I Know It's Over

693 78 19
                                    

Yine soğuk bir kış akşamında, gri saçlı hemşire işten erken çıkmanın sevinciyle hastaneden güle oynaya ayrılmıştı. Kendini mükemmel hissettiği söylenemezdi ancak işten çıkmak onu biraz olsun rahatlatmıştı. Mezun olduğu ilk zamanları hatırlıyordu da, ne büyük heyecanla giderdi işe. Yeni mezun olmasını umursamadan işe almışlardı tabi ki de işini sevecekti.

Fakat bu durum Hoseok'u tanıdıktan sonra değişmişti. Aslında, Jimin'in hayatındaki her şey Hoseok'tan sonra büyük bir hızla değişmişti. Turuncu saçlı açık bir şekilde Jimin'in bütün düzenini bozmuş ve onu bırakıp gitmişti.

Jimin onu seviyor muydu; bilmiyordu. Hoseok besbelli bir hastaydı ama Jimin ile olduğu son günlerde oldukça normal gözüküyordu. Elbette yaşadığı ani ruhsal değişimleri de göz önüne almak lazımdı ama Hoseok o son günlerde Jimin'e farklı görünmüştü.

Bay Kim ile karşılaştığı zamandan beri elinde olmadan Hoseok'u düşünüyordu gri saçlı. Neler yapıyordu mesela. Gidecek yeri olduğunu söylemişti. Gerçekten de gidecek yeri var mıydı? Ya da hiç aklına düşüyor muydu?

Bunun gibi sorular olur olmadık zamanlarda zihnine bir yılan gibi sinsice sokuluyor ve ona o anda yaptığı her şeyi unutturuyordu. Hatta bugün neredeyse bir hastanın kolunu yanlışlıkla delecek kadar kafası uçmuştu.

Gri saçlı caddede karşıdan karşıya geçmek üzere beklemeye başladı. Onun gibi birçok insan işlerinden çıkmış, evlerine gitmek üzere ışıkların yanmasını bekliyordu. Hava kış ayına göre fazlasıyla soğuktu, öyle ki insanın içini titretiyordu ancak nefes alındığında o temiz hava huzur vericiydi.

Sonunda araçlar için kırmızı ışık yandı ve bütün herkes hareketlendi. Karşıdan gelen büyük bir insan topluluğu vardı. Herkes yer değiştiriyordu.

Fakat o kalabalığın içinde gri saçlının dikkatini çeken tek bir beden olmuştu. Turuncu saçlı biri karşıdan ona doğru geliyordu. Jimin doğru görüp görmediğini anlamak için gözlerini kıstı ve adımları yavaşladı.

Turuncu saçlının adımları Jimin'in aksine hızlıydı. Yüzünde hiçbir mimik yoktu ve tek amacı karşıdan karşıya geçmek gibi görünüyordu. Jimin'in yanından rüzgar gibi esti, geçti.

''Hoseok...'' diye fısıldadı genç hemşire. Yolun ortasında duruyordu şimdi. Herkes çoktan yoldan çekilmiş, araçlar için yeşil ışık yanmıştı.

Birkaç araba yolun ortasında duran gri saçlı için korna çaldı. Jimin bu sayede neler olduğunu kavramış ve hızlıca kaldırıma çıkmıştı. İnsanlar ona tuhaf tuhaf bakıyorlar ve yadırgıyorlardı.

''Hoseok!'' diye bağırdı bu sefer genç hemşire.

Turuncu saçlı beden çoktan oradan uzaklaşmıştı. Jimin onun Hoseok olduğundan emindi. Her ne kadar onunla göz teması kuramasa da keskin yüz hatlarından o olduğunu anlamıştı.

Bunun farkındalığıyla içinde uzun zamandır sönen ateşler tekrar alevlendi. Gri saçlı iki eliyle başını sardı ve saçlarını çekiştirdi. Aklı ona bir oyun oynuyor olmalıydı. 2 yıldır görmediği o yüz şimdi bir anda beliremezdi. Kocaman bir kalabalığın arasında onu eliyle koymuş gibi bulamazdı. Bu adil değildi.

Onun yanından bir yabancı gibi geçip gidemezdi. Jimin buna katlanamazdı.

Bu yüzdendir ki, arabaların geçmesini umursamadan koşarak yola atlamıştı. Onun Hoseok olduğunu teyit etmeliydi yoksa içindeki pişmanlık uyumasına izin vermezdi.

Arabalar Jimin'e kornalar çaldı hatta bazıları pencerelerini açıp Jimin'e hakaret dahi ettiler ama hepsi yola atlayan bu çocuk yüzünden durmak zorunda kalmışlardı. Jimin koşmayı bırakmadan karşıya geçti ve dümdüz ilerledi.

Turuncu saçlar yavaş yavaş bakış açısına giriyordu. Sadece biraz daha koşması lazımdı.

''Hoseok! Jung Hoseok!'' diye bağırdı gri saçlı nefeslerinin arasında. Turuncu saçlı hala onu duymamış gibi görünüyordu. Bu yüzden tekrar bağırdı Jimin. ''JHope! JHope-sshi!''

Jimin turuncu saçlara iyice yaklaştığında nefesi tükenmek üzereydi. Aradaki mesafeyi kapatmak için deli gibi koşmuştu.

Turuncu saçlara çok yaklaştığında ise hiç tereddüt etmeden ceketinden yakaladı onu ve kendine doğru çevirdi.

''Hoseo-''

Ancak kelimesini tamamlayamadan büyük bir hayalkırıklığına uğramıştı gri saçlı. O kişi Hoseok değildi.

''Pardon, sizi tanıyor muyum?''

Turuncu saçlı kişi sorgularcasına Jimin'e baktığında, Jimin yıkıldığını hissediyordu. Nefes nefese kalmıştı, bu soğuk havada bir salak gibi koşmuş ve bu turuncu saçlının Hoseok olduğunu düşünmüştü.

Ne kadar da salaktı öyle. Bu kişi tabi ki de Hoseok olamazdı!

''H-hayır, tanışmıyoruz. Birine benzettim. Özür dilerim. Çok özür dilerim.''

Turuncu saçlı kişi bir süre daha Jimin'in hayalkırıklığına uğramış yüzüne baktı ve daha sonra önüne dönerek yoluna devam etti.

Jimin ise bir kez daha ne kadar aptal olduğunu anlıyordu.

Hoseok bir daha geri dönmeyecekti.

××××××××

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Escape Moon × JiHopeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin