I Found You

829 105 19
                                    

Siyah saçlı çocuk evine doğru adımlarken, bir yandan da JHope'un kafasındaki şapkayı düzeltiyordu. Eğer hakkında kaçak haberi verildiyse anında yakalanmaları büyük bir olasılıktı. Bu yüzden onu kamufle etmenin iyi bir yol olduğunu düşünmüştü.

Bir süre, insana huzur veren yağmur damlalarının arasında yürümeye devam ettiler. Daha sonra ise, tanıdık apartman onları karşıladı. Jimin vakit kaybetmeden JHope'u kolundan tutarak yönlendirirken etraf fazlasıyla sessizdi.

''Burası neresi?'' diye sordu JHope.

Jimin, apartmana girdikten hemen sonra asansörün kapısını açıp kızıl saçlıyı içeri doğru itti. Sorduğu soruya cevap vermemişti çünkü az sonra anlayacaktı. Zaten huzursuz hissediyordu. Hastane, ev adresini almıştı ve JHope ile görünen son kişi olduğu için kapısına dayanacak olmaları düşüncesi pek de hoş değildi.

Asansörün kata geldiklerini belirten sesiyle ikisi de hızlıca asansörden indi. Jimin evinin kapısına doğru JHope'u sürüklerken, kızıl saçlı aynı yolda olduğu gibi sessizdi. Ancak bu sessizlik uzun sürmedi.

''Bize kim yardım etti?'' JHope kapıyı açtıktan sonra içeri giren Jimin'in peşinden giderken içinde tuttuğu soruyu sormuştu.

Jimin kafasını çevirip kızıl saçlıya baktı ve oturma odasındaki koltuğa oturdu. Açıkçası, onlara birinin yardım ettiğini söylememişti ama oradan bu kadar kolay çıkmak da akıl kârı değildi yani. Doğal olarak birinin hatta birilerinin yardımını almış olmalıydı.

''Arkadaşım güvenlik görevlisi olarak orada çalışıyor. Ondan kameraları bir süreliğine etkisiz hale getirmesini istedim. Daha sonra bahçedeki kişiler içinse, o kısım kolay olmadı. 2 gün bunun için uğraştım. Hastanede yakaladığım küçük bir açığı toplantı konusu yaptım ve gardiyanları da, hastaların odalarından çıktığını ve kaçmaya çalıştıklarını söyleyerek bahçeden uzaklaştırdım.'' demişti yaptığı şeye inanmıyormuş gibi. JHope için bunlara katlanması çılgınlıktan başka bir kelime ile açıklanamazdı. Nasıl olmuştu da, bu yeni tanıdığı ve zihin sorunları damgasıyla hastaneye kapatılan çocuğu kaçırmıştı?

''Bizi bulmaları uzun sürmez. Bundan sonrasında ne yapacağımı bilmiyorum. İlerisini hesaplamadım.''

JHope, siyah saçlının söylediklerinden sonra gülümsemişti. Yavaşça yanına oturdu ve elini kendi elleri arasına aldı. Bununla beraber Jimin'in bakışları ona dönerken dudaklarını araladı JHope.

''Korkma. Bizi aramayacaklar bile.'' Kendinden emin çıkan sesiyle tekrar gülümsemesini yeniledi. Aralarında kalan mesafeyi çabucak kapatıp Jimin'e iyice yaklaştı. Gözleri parlıyordu. Bu parıldama nasıl tanımlanırdı, nasıl kelimelere dökülürdü bilinmezdi. Birazcık haylaz, birazcık tehlike ve fazlasıyla güven vardı koyu kahve gözlerde. İnsanın içini ısıtıyordu ama bir süre sonra da aldırmadan o bedeni tamamen yakabiliyordu.

''Ne demek istiyorsun?'' Jimin, yanağına hafif bir öpücük konduran çocuk kendisine yaklaşırken şüpheyle baktı. Kızıl saçlı ise Jimin'in yanağına belli aralıklarla öpücük kondurmaya devam ediyordu. Bu durum oldukça tuhaftı.

Jimin, JHope'un kazağının yakasını tuttu hızla. Ancak bununla beraber Jimin koltuğa sırt üstü düşmüş ve JHope da üzerine yaslanmıştı. Ne olduğunu anlayamayan siyah saçlı elini JHope'un göğsüne bastırıp daha fazla yakınlaşmasını önlemek istedi.

''O hastane bizi tedavi etmiyordu, Jimin. Onlar illegal işler yapıyorlardı. Hastalar günden güne işkenceye maruz kalarak intihar ediyordu ve hastane, o bedenlerle yasalara aykırı deneyler gerçekleştiriyordu. Bunu hastanedeki herkes biliyor; sen hariç.'' Sonra Jimin'in üstünden kalktı ve elini tutup Jimin'i de geri oturur pozisyona getirdi. Siyah saçlı duyduğu gerçeklerle şok olurken, JHope anlatmaya devam etti. ''O hastaneden kaçan çok az kişi vardır ancak kaçsalar dahi hastane bir daha onları aramaz. Çünkü yaptıkları işlerin ne denli kötü olduğunu kaçan kişiler anlatsa bile, hastane böyle bir hastaları olmadığını belgelerle ispatlıyor. İşte bu yüzden de hemşireler asla bu hastanede 2 aydan fazla kalmayıp hemen istifa etmekte. Sen sadece çok salaktın ve seni kullanabilecekleri bir alet gibi gördüler.''

''D-dur bir dakika. Sen ne anlatıyorsun böyle? Bunları bilmen imkansız; sizi odadan dışarı bile çıkartmıyorlar doğru düzgün.'' dedi genç hemşire. Ortada dönen bazı şeyler olduğunu sezebiliyordu. JHope'un anlattıkları şu anda çok mantıksız gibiydi ona göre. Kızıl saçlı hastanedeki haline göre daha düzgün konuşuyordu. O farklı JHope gitmişti sanki.

''Seni neden hemen işe aldılar sanıyorsun Jimin? Sabıka kaydın yok, taze kansın ve alınma ama baya da saf birine benziyorsun. Seni böylece kullanmak çok kolay geldi onlara.''

Jimin, JHope hala konuşurken neyin içine düştüğünü ve daha önce neden fark edemediğini sorguluyordu. Gerçekten JHope'un dediği gibi saf biri miydi? Bu yüzden mi müdür onun hastaneden ayrılmasını istiyordu? Her şey bir rüya olmalıydı. Yani, Jimin genç olabilirdi ama salak olduğunu düşünmüyordu. Gayet zeki biri olduğunu defalarca kanıtlamıştı.

Fakat şimdi JHope'un söyledikleri aklını karıştırmaktan başka bir işe yaramıyordu. JHope şu anda farklıydı. Normalde kendisiyle böyle konuşmazdı. Hastaneden çıktıktan sonra bir anda kişiliği değişmiş gibiydi. Farklı bir kişilik adeta...

''Hoseok?''

İsmi dudaklarından döküldüğünde, kızıl saçlının gamzeleri belirdi. İşte bu, farklı bir gülüştü işte.

''Evet, beni mi çağırmıştın?''

××××××××××××××××××

Yarın bölüm atacağım dedim ama 2 hafta sonra attım. Neden acaba, hiç bilmiyorumxd

Aslında, gerçeği söylemek gerekirse çok üşendim ve bu hikayeyi yazacak modu bir türlü bulamadım. Bu hikayeyi yazarken hafif bir sakinliğe ihtiyacım oluyor ve ben çok troll bir insan olduğum için bir türlü yazamıyorum :(

Her neyse welcome back to Hoseok oppa

Her neyse welcome back to Hoseok oppa ❤

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Escape Moon × JiHopeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin