17. Bölüm

191 21 10
                                    

MERABA ARKADAŞLAR EVET OKULLAR AÇILIYOR :( AMA BU BÖLÜMLERİMİ YAZMIYACAĞIM ANLAMINA GELMEZ HİKAYE DAHA YENİ BAŞLIYOR ;) YORUMLAR GELSİN LÜTFEN ÇOK MERAK EDİYORUM FİKİRLERİNİZİ. Bu bölümde yeni bir karakter geliyor. OY VERMEYİ UNUTMAYIN :)) İYİ OKUMALAR :) 

Can'ın ağzından ;

Fotoğraftan anladığım kadarıyla kaçırılmıştım. Arkamda kapının açılma sesini duydum ve hemen arkamı döndüm. Ellerim hala arkamda bağlıydı. Sandalye yüzünden eğik duruyordum. Belim iyice uyuşmaya başlamıştı. Gelenin kim olduğuna bakmak için iyice döndüm. Gözlüklü tepesi kel v şeklinde yüzü olan bir adam ve arkasında karısı olduğunu düşündüğüm esmer fotoğraftaki çocuğa benzeyen bir kadın duruyordu. Sessizlikle birlikte birşeyden haberleri olmadığı gayet anlaşılıyordu. Bana şaşkın şaşkın bakan çift kaşlarını çatarak 'ne işin var burda ? ' bakışları atıyorlardı. Sessizliği tanıdık gelen bir ses bozdu. Bu fotoğraftaki çocuktu. Fakat sesi hatırladığımdan daha kalındı. Ve o da anne babasının yanına geçti ve hiçbir şey hatırlamadığı yüzünden belli oluyordu. Bir şey yaptığından bile şüphe duyuyordum. Ama kim yapabilirdi ki. Ben uzun düşüncelere dalarken gözlüklü adam hızlı hızlı yanıma geldi ve beni çözmeye başladı. Bana neden cesetmişim gibi bakıyorlardı. 'C-CE-CESET!' tabi ya unutmuşum arkamda bir ceset vardı. Onu bende çözememiştim. Gerçi dün geceden beri hiçbirşeyi anlayamamıştım. Ellerimi tekrar önümde görmek güzeldi. Adam bana '' sen de kimsin ?'' dedi. Sesinde üzgün bir tedirginlik vardı. Adamın arkasına baktığımda Esmer kadının oğluna ' Halil lütfen kullanmadım de ' deyişini duyuyordum. Adam bakışlarımı izleyerek karısına baktı. Sonra hızla bana dönerek '' Defol ve bundan birine sakın bahsetme !'' dedi. Esmer kadın ağlayarak oğluna bağırıyordu. Bütün mahalle cama çıkmıştı ama kadını zorla içeri sokmaya çalışan adam hiç birşey söylemiyordu. Ben arkama bakarak uzaklaşmaya başladım. İlk başta nerede olduğumu pek kestirememiştim. Fakat daha sonra Kaan'ın evinin o tarafta bir yerde olduğumu fark ettim. Kaan'ın evinin önünden geçerken bağırışmalar duydum. Sarı renge boyanmış kaldırımların üzerinde ki yapraklar bile titriyordu. Sonra hışımla açılan kapının sesiyle kendimi o tarafa bakmaktan alıkoyamadım. Dışarı oldukça sinirli bir şekilde çıkan Kaan'ı görünce bir an duraksadım. Kaan'ın siniri gözlerini adeta kör etmişti. Gözlerini yere dikerek kapüşonunu başına geçirdi...

Kaan'ın ağzından ; 

En yakın arkadaşımı kalbimdeki yerini henüz belirleyemediğim biri için kaybetmiş olmam yetmezmiş gibi her hafta sevgilisini kaybetmemek için nazını ve triplerini bana yapan annem vardı. Bu adamdan nefret ediyordum. Eve girdiğinden beri anne oğul diye bişey kalmamıştı. Eve geldiğinde günün nasıl geçti diye sormayan bir '' aileyle '' ( sözde aile ) nasıl yaşayabilirim ki. Keşke o trafik kazasında önümüze çıkan arabaya çarptığımızda babamla birlikte bende ölseydim. Belki de hala geç değildir. Belkide babamın yanı benim için hala boştadır. o kazadaki arabada kendini siper eden cam kırıklarıyla gözünü kırpmadan savaşan adam belki de beni bekliyordur.  Ben onun yanında olmalıyım. 

Yazarın anlatımı ;

Şehire oldukça yakın olan genelde düğün ve o tarz fotoğraflara manzara olarak kullanılan denizin eşsiz güzelliğinin tepesinde durdu Kaan. Can hemen arkasından takip ediyordu. Ne kadar küste olsalar çocukluktan beri birbirini kollayan çok iyi dostlardı. Kaan ölümü o kadar tatlı bir şey sanıyordu ki bir adım uzaklığındaki uçurumun kıyısında duruyordu. Can kafasından bir türlü atamadığı kuşkuyla Kaan'a iyice yaklaştı. Hemen hemen eşitti boyları. Can ellerini delice bir şey yapmaması için omzuna koydu Kaan'ın. Kaan fark etmeden ağlıyordu. O kadar düşünceliydi ki yol boyunca ağlamaktan kızaran yüzüne soğuk deyince birden irkildi. Bir iki dakika birbirlerine bakan Kaan ve Can bakışlarıyla özür dilediler. Uzun bir aradan sonra tekrar dost olan arkadaşlar rahatlatıcı bir şekilde sarıldılar...

Can'ın ağzından ; 

Kaan'ı o şekilde en kötü durumundayken, annesinin ne kadar kötü bir ebeveyn olduğunu bilerek onu yalnız bırakmamalıydım. Evet Mira' yı seviyordum ama Mira mı Kaan mı diye ben düşünmiyecektim ya da Can mı Mira mı diye Kaan düşünmeyecekti. Bunu Kaan mı Can mı diye  o düşünecekti. Kaan ' ı bir an olsun mutlu görmek bana eski günlerimizi hatırlatmıştı. Çok samimiydik Kaan ailemin haylaz oğluydu. Biz kardeştik. İkimizde de biraz heyecen olduğu çok belliydi. Çünkü Mira' ya gidiyorduk. Ne yapıcağımızı bilmeden öylece yürüyorduk. Ona öylece o mu ben mi diye soramazdım. Değil mi ? Yoksa sorarmıydım. Tamam fazla heyecanlıydım. Karşıdan Mira ve yanında büyüleyici bir kız geliyordu. Sarı saçları dalgalanıyor. Rüzgar onunla birlikte baya şarkı söylüyordu...

Mira'nın ağzından ;

Can kuzenim Sera'ya bakakalmıştı. Sanki birazcık kıskanıyordum. Ama o an Kaan'ın Can ' la yan yana kavga etmeden gelişi daha çok ilgimi çekmişti. Karşı karşıya geldiğimizde Can hala Sera'ya bakıyor Sera kızaran yanaklarını göstermemek için başını öne eğip gülümsüyordu. Can'a ve Sera ya baktım. '' OOO çocuklar yavaş gelin elektriğiniz etrafı çarpıyor !! '' Tam konuşmaya başladım ki Kaan 'la aynı anda aynı şeyi söylediğimi fark edince başımı başka yöne çevirdim. Sonra Kaan' ın gülümsediğini görünce bende güldüm. Can ve Sera bize bakıp '' emin misiniz sizin ki olmasın o '' diye gülüştüler. Kaan'ı ilk defa bu kadar normal göryordum. Kaan kolumdan çekerek bir dakika diye parmağını kaldırdı. '' Bak o gün gördüğün poşetteki haplar uyuşturucu değildi. Yani evet öyleydi ama benim değildi. Halil yani arkadaşım içindi. Biliyorum yine kötü birşey ama.. '' Sözünü keserek ne yapmaya çalıştığını öğrenmeye çalıştım. '' İyi de banane bundan seni dinlemek istemiyorum hem niye heryerde karşıma çıkıyorsun ki senden nefret..'' Kollarımdan çekerek dudağını dudağıma değdirdi. Ufak bir öpücük kondurduktan sonra tepkime bakmak istercesine gözlerimin içine baktı. Elleri hala dirseğimdeydi. Kıpırdayamıyordum. Gözlerim yuvalarından çıkıcaktı.Kalbimin çarpıntı sesi kulaklarımda yankılanıyordu. Yüzümün alev alev yandığını hissediyordum. Bu alevin aksine birden bire yağmur yağmaya başlıyordu. Salaş montumdan akan damlalar haricinde hiç birşey kıpırdamıyordu. Beni susturmak için böyle bir şey yapması bütün kafamı karıştırmıştı...

MULTİMEDYADA SERA VAR...

HayalperestHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin