1.2

556 28 6
                                    

2 hafta sonra

"Yakala beni!" diye bağırdım merdivenlerden koşarak inerken. "Yakalarsan kahveler benden!"

Harry arkamdan hızlıca koşarken merdivenleri tamamladım ve bahçeye doğru ilerlemeye devam ettim. Çocukların yanına gidip banka nefes nefese oturduğumda o pes etmiş bir şekilde yanımıza yürüyordu, gözlerimle binayı işaret ederek kahve almasını söylediğimde geri döndü ve iki dakika içinde bize ulaştı.

"Dostum, nasıl ona yetişemedin?" diye sordu Louis, yüzünde her zamanki hayattan bezmiş bakışları vardı.

"Anlamadım bile." dedi Harry. "Öyle hızlı koştu ki- bir an nefes alamadım yetişmeye çalışırken."

"Herkes bir Selly olamaz, ha?" dedi Liam yanağımdan makas alarak.

Niall güldü ve konuştu. "Selly olmak sanatı." dedi önce. "Selena olunmaz, Selena doğulur."

Gülerek omzuna vurduğumda o kadar neşeli bir gün geçiriyordum ki, keyfimi hiçbir şeyin kaçıramayacağından emindim, önümden geçen Ashley ve Daisy'nin attığı bakışlar bile.

Harry o anda yüzünü saçlarımın arasına gömmüş olduğu için onları görmemişti, bu da benim işime geliyordu çünkü o ve Daisy konusunda hala biraz huzursuzdum.

Öğle arasında olduğumuzdan rahatça oturup sohbet ettik, geriye kalan üç dersin berbat öğretmenlerine küfürler yağdırdık ve Louis otuz dakika boyunca ağzında tuttuğu kürdanı çiğnemekten başka hiçbir şey yapmadı ama çok güzel vakit geçirmiştim.

Ders ziliyle beraber sınıflara dönerken önce Lou'yu Zayn'le olmaya mecbur kaldığı sınıfına bıraktık, bu sırada içeride uyuyan Zayn'i de gördüm ama oralı olmamakta kararlıydım.

Ardından Liam, Niall, Harry ve ben bir üst kattaki sınıfımıza yürüdük. Derse gireceğim için gerçekten hiç heyecanlı değildim, hatta uyumayı planlıyordum.

Dediğimi de yaptım, hatta biraz dinlenmek iyi bile gelmişti. Sözel derslerin birçoğu beni uykuya itiyordu, ne tesadüf ki, sayısal dersler için de aynısı geçerliydi.

Zil çaldığında çocuklar hala uyuyordu bu yüzden ben de kendime yiyecek bir şeyler almak için kantine yalnız başıma inmeye karar verdim. En yakın merdivene yürürken birden kolumu tutup beni merdivenin köşesindeki boşluğa sürükleyen kişinin kim olduğunu tahmin edebiliyordum. Yanılmamıştım da.

"Selena." dedi Zayn. "Bak beni dinlemek zorundasın, sana oyun oynuyorlar."

"Sen ne saçmalıyorsun?" diyerek kendimi kurtardım. "Bana oyun oynayan sendin."

"Selena, hiçbir şey bilmiyorsun." dedi ısrarla başını iki yana sallayarak. "O sabah Harry çocuklarla beraber sana geldi ve kapıyı ben açtım, bir de dayak yedim çünkü seninle birlikte olmuştum."

"Yalan söylüyorsun." dedim kollarımı göğsümde birleştirerek.

"Yalan söylemiyorum." dedi. "Eğer seni bırakmazsam beni öldüreceklerdi, boğazımda bir bıçakla yukarı kadar çıktım ve aceleyle evi terk ettik, hep birlikte, inanmıyorsan bunlara bak."

Telefonundaki bir konuşmayı bana gösterdiğinde sohbetin Harry'le olduğunu gördüm. Bahsettiği gibiydi, Zayn hesap soruyor Harry'se tehdit etmekten başka hiçbir şey yapmıyordu. "Sana hissettiklerim gerçek, lütfen inan bana." dedi. Yüzümü kavrayıp alnını benimkine yasladığında bir damla gözyaşım aktı, yüzümü buruşturdum. "Bunların gerçek olduğunu biliyorsun, sadece emin olmak için kalbinin sesini dinle. Hepsi buna dahil ve bu yüzden seninle konuşmamı engellemek için deli gibi uğraşıyorlar, farkında değil misin?"

"Bunlar gerçek değil." dedim ondan ayrılırken. "Sana daha fazla inanmayacağım, Zayn."

Back To You / HarlenaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin