Boğzıma temas eden metal parçasını görmesiyle Arda'nın gözleri faltaşına döndü. Bana doğru panikle bir adım atınca Meriç celallendi. "Olduğun yerden milim oynarsan Deniz cennet'in dibini boylar!". Tanrım! Ben ne tür bir psikopatla dost olmuştum böyle ?! Arda arkaya doğru bir adım attı ve bize sırtını döndü. Kapıya uzandığında gideceği düşüncesi mideme öyle bir sancı soktu ki o an boğazımda duran bıçağın bile bir önemi kalmamıştı. O gidecekti. Tabii ya ne beklemiştim ki ? Benim beyaz atlı prensim olup beni kötülerin elinden kurtaracağını mı ? Hah... Yanılmıştım... Her zamanki gibi. Arda'yı karnımda artan ağrıyla birlikte izlerken içimi saran hüznün tarifi yoktu. Kapı kolunu tam kavradığı sırada hızla kapıyı çarptı ve bize döndü. Bu hareketi beni sevinçten havalara uçururken gözlerimden akan yaşlar yerini mutluluğa bıraktı. Her ne kadar inkar etmek istesem de o piç kurusundan hoşlanıyorum. Ve eğer o yanımdaysa güçsüz olmam için bir sebep yok. "Meriç belanı sikerim ! BIrak Deniz'i hem de hemen. Eğer birazcık adamsan onu bırak da dikil karşıma ! Seni şerefsiz orospu çocuğu !" Arda'yı daha önce sinirli görmüştüm. Gözlerinin karardığını, delice şeylere kalkıştığını, türlü türlü haykırışlarla bağırdığını... Fakat bu. Bu başkaydı. Gözleri kızgınlıktan kan çanağı gibi olmuş bağırdığından ötürü boğazı da yer yer kızarmıştı. Gözleri, o masmavi okyanusları içine hapsetmiş olan gözleri saf bir öfke ve endişeyle parlıyordu. İnanamıyordum. Arda endişeliydi... Düşüncelere daldığımı fark edince odağımı Meriç'e çevirdim yavaş yavaş sırıtmaya başlasmış ve bu sırıtışı bir süre sonra tiksindirici bir kahkahaya dönüşmüştü. Bu Arda'nın daha da kara bulutlar altına girmesine sebep olurken gözyaşlarımın kesildiğini hissettim. Görüşümdeki hafif pus gittiğinde deli gibi etrafımı kolaçan etmeye başladım. Hemen dibimde duran televizyon kumanddasını gördüğümde Meriç'in dalgınlığından faydalanarak elime aldım. Yavaşça elimi arkaya kırıp kumandayı televizyona döndürdüm. Bir süre ses açma tuşuna bastıktan sonra yeterince yükseltmiş olduğumu umarak açma tuşuna bastım. Televizyon tüm sesiyle gürlemeye başladığında Meriç yerinden sıçrayarak arkasına döndü. Arda'yla göz göze geldiğimizde karanlık gözbebekleri umutla aydınlandı. Takip bile edemediğim bir hızda Meriç'in üstüne atladı. Tam elini benim boynumdan çekerken bıçak kan izlerini boynuma yerleştirmekten çekinmemişti. Hayatımda ilk defa tattığım bu acı boğazımı düğümlemişti. Çığlıklarım boşlukta salınırken nefes alabilmek için dudaklarımı araladım. Eve bir anda çöken sessizlik Arda'nın haykırışlarıyla bölündü. Gözlerim kararan dünyayı izlerken görüş açıma Meriç de girdi. Öylesine şaşkın ve korkmuş görünüyordu ki bir bıçağa bir bana bakıyordu. Gözlerimi Arda'ya kilitlediğimde etraf karanlıktı. Sadece onun okyanus rengi gözleri... Söylediği kelimeler anlamsız bulamaçlara dönerken gözlerim karanlığa alışmaya başlamıştı. Demek ki böyle olmalıydı.Sonum ve geleceğim...
AŞŞAĞI YUKARI NELER DÜŞÜNDÜĞÜNÜZÜ TAHMİN EDEBİLİRYORUM :D SİZCE NELER OLACAK ? AYNI ZAMANDA GECİKTİĞİ İÇİN ÖZÜR DİLERİM AMA ŞEHİR DIŞINDAYDIM VE İNTERNET ERİŞİMİM YOKTU :( NEYSE UMARIM BÖLÜMÜ BEĞENMİŞSİNİZDİR. GÖRÜŞMEK ÜZEREEE <3<3 <3<3<3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASABİ ŞİRİN
Novela JuvenilDeniz ailesinin işi nedeniyle kendi başına yaşamaya alışmış onu mutlu eden insanlar dışında diğerleriyle çok ilgilenmeyen bir kızdır... Fakat ufacık ve saçma bir kaza Deniz'i istemediği saçma bir oyunun içine çeker... Oyunun içinde çok yakışıklı bir...