Be Your Moon (Our Last Death and Peace)

641 54 52
                                    

'Günler geçti...' 

Düşündüğü tek şey buydu gri saçlının. Güneş ışıkları üzerine vururken, bir elini güneşe doğru siper etti ve gözlerini kıstı. Hava sıcak değildi, aksine ılıktı ve hafif bir rüzgar saçlarını savurup duruyordu. Ancak güneş sürekli parıldıyor ve gözlerini ağrıtmaya devam ediyordu. 

Üzerine uzanmış olduğu çimlerin o kokusu burnuna dolarken, derin bir nefes aldı. Tek başına, yapayalnızdı. Onun, saniyelerini adayacağı kimse kalmamıştı yanında. Hissettiği şey yalnızlıktı ve hayatı boyunca ilk defa böyle bir boşluğa düşmüştü. 

'Başladığım yerdeyim.'

Yavaşça uzandığı yerden kalktı, üzerini düzeltti ve içeri girdi. 

Fakat eve girdiği anda, aniden bütün ev karanlığa boğulmuş ve hapishanelerin kapılarının kapandığı zaman çıkardığı ses gibi bir ses evde yankılanmıştı. Jimin biri tarafından geriye doğru çekildi ve sırtı duvara çarptı. 

Ağzından acı dolu bir haykırış yükselmişti, genç hemşirenin. Ne yapacağını bilemez bir şekilde bağırmaya çalıştı ancak sesi çıkmamıştı. Ellerini boğazına götürdü ve kendi kontrolü dışında boğazını sıkmaya başladı. Bir kukla gibi yönetiliyordu ve kendi öz iradesi yoktu. Dakikalar boyunca bedenine işkence etti.

''Ay'ım...''

Kendisine ait olmayan bu ses kulaklarına ulaştığında, elleri boğazını sıkmayı bıraktı, Jimin nefes nefese yere yığıldı. Öksürükleri onu delirtiyordu. Sonu gelmeyen bir öksürük krizine yakalandı ve ne kadar çırpınırsa çırpınsın kendini durduramıyordu. En sonunda az da nefes alabilmeye başladığında ise gözleri kapandı. 

                                                                         ××××××××××××××××××

Her şeyin bir sonu vardır. Hayatımızın da bir sonu olduğunu bilmemize rağmen, neden başkalarına sonsuza kadar beraber kalacağımız sözünü veririz ki? Ruhlarımız öbür dünyada da mı birleşecek diye düşünürüz; yoksa o an dudaklarımızdan dökülen sözler kalbimizden gelmediği için öylesine ortaya savurur muyuz? 

Huzur bulmayı umut etmek de 'hep beraber kalacağız' demek gibi boşa bir çabadır. Hiçbir zaman kalbimizi, aklımızı, ruhumuzu rahatlatacak bir huzur bulamayacağız. Benliğimizde her zaman bir boşluk kalacak ve biz bunu doldurma bahanesine huzur diyeceğiz. 

Genç hemşire gözlerini açtığında elleri, ağzı, bacakları bağlı bir şekilde bembeyaz duvarla karşılaştı. Olduğu durumu kavramıştı ve kalbi hızlı hızlı atıyordu. Az önce çok gerçekçi gelen kabusu gerçek değildi ama onda yarattığı etki gerçekti işte. Yine korku, yine yalnızlık hissediyordu. Ayrıca bunların arasına acı da eklenmişti. 

Kollarından akan bir sıvı onu rahatsız ettiğinde kafasını aşağı indirerek kollarına baktı ve her ikisinden de kan aktığını anladı. Kanın kıpkırmızı rengi Jimin'in midesini bulandırmıştı. Hemşire olmasına rağmen, her gün kan görmesine rağmen kendi kanından tiksinmişti. 

Artık bu durumuna ağlayacak gözyaşı da kalmadığı için sadece yerinde öylece durup mutlu olduğu, huzurlu olduğunu hissettiği anları düşünmeye çalıştı. Ailesiyle beraber oynadığı oyunlar geldi aklına ve daha sonra Hoseok'a sarıldığını hayal etti. 

Nedense, ikisi de kendisini mutlu etmemiş aksine kusmak istemesine neden olmuştu. Ailesi bir canavardı ve Hoseok'u da bu hale getirmişlerdi. Nedeni apaçık belli olmasına rağmen Jimin her şeyi inkar etmeye çalışıyordu ancak başaramıyordu. 

Escape Moon × JiHopeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin