3. Bölüm

11.7K 479 11
                                    

    Ashley sinirden köpürüyordu. Yine. Bu adamdan nefret ediyordu! Artık kocası olan adamdan kesinlikle nefret ediyordu! Ne hakla onu rahibin önünde küçük düşürürdü? Kendi aralarındaki atışmalar başkaydı ama diğer insanların önünde düşürmek? Bu ne cüretti?!

Kısa süre önce öptüğüm kadın bir süre daha bana yeter sanırım. Vahşi karımın canını bu öpücükle sıkmak istemem.”

    Cümle, utançtan kıpkırmızı kesilmiş kulaklarında hala çınlıyordu. Evet, onu öpmemişti. Öpmesin de zaten! Ama belki de en çok onu öpmemesine kızmıştı. Hem de çok kızmıştı. Hayır, hayal kırıklığına uğramıştı. Onu öpmesin çok istemişti. O özenle yapılmış dudakların kendi dudakları üzerindeki baskısını tatmak istemişti.

     Kamarasına girerek kapıyı çarptı. Buraya kadar! Artık hiçbir şekilde o aptal denizci parçasının yüzüne bakmayacaktı. Ashley’i öpme şansını kendi elleriyle geri tepmişti. Bir daha da o şansa sahip olamayacaktı. İşte o kadar!

       Sawyer taze gelininin vahşi öfkesini keyifle izliyordu. Onu sinirliyken izlemek çok eğlenceliydi. Çakmak çakmak parlayan yeşil gözlerini, pespembe dolgun dudaklarının aldığı şekli, yüzünün kızarıklığını seviyordu. Kabul ediyordu, biraz eşeklik etmişti ama kızgınken bu kadar güzel ve tapılası olmak onun suçuydu.  Sawyer sadece tetikleme görevini üstlenmişti. Üstelik bunu yapmaktan büyük zevk alıyordu.

       Onu öpmesine gerek duymadığını söylediğinde yüzünün aldığı şekil zihnine kazınmıştı bir kere. O anda anlamıştı ki ne bu yüz ifadesini unutabilir, ne de bu kadından vazgeçebilirdi. Tek yapması gereken beklemekti. Bu asi güzelliğin evcilleşmesini, kendi isteğiyle kollarına gelmesini bekleyecekti. Elbette bunu yaparken çokça eğlenmeyi de ihmal etmeyecekti.

     Aşağıda bekleyen adamların birine halatları çözmesi için işaret verdi. Karanlık çökmeden Bristol Limanı’ndan ayrılmak istiyordu. Atlas okyanusuna açılmadan önce Fransa’ya uğramaları gerekiyordu. Gemide yiyecek namına neredeyse hiçbir şey kalmamıştı. Ortalama iki günlük yolları vardı Fransa’ya. Ondan sonra rahatlıkla yolculuklarına başlayabilirlerdi. Mevsim yaz olduğu için ne fırtına ne de buzdağı tehlikesi vardı. Köpekbalıkları ve balinalar yüzeye fazla yaklaşmadıkları sürece Atlantik’te hiçbir sorun çıkmazdı.

       Halatlar tamamen çözüldükten sonra geminin motorları hayat buldu. Yavaş yavaş kıyıdan uzaklaşırken yüzünde bir gülümsemeyle dümene geçti ve rotalarını Fransa’ya çevirdi.

***

     Ashley’nin kamarasından çıkmaya pek niyeti yoktu aslında. Bedeninin ihanetine uğrayacağı aklının ucundan geçmemişti. Bedeni şu sıralar bunu çok yapmaya başlamıştı. Gittikçe sinirleri bozuluyordu. Acıkmanın sırası mıydı?

     Kapısını dikkatle aralayarak ‘kocasının’ nerede olduğunu anlamaya çalıştı. Onun kamarasından ses gelmiyordu. Muhtemelen kaptan köşkünde olmalıydı. Yola çıkalı pek bir zaman olmamıştı ama yapacak işleri olması gerekirdi. Ona yakalanmamaya çalışarak parmaklarının ucunda ilerleyerek mutfağı aramaya başladı.

     Şans ondan yana olmalıydı. Mutfağı bulması uzun sürmemişti. Oradan kiler olarak kullanılan büyükçe bir bölmeye geçti. Şansı buraya kadardı. Kiler bomboştu. Tek parça yiyecek kalmamıştı. Elini açlıktan bulanan midesinin üzerine koyarak sessizce inledi. Neredeyse bir buçuk gündür hiçbir şey yememişti. Her an geminin tahtalarını kemirmeye başlayabilirdi açlıktan.

     Kilerin kapağını kapatarak yeniden mutfağa girdi. Ufak gözleri karıştırmaya başladı. Gözlerine inanamıyordu. İşte oradaydı. Bir elma! Tanrıya şükürler olsun, tam zamanında! Kurtarıcısı olan elmadan aç bir ısırık almak üzereyken hemen arkasından gelen uyuşuk bir sesle yerinden zıpladı. Elması elinden düştü.

İlk Conardlar'ın HikayesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin