştum. Tuvaletten çıktıktan sonra odama girdim ve üzerimdekileri çıkarmaya başladım, otururken rahat olmak adına gri bir şortu bacaklarımdan geçirdim ve üzerimdeki askılının öylece durmasına izin verdim. Aşağı geri indiğimde Harry mutfaktaydı ve dolapları kurcalıyordu. "Hey," dedim yanına giderken. "ne arıyorsun?"
"Çerezler burada değil miydi?" diye sordu orta çekmeceyi açıp, ama oradaki kavanozları üst dolaplara yerleştirdiğimi hatırladım.
"Artık burada." dedim, dolap kapaklarını açarken.
"Ah." dedi. "Oraya baktım ama görmemiştim."
Gülerek içeri ilerledim. Koltuğa yayılıp televizyonu açarken mutfaktan gelen tıkırtıları duymazdan geldim, ayağa kalkıp filmleri karıştırmaya başladım ve bir tanesini seçip taktıktan sonra kumandayı elime alıp tekrar oturdum. Harry iki büyük kaseyle yanıma geldi, oturdu ve yanımda duran kumandayı alıp başlat tuşuna bastı.
Bir romantik komedi filmi başlarken kaselerin birini sehpaya bıraktım, Harry'nin bacaklarının arasına girip sırtımı göğsüne yasladıktan sonra rahat olduğuma karar verdim ve onun gülücükleri arasında kucağıma bıraktığı çerezlerden alıp ağzıma götürdüm.
Filmin yarısında atıştırmalıklarımız bitmişti, doğrusu film izlemek de sıkıcı olmaya başlamıştı ve ben televizyona arkamı dönmekten çekinmemiştim. Boynuna öpücükler bıraktığımda Harry beni kendine daha çok çekti ve dudaklarımı öpmeye başladı. Artık film ikimizin de umurunda değildi.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Yüzümü kavradığında beni altına aldı, hala yavaşça öpmesi deli ediyor gibiydi bu yüzden elimi saçlarına daldırıp onu kendime bastırdım. Vücutlarımız o kadar yakındı ki kalp atışlarını hissedebiliyordum.
Hala üzerinde duran gömleğini çıkardım, ve tişörtünü de. Dövmeli bedeni gözlerimin önündeyken başka bir şeye bakamıyordum, aceleyle onu çektim ve üzerimden koltuğa düşmesini sağladım. Dudaklarını bir kez daha öptükten sonra ellerimi karnında gezdirerek pantolonuna doğru eğildim. Düğme ve fermuarını açtığımda dişlerini sıktığını görebiliyordum.
Pantolonu aşağı çekip üstünden çıkardım, ona tekrar yaklaştığımda o da üzerimdeki atleti çıkardı ve olanlar oldu işte.
Sonunda titreyerek üzerime yığıldığında güldüm. "Harold?" dedim ona, her zaman yapmadığım bir şekilde. "İyi misin?"
"Daha iyi olmamıştım." diye cevapladı nefes nefeseyken. Beni öpüp göğsüme yaslandığında bizi mükemmel bir uykunun beklediğini biliyordum.