salçalı sucuklu makarna.
Bu kokuyla uyanmayı beklemediğim aşikardı, çünkü her gün olan bir şey değildi?
Yatağımdan kalkıp merdivenleri dikkatle indim, mutfak yönünde ilerlerken midemde hala bir bulantı vardı. "Zayn?" diye seslendim ona doğru.
"Selam." dedi gülümseyerek. "Bir şeyler yemen iyi olur diye düşündüm, miden bomboş olmalı."
"Aslında biraz acıktım, evet." dedim. "Hem seninle de konuşmak istiyordum, belki yemek yerken konuşabiliriz."
"Tabii." dedi iki tabak çıkarıp. "Sen otur."
Küçük tencerede yaptığı makarnayı tabaklara doldurdu, fazla olanı önüme bıraktığında gülümsedim. Bu kadar düşünceli olması çok güzeldi. İki çatal alıp oturdu, birini bana uzattıktan sonra iştahla yemeye başladım. Gerçekten acıkmıştım.
Biraz yedikten sonra konuşmaya başladım. "Zayn, bana destek olacağını söylemiştin." dedim. "Hastanede, hatırlıyor musun?"
"Unutmadım ki." dedi çatalını bırakarak. "Söylediklerimin arkasındayım."
"Bana nasıl destek olacaksın?" diye sordum. Ben de çatalımı bıraktım, arkama yaslandığımda elimi karnımın üzerine yerleştirdim. "Biliyorsun, ikimiz de çok genciz ve bir aile kurmak istemeyeceğini biliyorum,"
"Hayır, hayır," dedi ayaklanıp yanıma gelirken, ardından önümde diz çöktü ve bacağımın üzerinde duran sol elimi avuçlarının arasına aldı. "ben kötü bir adam değilim Selena, ve seni seviyorum."
Yutkundum. Peki ben buna hazır mıydım?
"Sen ne istersen yapmaya hazırım, istersen şimdi her şeyini toparla ve benimle kal, çünkü bu süreçte seni yalnız bırakmayacağım."
Ellerinin arasındaki elimi çekip yüzüne yerleştirdiğimde, avcuma bir öpücük bıraktı. "Beni uzun süre görmedin, belki biraz yabancı bile olabilirim senin için."
Akmak üzere olan gözyaşlarımın habercisi olarak burnumu çektim. "Ama sen öyle tanıdık, öyle bilindik bir yer gibisin, bende neler ifade ettiğini anlatsam bile inanmazsın."
Güldü. "Selena, evlen benimle." dediğinde yüzümdeki tebessüm yerini donuk bir ifadeye bıraktı. Elim açılan ağzımın üstünü örterken o da oldukça ciddi görünüyordu. "Bunu şu anda sormam çok salakça sanırım ama,"
"Zayn." diyebildim sadece. "Ben..."
"Hemen cevaplamak zorunda değilsin." dedi. "Hala bebeği istediğine de karar vermedin zaten, ama eğer onu istiyorsan birlikte bir aile olmamıza izin ver, masum bir bebeğin doğduğu andan itibaren ebeveynlerini ayrı görmesi..."
Kurduğu hayaller uzaklara dalmama sebep oldu. Bebek. Annesi ben olacaktım ve babası Zayn. Onunla aynı evde yaşamak? Hem, daha bu yıl liseyi bitirmiştik, kabul, üniversite hayallerim yoktu ama bütün gün evde çocuk bakan bir anne olmak ister miydim?
Acaba bebeğimiz kız mı olurdu yoksa bir erkek mi? Sahi, onu kız ya da erkek olmasına aldırmadan severdim, şimdi bile seviyordum ya! Varlığına alışmıştım, elimi karnıma yerleştirdiğim her anda daha güçlü hissediyordum kendimi, bu çok güzel bir şey değil miydi?
Peki kime benzerdi? Ben de beyaz olmadığımdan, büyük ihtimalle dünyalar tatlısı esmer bir bebek olurdu. Bir an küçüklüğü geldi aklıma, ellerinin ve ayaklarının. Belki biraz tombul ve sevimli mi sevimli bir şey olurdu.
Gözlerimin önünde beliren aile tablosu dudaklarıma bir tebessüm oturmasına sebep oldu. "Selena?" dedi Zayn. "Sen iyi misin?"
Diz kapaklarının üzerinde yükselip elini yüzüme koyduğunda "Evet." dedim. "Evet iyiyim, ve evet, bu bebeğin bir ailesi olmalı."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Back To You / Harlena
Short Story"Yakılıp gidenler için üzülme, seninle yeni anılar yaratacağız." Dusk Till Dawn kitabının devamıdır. ✌