Beynimde bir haftadır dönüp duran düşünceler beni çocuklardan ve Harry'den uzaklaştırmıştı. Onlara eskisi gibi bakamıyordum, hem, nasıl yapardım ki?
Not tutmaya devam ederken kolumu öpen Harry'den kendimi çektim. Derse odaklanmış olduğumu anlamış olacak ki kafasını sıraya tekrar koydu. Bütün bir yıl uyuyarak nasıl sınıfı geçebiliyordu?
Zil çaldığında son bir haftadır yaptığım gibi kitaplarımı aceleyle topladım ve telefonumu alıp bahçeye indim. Okula geldiğimden beri belli insanlarla takıldığım için onlar dışında arkadaşım yoktu ve bu yüzden yalnız kalıyordum, o anda keşke bir kız arkadaşım olsa ve onunla sohbet edip dertleşsem diye düşündüm ama birden gökyüzünden düşecek değildi ya?
Telefonumu elime alıp bakınmaya başladım ama yapacak hiçbir şeyim yoktu. Instagram'ı inceledim, oyun oynadım ve magazin haberlerine bakarken sınıfıma geri dönmeye başladığımda Louis'le karşılaştım. "Hey." dedi telefonumu elimden alıp ona bakmamı sağlarken. Yüzünde her zamankinin aksine bir tebessüm vardı.
Telefonumu geri alıp zoraki bir gülümsemeyle yürümeye devam ettim. "Neyin var?" diye sordu peşimden gelirken.
"Hiç." diye bir yalan söyledim. "Sadece yorgunum."
"Yorgun görünmüyorsun, Selena." dedi. "Yorgun görünseydin anlayabilecek kadar tanıyorum seni."
"Ee?" dedim. "Ne olmuş?"
"Yalan söylediğini de anlayacak kadar iyi tanıyorum ayrıca, bilirsin?"
"Bu yalan söylediğim anlamına gelmez." dedim.
"Hayır gelir."
"Louis, git başımdan."
Elimi başımın etrafında sallayarak sınıfıma ilerlediğimde Liam ve Niall kapıdaydı, Lou hala peşimden geliyordu. "Neredeydin?" dedi Liam.
"Hiçbir yerde." dedim.
"Selena, Harry korktu ve seni merak etti." dedi Niall. "Az önce bahçeye seni aramak için indi."
"O halde bütün dersi uyuyarak geçirmeseydi ve benim yanımda olsaydı." dedim. "Nasıl fikir, ha?"
"Senin neyin var?" diye sordu Liam. "Bir haftadır saçmalıyorsun."
"Hiçbir şeyim yok." dedim. "Gayet iyiyim, bilirsin, her zamanki Selena."
"Her zamanki Selena sıcakkanlı, sevecen ve iyi kalpli, böyle değil." dedi Niall. Az sonra yılın son yazılısına girecek birisine göre fazla gergindim.
"Bunu sonra konuşalım, olur mu?" dedim. "Bugün sınavlar bitiyor ve sanırım sonrasında rahatlarım."
"Öyle olsun." dedi Liam, içeri girdiğimde. Harry'nin her zaman oturduğu kenara geçip duvara yaslandıktan sonra kulaklığımı çıkarıp telefonuma taktım ve rastgele bir müzik dinlemeye başladım. Gözlerimi kapattığımda birden kulaklıklarım kulağımdan çekildi, bu hiç de hoşuma gitmiyordu.
"Selena, neredeydin?" diye sordu Harry. "Seni göremeyince telaşlandık."
"Sadece bahçeye çıktım." dedim omuz silkip. "Neden abartıyorsunuz?"
Bana sarıldı. "Gözümü açtığımda ilk karşılaştığım şeyin sen olmasına son derece alıştım da ondan." dedi sessizce. Gözlerim doldu, ondan uzak kalamıyordum işte.
Kollarımı boynuna sardım ve konuştum. "Bir dahakine dikkat ederim."
"Bu akşam bize yemeğe geliyorsun, unutma olur mu?"
Başımdan aşağı kaynar kazanlar döküldü çünkü Harry'nin annesi beni pek sevmezdi ve sadece kız kardeşiyle iyiydim. Babası annesiyle artık birlikte değildi ama bir-iki kez yediğimiz yemeklerde benimle tanışmak için bize eşlik etmişti.
Umarım bu akşam da olurdu çünkü annesine yaranmak ve onun için Harry'nin yanına yakışmak bir hayli zordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Back To You / Harlena
Short Story"Yakılıp gidenler için üzülme, seninle yeni anılar yaratacağız." Dusk Till Dawn kitabının devamıdır. ✌