13. Bölüm

9.4K 447 6
                                    

   Sawyer şaşkın bir ifadeyle güvertenin ortasında durmuş karısının öfkeli yüzüne bakıyordu. Genç kadın ellerini beline koymuş gözlerini kısarak kocasına bakıyordu. Böylesi minik bir kadından bu derece bir gücün yayıldığını görmese kimse gerçek olduğuna inandıramazdı Sawyer’ı. Ashley bu bakışlarıyla Kral’ın tacını altın bir tepside kendisine sunmasını bile sağlayabilirdi. Genç adam karşı koymayı aklından bile geçirmedi.

     Uysalca başını eğdi ve karısının bakışları doğrusunda kaptan köşküne doğru ilerledi. Geniş odanın içinde kocaman bir divan vardı. Kan kırmızısı kumaşla kaplı divanın üzeri köşelerinden altın rengi püsküller sarkan yumuşak yastıklarla kaplıydı. Sawyer yastıkları bir köşeye iterek kendine yer açtı ve kazık yutmuş gibi dimdik oturdu. Vücudunu bükerken yeni yarası canını yakıyordu. Kendi terinin tuzu ve ipek kumaşın pürüzlü yüzeyi dokundukça acıyı hissediyordu. Yeni kopmuş deri henüz çok hassastı.

     Yüzünü buruşturmuş olmasından Ashley canının yandığını anlamıştı. Omuzlarından ittirerek Sawyer’ı uzanmaya zorladı. Odanın içinde dört dönüp ilaç benzeri bir şeyler arıyordu.

“Şöminenin hemen üzerindeki açık renk ahşap kapaklı dolapta.” Diyerek yönlendirdi genç adam. Ashley dolabı bir süre karıştırdıktan sonra birkaç kavanozu masanın üzerine bırakıp köşkten dışarı çıktı. Birkaç dakika sonra döndüğünde elinde pamuklu iki gömlek, bir kadeh içme suyu ve bir kap temiz su vardı. Masadan bir sandalye çekerek kocasının yanına oturdu. Gömleğini yaraya sürtünmemesine dikkat ederek hızlı hareketlerle çıkardı. Kanlı kısmını içe katlayarak temiz kısmını açığa çıkardı ve suya batırdıktan sonra hafif dokunuşlarla yaranın kanını temizlemeye başladı. Kesiğin içinde kan olduğundan derinliği belli olmuyordu. Dikkatini yaranın korkunçluğundan almak için sürekli konuşuyordu.

“Seni sersem kafalı şey!” diyerek isyan etti. “Hangi akılla ona kafa tuttun ki? Ya sana bir şey yapsaydı?”

“Ash-” Sawyer araya girmeyi dendi ama genç kadın adeta nefes almadan konuşuyordu.

“Adamın tam bir psikopat olduğu belli? Neden ona kafa tutmaya kalktın? Nedir bu şövalyecilik oyunu? Çünkü benim kendimi-”

“Benim bir şey-”

“-savunamayacağımı düşünüyorsun. Ancak bil diye söylüyorum, ben alışkınım bu tür sersemlerle uğraşmaya. Senin korumana ihtiyacım yok.”

“Bunu bil-”

“Ya sana daha ciddi bir şey yapmış olsaydı? Bu kesik daha ciddi bir şeyine de denk gelirdi. Belki de senin ona yaptığın gibi kalbine gömebilirdi kılıcını. Tanrı aşkına, bir şey yapmadan önce sen hiç düşünmez misin?”

“Ne yaptığımı bi-”

“Peki kendini düşünmüyorsun, en azından bir dahaki sefere böyle bir şey yapacağında beni düşün. O seni öldürseydi, ben de Jacques’i öldürseydim tek başıma kocaman bir gemiyle, ondan da büyük Atlantik’in ortasında kalakalacaktım! Elbette gemiyi kendi başıma idare edebilirdim. Çünkü ben iyi bir denizciyim. Evet, bunu yapabilirdim. Zaten şu anda da yapmıyor değilim.”

“TANRI AŞKINA, SADECE BİR ÇİZİK!” diye haykırdı en sonunda sabrı taşan Sawyer. Tek isyan eden o da değildi. Ashley de aynı anda bağırmıştı.

“DİKİLMESİ GEREKİYOR!” Genç kadın sonunda temizlemeyi bitirmişti. Yarası kendi kendine iyileşemeyecek kadar derindi. Gerçekten de dikilmesi gerekiyordu. Oysa Sawyer aynı fikri paylaşmıyor gibiydi.

“Dikmek mi? Sen mi? Imm, çok teşekkürler sevgilim ama buna gerek olduğunu pek sanmıyorum.” Ashley’nin onu aşağı bastıran elleri olmasaydı çoktan ayağa dikilmişti. Ev işlerinden hiç anlamayan karısının kendi etini diktiği düşüncesi bile korkunçtu.

İlk Conardlar'ın HikayesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin