Merhaba arkadaşlar oylar yükseldiği için sevindim :) Teşekkürler... 15 oydan sonra yeni bölüm gelir :) Umarım beğenirsiniz ;) Medyada Can var .İYİ OKUMALAR :))
Sarsıntılarla yavaş yavaş kendime geliyordum. Henüz gözlerimi açamıyordum ama yatak gibi bir şeyin üzerinde hızla taşındığımı fark edince paniğe kapıldım. Gözlerim sanki birbirine yapışmıştı. Neler oluyordu ?
Can'ın ağzından ( kazadan beş dakika önce) ;
Beni dinlemediğinin farkındaydım. Ama zaten bende sadece anlatıyordum. Kesinlikle çok iyi bir arkadaş olmuştuk. Ona beni bağlayan bir özel bağ gibi bir şey vardı. Diğer arkadaşlarımdan farklı birşey beni her geçen gün kendisine çekiyordu. Arkamdan çarpan bir çocukla kendime geldim. Çocuk arkasını dönüp 'kusura bakma' dedi. Bende gülümseyerek Mira'nın hala düşündüğünü gördüm. Önüne geçip gözlerinin karşısına geçip el sallamaya başladım. Kaykayın yanına gelerek belinden tuttum. İlk başlarda yanlış anlarmı diye düşünmüştüm ama sonuçta biz arkadaştık. Belini kavradım ve kaykayın üzerine getirdim. Çok heyecanlıydı. Onun bu hissini hissedebiliyordum. Tedirgindim. Acaba onu tek başına kaykayda bırakmakla iyi mi yapıyordum ? En sonunda ellerimi belinden nazikçe ittirdi ve benden talimat bekledi. Eğik durmasını söyledikten sonra dediğimi yapıyordu. Tekrar belinden tutarak hafifçe ittirdiğimde onu yokuş aşağı ittirdiğimin farkında değildim. Bir şeyler olucağını fark ettiğim sırada bağırmaya başladım. Anlattıklarımdan nasıl durması gerektiğini birazcık anlamış olmasını umut ettim . Bağırıyordum. Koşuyordum. Çok hızlanmıştı. Bende hızlandım. Karşında duran arabayı fark ettiğimde Mira'nın arabanın içinden geçicekmiş gibi hiç birşey yapmadığını gördüm sadece ilk baştan değişik olarak elleriyle yüzünü kapatıyordu. Yanına vardığımda ağzından çıkan kanları gördüm. Ben ne yapmıştım ? gözlerini kıpırdatmaya çalışıyordu. Elimi yanağına koydum ve artık akan göz yaşlarıma hakim olamıyorken gözünü açtı bana baktı. Bkatıktan hemen sonra tekrar gözleri kapandı ve kafası yanına düştü. Ağlayışım hıçkırıklarla çıkıyordu artık. Etrafımda toplanan kalabalığı gördüğümde bağırmaya başladım. ''A-ambulans çabuk ambulans çağırın '' hıçkırıklarla yere gömüldüm ve elini elime alarak yanağıma götürdüm. Ambulans hemen gelmişti. Sedyeyi getirdiklerinde eli hala elimdeydi. Ambulansa bindik. Hızlıca sirenler içinde haztaneye gidiyorduk. Hastaneye geldiğimizde Mira'ya son kez baktım.
'Aç gözlerini aç lütfen Mira ,sana ihtiyacım var '
Kıpırdayan göz kapaklarıyla hemşireler benden uzaklaşırken yanına gitmeye çalıştım. Ama izin vermediler. Birden aklıma ailesi geldi. Ailesine Tuğçe'yle ulaşabilirdim. O biliyordur diye düşünerek Tuğçe'yi aradım. Tuğçe ben Mira kaza geçirdi dememle soru yağmuruna tutması bir oldu. Yavaş yavaş sessizleşmesiyle ağladığını fark ettim. ''Bak Tuğçe Mira İYİ OLUCAK TAMAM MI !'' dedim ve ailesine haber vermesini söyledim. Onbeş dakika sonra ağlayarak gelen bir kadın koşarak bana yaklaşıyordu. Arkasından bir adam ve Tuğçe'yle İrem geldi. Annesi bana sorular sormaya başladı. ''Nasıl oldu ? Ne zamandır baygın ? Ne zamandır içeride ? Niye kimse birşey söylemiyor ?'' diye bağırıyordu. Mira'nın babası olarak tahmin ettiğim adam karısını sakinleştireye çalışıyor bi yandan da kendi duygularını saklamak için epey bir çaba gösteriyordu.
En sonunda yanımıza gelen bir doktorla hepimiz ayağa kalktık. ve doktorun iyi birşeyler söylemesi için dua ettik. Doktor bize baktı. ve konuşmaya başladı. ''Durumu gayet iyi. Arabaya çarpmasıyla şok geçirmiş ve bayılmış. Ağzında olan kanlar ise dilini ısırmasıyla gelmiş. Sadece sol ayağını arabanın üzerinden düşerken burkmuş ve bir hafta çok yüklenmemesi iyi olur. Yani anlıycağınız bir hafta boyunca zorunlu olmadıkça yataktan çıkmaması gerekiyor. Geçmiş olsun. ''
Hepimiz derin bir 'Ohhh' çekerek Mira'nın çıkmasını bekledik. Bugün akşama kadar hastanede kalıcakmış. Mira sedyeyle çıktığında uyanmış olduğunu gördüm. Ve arkamdan şaşkın şaşkın birisine bakıyordu. Arkamı döndüğümde Kaan'ın uzun süredir orada olduğunu fark etmediğimizi anladım. onun karartısı gün boyu bizim yanımızdaydı. Ben koşarken 'Mira' diye bağıran bir diğer ses arkamdan gelen ayak sesleri herşey açığa kavuşmuştu. Kan'a baktım. ve bir bana bir Mira'ya baktı. Sonra hemen arkasını dönüp uzaklaştı. Mira'ya döndüm. O annesine bakıp sakinleştirmeye çalışıyordu. 'Ben iyiyim anneciğim' diyip duruyordu. Hastane odasına taşındığında sedyeden kaldırıp yatağa oturttuk. Burkulan ayağına bakan hemşirenin arkasından bende bakmaya çalıştım. Ayağı gerçekten hiç iyi durumda değildi. Hemsire her Mira'nın ayağını kıpırdattığında 'aghh' diyen Mira'yla benimde canım acıyordu. Annesine döndüğümde kızını bu halde gördüğü için çok üzülüyordu. Oysa bütün bunlara neden olan kişi bendim.
* * *
Mira'yı eve getirdiğimizde annesi bize artık gidebileceğimizi ve bizimde ailemizin bizi merak ettiğini söyledi. Hepimiz tek tek Mira'ya 'görüşürüz' diyip çıktık. Ben ise birşey demiyordum. Onun bu hale düşmesine sebep bendim. Gözlerinin içine baktım. şefkatle gülümseyen yüzünü benden ayırmıyordu. Ben ise sadece bakıyordum. Haztaneden çıktığından beri konuşmamıştım. En sonunda annesi kolumdan tutup aynı Mira'nın bana baktığı şekilde dışarı çıkarttı. Şefkatle. ''Senin bir suçun yok canım. Üzülme bak o şuan iyi seni böyle görüpte üzülmesini istemessin dimi'' dedi. Uzun süre kapıda olan bakışlarımı annesine çevirdim. O da Mira gibi çok tatlı ve güzeldi. Gülüümsedim ve hafifçe baımı salladım. Arkamı dönüp eve doğru yürümeye başladım. Sabah ki kuş sesleri, parlayan güneş ışığı, sıcak ve parkta ki çocuk sesleri yerini karanlık, ay ışığı, serinlik ve sessizliğe bırakmıştı. Eve vardığımda annemin geç kaldığımı fark etmemiş olduğunu gördüm. Hiçbir zaman beni fark etmezdi zaten. Beş sene önce babam işi için Almanya'ya gitmişti. O zamandan beri annem hiçbir şeyi umursamaz oldu. Aslında babamın Almanya 'ya gitmesinden kötü olan şey annemle bana haber vermeden gitmesiydi. Annem defalarca ona ulaşmaya çalıştı fakat ne ses vardı ne de seda . Bu saatten sonra gelseydi bile ben onunla durmazdım zaten.
* * *
Mira'nın ağzından ;
Sabah olmuştu bile ve ben daha doğru dürüst uyuyamamıştım. annem ayağımı sabit tutmam için bütün gece beni izlemiş en sonunda dayanamayıp fark etmeden uyumuştu. Zaten ben ayağımı kıpırdatamıyordum böyle birşey yapmasına ne gerek vardı ki. Yanımda ki komidinin üzerinde bulunan telefonuma ulaşmak için uzandım parmağım değiyordu. Tam alıcaktım ki yere düştü. Çıkan sesle annem hemen uyanmıştı. Tutulan boynunu bana belli etmemk için şekilden şekile giriyordu. ''Kızım bana söyleseydin ya ben verirdim telefonunu'' dedi ve yere eğilip telefonumu aldı. Babam işe gitmiş olmalıydı ki ortalıklarda gözükmüyordu. Telefonumu aldığımda onsekiz tane mesaj geldiğini gördüm. geçmiş olsun falan filan derken bir tane mesaj hepsinden farklıydı. Bilmediğim bir numaradan gelmişti. 'Neden dikkkat etmezsinki sanki bana gıcıklığına yapıyorsun.' Bu da neydi şimdi. 'He evet ben kendime acı çektirmekten zevk alıyorum cnm yha!' dedim ve gönderdim.
Öğlene doğru hiç birşey yapmamanın zirvesine ulaşırken kapı çaldı. Gerçi bugün bir çok kez kapı çalmıştı. Komşular gelip duruyordu. Ama bu sefer hiç tanımadığım çok kibar gelen bir ses vardı. Odanın kapısına baktığımda bana yamuk sırıtışıyla ''Evet senin acı çekmekten hoşlandığının farkındaydım zaten yoksa benle uğraşmazdın Mira'' diyen Kaan'ı gördüm...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayalperest
De TodoLiseye yeni başlamış ve öz güveni epey düşük olan.Bir süre sonra bunun farkına varan Mira' nın karakterinin ve ufak sırlarının açığa çıkış hikayesidir.